Tarih: 24.11.2021 12:36

Dinimizin genleriyle oynuyorlar

Facebook Twitter Linked-in

Güz mevsimindeyiz. Ekim zamanıdır. Rüzgârların savurduğu tohumlar ve çekirdekler, dünyadaki bütün çiftçilerin ektiğinden fazladır. Tabii ormanların, ekme ormanlardan fazla olduğu gibi. Dünya genelinde, bütün devletler, gelişen ve her gün artan sayının Müslümanlar olduğunu kabul ediyorlar. Birleşmiş Milletler’in belalı beşleri olan Amerika, RusyaÇinİngiltereFransa ve NATO üyelerinin hepsi, hiçbir konuda birleşemedikleri halde, İslam düşmanlığında birleşiyorlar.
Bu ülkelere de savruluyor Müslümanlar.

Tohum ve çekirdeklerin genleriyle oynadıklarından kendilerine bile zarar verdiklerini elli yıl sonra anlayan bu sömürgenler bugünlerde İslam’ın genleriyle oynamaya çalışıyorlar. Bize düşen görev, “Edille-i Şerıyye” dediğimiz, Kitap, Sünnet, İcma-ı Ümmet, Kıyas-ı Fükaha’nın üzerinde oynayanlara karşı dikkatli olalım. Bu dinimizin aslı olan Kur’an ayetleriyle oynayanlar, Kur’an’ın tebliğ etmek, tebliğ ettiğini açıklamak ve örnek olmakla görevlendirdiği Resulünün söz, davranış ve onaylarıyla oynayanlar, gıdamızla oynayanlardan daha tehlikelidirler. Dikkat edile.

Gıdalarımızla oynayanların hemen hepsi teknolojide ileri gitmiş ve Müslüman olmayan ülkelerdirler. Çok kazanma hırsları, kendilerine ve çocuklarına bile zarar vermeye başlayınca, dünyadan geniyle oynanmamış tohumlar toplamaya ve onları çoğaltmaya ve de çok hassas depolarda gelecek nesillere bırakmaya çalışıyorlar.
Kapitalistlerin hoşuna gidecek şekilde ayetleri yorumlayarak unvan ve makam elde edenlerimiz, dikkat etsinler. Onların yetiştirdiği oryantalistler, sizin açıklamalarınızı daha önceden kendiler tarafından yazıldığı halde İslam âleminde tutmadığını ama adı Müslüman olanlar aracılığıyla tekrar sürerek hasta Müslüman üretme tarafına gittiler.

Neden giderler? Dikkat edin, dünyayı sömürerek semirenlere karşı Müslümanlardan başka direnen yok. Bunu savaş meydanında başaramadıklarından, İslam inancında çatlaklar meydana getirmeye çalışıyorlar. Duyduğunuz sapık fikirlerin hiçbiri yeni değildir. İnkâr laboratuarında, ayet ve hadislerden, tahrif yoluyla ürettikleri fikir mikrobunu ithal ediyorlar. Oryantalistler, bizim tahrifatçılardan daha çalışkanlar. Büyük bir çalışma var. Ürettikleri mikroplara kitap adı verdikleri şişelere doldurmuşlar ve kendilerine uygun ilahiyat fakültesine de binlerce şişe halinde hediye etmişler.

Bizimkiler ise mikrop taşıyıcılık görevini yapıyorlar. Bir zaman, bu görevi yapanların çoğunluğu, iyi niyetlerle yaptığı faaliyetlerin sonucunda, aşıladığı çocukların, Allah celle celalühe bile akıl vermeye kalktığını gördüğünde, iki elini yüzüne çarparak tevbe ettiklerini biliyorum. Bu sömürerek semiren kâfirler bu günlerde tabii, organik tohum aradıkları gibi çok yakın bir zamanda sistemlerinin kendilerini çıkmaz sokağa sürüklediğini anlayanları bütün halklarına anlatacaklar ve tabiatı yaratan Allah celle celalühün kitabı Kur’an ile sünneti seniyyeyi aramaya, yaymaya başlayacaklardır. Biz, hazırlıklı olalım. Kaybolanların kaybolmasından memnun olanlardan olmayalım. Hiçbir şey ya geri gelmesi için dua edelim.

Onun için hiçbirinin aleyhinde tek elime kullanmadım bu güne kadar. Yanlışın aleyhinde olalım, şahısların değil. Bunlar bizim kaybolmuş çocuklarımızdır. AKUT ve AFAD gibi, dağda, derede, yelde, selde, yangında, depremde her türlü halde kaybolanları arama ve kurtarma ekibi gibi, bizim de ekibimiz olsun ve mecliste, meydanda, karakolda, kışlada, üniversitede, dairede, dükkânda, tarlada, fabrikada, kahvehanede, meyhanede, ..., evde, özetle insan kalabalıklarının olduğu her yerde kaybolduğu halde, sırat-ı müstekıymden çıkan ve kaybolmadığını iddia eden kardeşlerimizi ararken, yavrusunu kaybeden anne ve babanın, yanan yürekle, “Yavruuuuuuum” diye çağırdığı gibi biz de yanan yürekle aramaya ve çağırmaya devam edelim. Rabbimiz buyurur: “İyilikle kötülük denk değildir. Sen kötülüğü en güzel olanla defet. Bir de bakmışsın ki, seninle arasında düşmanlık olan kişi sanki sıcacık bir dost oluvermiş.” (Fussılet süresi, ayet 41/34).




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —