DİNLE DEĞİŞİK İLİŞKİLER-7: MANEVİ SİLAHLANMA CEMİYETİ

Üstün Bol yazdı;

DİNLE DEĞİŞİK İLİŞKİLER-7: MANEVİ SİLAHLANMA CEMİYETİ

Cumhuriyetten önce büyük bir Türkçü, Cumhuriyet döneminde en büyük Kemalistlerden biri olan Enis Behiç KORYÜREK’in 1946 yılından itibaren bir takım acayiplikler, olağanüstülükler göstermeye başladığı, bedenine giren bir ruh tarafından kendisine şiirler yazdırıldığı edebiyat çevrelerince biraz da istihza ile konuşuluyordu.

‘Gerici Müslüman’lara karşı icat edilecek yeni dinin peygamberi olmak için Seküler Kemalist kimliğiyle öne çıkan KORYÜREK pekâlâ uygun bir isimdi. Bu durum dinle çok da işi olmayan laik kesimi kendi içlerinden bir aydın eliyle istenilen şekilde dönüştürebilir, dine - tanrıya yönelen ve ‘vahiy alan’ Kemalist bir figür, icat edilmek istenilen yeni din için büyük bir şans olabilirdi.

Enis Behiç KORYÜREK 1913 yılında Budapeşte ve Bükreş başkonsolosluğunda görev yapmış bu dönemde Ziya Gökalp çizgisinde "Sevgilim ve Kılıcım" gibi Osmanlıca karşıtı Türkçe şiirler yazmıştı. Cumhuriyet döneminde yazdığı ‘Milli Neşide - Biz Kimleriz’ adlı şiirinde (1);

‘Biz kimleriz?.. Biz Altay’dan gelen erleriz.
Çamlıbel’de uğuldarız; coşar, gürleriz.

Fırtınalar yoldaşındır nara salan Türk!
Hey koca Türk, Tanrısından kuvvet alan Türk!

Yürüyoruz, başımızda ay yıldızımız,
Genç, ihtiyar, kadın, erkek, oğul, kızımız…

Soyumuzda ne kahraman kardeşler vardır:
Türkmen, Oğuz, Başkurt, Tatar ve Kırgızımız…

Bunlar bütün nura doğru akın eden Türk!
Hey koca Türk, uzakları yakın eden Türk!’

diyecek kadar Türkçüydü. 1933 yılında yazdığı Gazi adlı şiirinde ise(2);

‘Ey sen ki alev saçlı zafer küheylanıyla

Kurtardığın vatanda en yüce şehsüvarsın

Bir şimşek çağlayanı halinde Türk kanıyla

Aldığı şana layık tarihte bir sen varsın

Kızıl gökte parlayan ay yıldızın nurusun

Sen bu büyük milletin, Türklüğün gururusun’

Diyecekti. ‘Sen gözlerimde bir renk, Kulaklarımda bir ses, Ve içimde bir nefes, Olarak kalacaksın’ sözleri Erol Sayan tarafından bestelenen şair, kendini edebi anlamda Beş Hececiler’e dahil ediyordu.

Ruh Çağırma Seanslarından Çıkan Sahte Peygamber!

Cumhuriyet döneminde çeşitli bakanlıklarda görev yapan Koryürek, 1946 yılında bir yıl süren Çalışma Bakanlığı Danışmanlığı görevinden ayrıldıktan sonra, konuk olduğu bir aile toplantısında, ruh çağırma seanslarına dahil oldu.

Başta istemeyerek ve homurdanarak dahil olduğu bu ruh çağırma seanslarında (3) kendisinin üstün yeteneklerinin olduğu söylendiğinde göğsü kabaran Koryürek, bundan sonra bu seanslara koşa koşa gelecekti. Şair Hüsrev Hatemi o günleri anlatırken:

"Ben ilkokuldayken 1948-1949 yıllarında şair Enis Behiç Koryürek kendisinin medyum olduğunu ve Çedikçi Süleyman Çelebi'nin ruhunun kendisine şiirler söylettiğini iddia etmiş ve bu şiirleri "Varidat-ı Süleyman "adıyla yayınlanmıştı," diyecekti.

