Sait Alioğlu, yazar Mehmet Yavuz Ay’ın, “Dirilişe Adanmış Sözler” adlı eserini değerlendirdi.
“Dirilişe Adanmış Sözler” adlı eser, hacim olarak küçük, içerik olarak ise, önemli konulara yer veren, bu toprakların geçmişini, “yakın” geçmişini, dününü, bugünü ve muhtemeldir ki, akılda kalabilecek bilgiler ışığında yarınına, geleceğine de devredecek bir eser olarak göz doldurmaktadır.
Kitap, onu kaleme alan kişi açısından, derdi ve hüznü bulunan, ama asla umutsuzluğa ve karamsarlığa yer vermeyen bir kararlılığı her adımda, her satırda, her paragrafta bir bütün olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yazar, “Başlarken” başlıklı ‘tanıtım’ ve biyografi yazısında, kendi yaşamına dair bilgiler verdikten sonra eserin nasıl ve ne sebepten dolayı vücuda geldiğine dair; “Tarihi arka plan ile toplumsal sorunlara ilgim, 28 Şubat 1997 darbesinin bizzat etkileneni olmam, farklı alanlarda da yazılar yazmaya adeta itti. hertaraf.com sitesi genel yayın yönetmeni Ali Dalaz’ın teşvik, teklif ve ısrarı, 10 Temmuz 2017 tarihinde ilk yazıya dönüştü.”(*) ifadeleriyle eserin bidayetine vurgu yapıyor.
Yazar, 1960 Ankara doğumlu olup tüm tahsil hayatı doğduğu şehirde geçmiş, bilahare Kara Harp Okulu’ndan mezun olmuş. Daha sonra ise, yukarıdaki alıntıda da belirtildiği üzere o meşum darbenin “bizzat etkileneni olarak” 10 Aralık 1996’da YAŞ tavsiye kararıyla Erbakan Hükümeti tarafından ordudan atılmış…
Yazar yazı hayatına ise, merhum Yaşar Kaplan’ın çıkardığı Aylık Dergi’de yazmaya başladığı öykü, deneme ve eleştiri yazılarına birçok dergide sürdürmüş olup aynı zamanda Mazlumder Ankara Şube başkanı sıfatıyla da insan hakları alanında da faaliyet yürütmektedir..
Mehmet Yavuz Ay’ın eseri, yukarıda da belirtmeye çalıştığımız üzere, bir yakın tarih çalışması olarak kayda değer içeriği ile geçmişe ışık tutmakta ve buna binaen günümüzü aydınlatmakta olup geleceğimize de bir şeyleri devretmektedir.
Eser, yaklaşık altmış küsur makaleden oluşmaktadır. Makalelere isim olan ve konuyla mütecanis bir ilişkiye mebni başlıkların, kitap bir bütün olarak okunduğunda, öyle rastgele bir mantıkla seçilmedikleri, birbiriyle tutarlılık içeren bir anlayışın eseri olarak seçildikleri kendini göstermektedir.
Eserde göze çarpan en önemli özellik, hiç kuşkusuz, yazarın ciddi bir disiplini içeren askerlik mesleğinin yanında, edebi kişiliğin, ondan taviz vermeden, onu kaleme aldığı toplumsal ve siyasal yazılarda ustalıkla kullanmasıdır denilebilir.
Hani, derler ya “ustası kim?” Elbette, birçok ustadan yararlanmış olsa da, en önemli ustasının merhum Yaşar Kaplan’ın bizzat kendisi olduğunu ayan, beyan belli ettirmektedir.
Yazar, bir Müslüman olarak, hem içerisinde yaşadığı toplumu; onu, “iyi” değerler bazında ele alıp ona yönelik yapıcı ve eleştirel düşüncelerini dile getirirken, diğer yandan da sair Müslüman coğrafyalara, Müslüman halklara yönelmekte ve eserine isim olarak seçtiği “dirilişe” adanmış sözleri ile bize, insana, topluma ve tarihe not düşmektedir.
Yazarın, başlıkları itibarıyla ele alıp öne çıktığını gördüğümüz konulara dair bir şeyler söylersek; giderek toplumsal bir batağa dönüşen uyuşturucu konusu, bir türlü kendisi olmayan, olamayan ve Batıcılık etkisinde kalan eğitim konusu, İslam’ın, iktidarların kendi meşruiyetlerini sağlama işinde kullanmada perva etmedikleri, onun devlet dükkanında alınıp satılan bir mal, meta olmadığını belirttiği İslam’ın özgün/özgürce kalabilme meselesi öne çıkmaktadır.
Bir de, yazarın askerlikten atılmasına sebep olan 28 Şubat askeri darbesi ile FETÖ kumpası olan 15 Temmuz darbe girişimi kitapta kendine, bir asker kökenli insan olarak yazar tarafından yer bulmaktadır.
Her yerde ve her zaman ABD bağlantılı darbeler konusu ile bu ümmetin önemli bir parçası olduğu gibi, yaşadığımız ülkenin de önemli bileşeni sayılan Kürtlere gerek bu topraklarda ve gerekse de Ortadoğu coğrafyasında nasıl bakmamız, onlara nasıl yaklaşmamız ve nasıl ve hangi şartlarda sağlıklı ve eşitlikçi bir birliktelik oluşturabileceğimize dair Müslümanca görüşler” takdiri hak etmektedir.
Yazar, asker kökenli olduğu için, eserde rütbeli subaylarla ilgili oldukça dertli, hüzünlü ve bir o kadarda anlamlı makaleler de kendine eserde yer bulmuş…
Kitabın ana teması nedir diye sorulduğunda, hukuk, sonsuz bir hak arayışı, buna bağlı olarak adaletin ikamesi öne çıkmaktadır.
Asker kökenli ve aynı zamanda yazı hayatına çeşitli dergilerde edebi tonu ağır basan yazılarla karşımıza çıkan bir yazarın, işin erbabı çok kişinin ıskaladığı gibi değil de, edebiyatı, güzel söz sanatını ve toplumsal ve siyasal konuları bir araya getiren ve onları bir arada harmanlayan bir kalem olarak Mehmet Yavuz Ay, bu eseriyle bizleri tek düzeliğe değil, nitelikli bir çoğulcu yaşamaya, eyleme, düşünmeye ve düşündüğümüz ile de amel etmeye çağırmaktadır.
Yazar, kalemi ve kelamıyla kendine düşeni yapmakta ve artık bundan sonra, çağrıya kulak verip dirilişe yönelmek bizlere düşmektedir vesselam…
*)Mehmet Yavuz Ay, “Dirilişe Adanmış Sözler”, Her taraf Kitap 1. Baskı, Ekim 2022,Ankara
Kaynak: Farklı Bakış