Üstün Bol

Enis Behiç Koryürek ruh çağırma seanslarına 3 yıl devam ettikten sonra 1949’un 18 Ekim’inde öldü. Ölümünün hemen ardından Asuri Şeyhi Ömer Fevzi Mardin KORYÜREK’in Tanrı’dan vahiy alan bir ‘Peygamber’ olduğunu ve bu vahiyleri son kitabında topladığını açıkladı! Enis Behiç Koryürek’in vahiyle yazdığı kitabın adı "Varidat-ı Süleyman"dı. Kitabın ithaf sayfasında, "Çedikçi Süleyman Çelebi Ruhundan İlhamlar" yazılıydı (4).

KORYÜREK kitabının önsözünde şiirlerin kendisine nasıl yazdırıldığını şöyle anlatıyordu(5):
"O sözler edası, musikisi, manası benim tarzımdan bambaşka olan, fakat bu başkalıkla beraber gene benden bir koku, bir gölge taşıyan o sözler, ömrümde hiç düşünmediğim ve söylemesini aklımdan hiç geçirmediğim o sözler, içimden, benim içerimin daha içerisinden birdenbire fışkırıp çağlayan bir su gibi, emeksiz, engelsiz akıyor, akıyordu."

Şeyh Mardin ise bu kitabı şerh eden ‘Varidat-ı Süleyman Şerhi’ kitabında şunları söyleyecekti (6):

‘Bu sene bir kitap basıldı. "Varidat-ı Süleyman" adlı bu kitabın içeriği eşsiz, benzersiz; oluşma biçimi olağanüstü bir olaydı. Çünkü bu içerik, ölümlü bir insanın sesi kullanılarak ortaya konmuş Allah sözü idi. Olağanüstülüğü şu nedenlerleydi: Ağzından bu sözler çıkan kişinin aktardığı bilgilerin çoğundan, yani ilahiyat ilminden haberi yoktu.  Her olağanüstülük gibi bu da ilahi bir olay, yani bir Mucize'dir. Bu sözleri Enis Beyin içine girerek Allah'tan başkası söylemiş olamaz. Söyleyen Enis Bey'in sesini kullanan "Ruh-ül-Kudüs"tür, yani Allah'ın "Zat" nurudur. Cebrail Aleyhisselam bu meyandadır. Peygamberler devrinden sonra Ruhülkudüs'ün dünyaya kelam getirdiği işitilmiş değildi. Bu ilk kez Enis Bey'de gerçekleşiyor. Allah'ın mucizesidir bu. Böyle olağanüstü ve eşi benzeri olmayan olayı yaratan Allah'ın elbette bir amacı vardır. Bütün dünyayı ilgilendiren bir olaydır bu. Bu sözler Hak (Allah) sözüdür. Çünkü bugüne dek ne insan ne melek ne peri bu önemde güzel ve eşsiz benzersiz söz söylemiş değildir. Çünkü Enis Bey'in böyle sözler söyleme olanağı olmadığını biliyoruz. Ruhül-Kudüs yani Allah'ın zat nurunu taşıyan melek Cebrail aracılığıyladır. Bu kitap Caux'daki Allah işçilerinin amaçlarına upuygundur. Allah'a sarılarak birleşin. Bu kitap yalnız Türk'lerin veya Müslümanların değil, bütün insanlığın uygarlığına ve erdemde birleşmesine ve iyiliklerde işbirliği etmelerine neden olacak güzellikte hikmet ve irfan dolu değerdedir. Bu kitap, sanki bütün Kutsal Kitapların bir özetidir. Bütün Kutsal Kitapların özünü vermektedir.’

Üstün Bol

Böylece yeni dinin kitabı da peygamberi de bulunmuş oluyordu.

Koryürek her ne kadar dinle temas etmemiş olsa da bir devlet memuru olarak devletin aldığı biçime göre şekil alıyordu. 1945 yılından itibaren Türkiye’nin ABD çizgisine girmesi katı seküler CHP yerine, ABD çizgisindeki ‘dindar’ Adalet Partisinin yükselişi devlet kademesinde de soft bir din üretimine ortam sağladı. Bu bağlamda daha zararsız görünen Mevlevi tasavvuf çizgisi devlet erkanı arasında ilgi görüyordu. Koryürek devlet memuru olarak bu çizgiyi takip etti, kendisini hep gizlese de kendi ifadesine göre Mevlevi geleneğinden gelen Mehmet Ali Ayni’nin şakirdiydi. Varidat-ı Süleyman kitabında yazdırıldığını iddia ettiği metinlere/bilgiye/üsluba bu bağlantı sebebiyle vakıftı. Ortada bir mucize ve vahiy yoktu ama cemiyet hayatında dinden habersiz olarak bilinen ‘Seküler - Kemalist Enis Behiç KORYÜREK’ imajı, mucize ve vahiy ekseninde yeni bir din için yeterli delil olarak görülüyordu.

Koryürek bu ‘kutsal’ kitabında Mesih’e şöyle sesleniyor, Yahudi ve Hristiyanları İslam birliği doğrultusunda birleşmeye çağırıyordu.

"Ey Güzel Mesih, perişan olmuş dünyanın tek süsü

Viran olmuş dünyada yoksullar için nimet

Güzel yüzüne senin kim leke görmüş,

Sen Musevileri İncil'e davet ettin

Ey Güzel Mesih, yükselişinle gökleri açtın

Ey Güzel Mesih, Yahudileri aşkına yandır

İslam Birliği doğrultusunda herkesi birleştir."

Yıl 1949’du ve ülkemizde 1990’larda büyük bir potansiyele ulaşacak dinler arası diyalog/dinlerin birleştirilmesi projesi uluslar üstü bir proje olarak adım adım ilerliyordu.

Arusi Şeyhi, sonradan peygamber ilan edeceği Enis Behiç Koryürek'in İsa'yı Mesih olarak yeniden dünyaya çağırdığı bu dizeleri vahiy gibi dile getirdiği o toplantıda hazır bulunuyordu. Şeyh bu dizeler için orada bulunanların huzurunda şu yorumu yapacaktı:

‘Istırap çeken insanlığın, yanmış yıkılmış yeryüzünün ihtiyacı için yalvarılıyor. Hazreti Muhammed ya da Hazreti Musa'dan yardım istenmiyor, Hazreti İsa'dan isteniyor: çünkü sırf Cemali tecelli Hazreti İsa'daki Ruhül-Kudüs'e özgüdür. Ey güzel Mesih, demek; ey Mesih İsa'da güzellikleri tecelli eden Allah, demektir. Müslümanlık devrinin bugün faal görevlerini bu varlıklı, imkânlı millet Amerikalılar üzerine almış bulunuyor. Çünkü Allah onları bu işe seçmiş, hazırlamış ve harekete geçirmiştir.’ (7)

Arusi Şeyhi'nin peygamber ilan ettiği Enis Behiç Koryürek'in en ayırt edici özelliği, söz söylerken –yakın tarihteki ilginç bir karaktere benzerlikle- sık sık gözyaşlarına boğulmasıydı. Yıllar sonra dinler arası diyalog projesiyle öne çıkan Türkiye’de faaliyet gösteren Amerikalı bir cemaatin lideri de gözyaşı dökmekten konuşamayacak kadar sulu gözdü!

(Devam edecek)

1-) http://www.siirparki.com/kahramanlik56.html

2-) http://www.siirparki.com/atasiir54.html

3-) https://www.youtube.com/watch?v=Ju3uuz7ehTI

4-) http://yahyaduzenli.blogspot.com/2009/11/18-yuzylda-bir-mutasavvf-trabzonlu.html

5-) https://www.hurriyet.com.tr/peygamberlik-mertebesine-yukseltilen-sairimiz-vardi-9424263

6-) http://www.takvaehlineselam.com/e_kitap/rsm1323791366.pdf

7) http://www.millicozum.com/mc/bat-2007/yenosmanlicilik-natonun-yenerolmaktir