15 Temmuz´un ardından konuşulmaya başlayan konu tekrar alevlendi. Sebebi de Adnan Oktar´cılar olarak bilinen yapıya karşı başlatılan operasyon. Yıllar evvel de yapılmıştı, şimdi de yapılıyor. Bu konu hakkında yorum yapacak değilim zaten nasıl bir yapı olduğu ortada. Sonrasında başlayan tartışmalar ve konuşmalar beni daha çok ilgilendiriyor.
Neden mi?
Çünkü dini gruplar, yapılanmalar, cemaatler konusunda çözüm arayışları konuşuluyor. Konuşuluyor da, gerçekten çözüm aranıyor mu derseniz, ben öyle olduğuna pek inanmıyorum.
Çözüm aranıyor gibi sunuluyor, çünkü toplumun şu an buna ihtiyacı var.
Doğru olduğu düşünülen dini grup ve yapıların korunabilmesi için bu önemli.
Doğru ve samimi oldukları düşünülen grupları koruma adına yapılan bu tartışmayla da yetinilmiyor ve şu da ilave ediliyor:
?Dini gruplara ve cemaatlere baskı yapıp, engellemek fetö gibi yapılanmaları doğurur ve tekrar bir 15 Temmuz yaşamak istemiyoruz´.
Bunu ben şöyle yorumluyorum: Sizi açıkça tehdit etmek istemiyoruz ama engellerseniz başka fetöler çıkar, bu yüzden dini grupları/yapılanmaları engellemeyin. Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmektir bu.
Bu tarz dini grupların/ yapılanmaların kontrol edilebilmesi konuşulmakta. Ya da kontrol edebilme mekanizmalarının nasıl oluşturulacağı.
Siyasete, devlet yapılanmasına girmemelerinin kıstas olması da dillendiriliyor.
Açıkça ifade edeyim: ?Yanlış yerdesiniz. Doğruları bu yanlış yolda bulmanız mümkün değil. Bu bakışaçısıyla dini yapılanmaları kontrol etme mekanizması bulamazsınız´.
Neden mi? Açıklayayım.
Bu ayet olduğu sürece, dini gruplar/yapılanmalar/cemaatler konusunda çözüm bulma imkanınız yoktur.
Peki biz bugün ne yapabiliriz?
Yaşadığımız çağda illa ki dini gruplar, cemaatler olmak zorunda mı?
Evet, olmak zorunda. Çünkü dini gruplar ve cemaatler İslam´ın yanlış anlaşıldığının, yanlış yorumlandığının ispatıdır.
Evet, İslam yanlış anlaşılmaktadır.
Yukarıda ifade ettiğim maddeler İslam´ın bünyesinden kaynaklanan bilimsel gerçekler.
Şimdi de yaşanan hayattan kaynaklanan bazı gerçeklere göz atalım:
Neden mi?
Çünkü dini grup ve cemaatte olanlar, kendi grubunu ve cemaatini masum/en iyi/en doğru görürler ve suça bulaşabileceğini kabul etmezler.
Konuyu uzattığımın farkındayım.
Sosyal medya mesajları gibi köşe yazısı yazmanın meşhur olduğu ve tutulduğu bir zamanda böyle uzun köşe yazısı yazmak belki akıllıca değil, evet.
Ama zaten bunları da gelecekte çocuklarımız, gençlerimiz okusun diye kaleme almıyor muyuz?
Sadede gelelim, pekala çözüm ne?
Dini gruplar/yapılanmalar/cemaatler nasıl kontrol edilecek, biz bu konuyu nasıl aşacağız?
Kimler katılır, katılmaz beni çok ilgilendirmiyor. Ama bir çözüm var ki, bu da geleceğe yönelik kesin çözüm.
Bu da, Adil Düzen İlmihali´nin hazırlanması ve topluma sunulması.
Türkiye´deki müslümanların/dini hayatın ve hatta dünyadaki müslümanların sorunlarının çözümü bundan geçmektedir.
Dünya için çözüm olacağını da ifade etmek isterim ama beni kim anlar bilemiyorum.
Bugün itibariyle dünyamız denge sorunu yaşamakta. Batı medeniyetinin karşısında onu dengeleyecek bir denge unsuru eksikliği var. Bu dengeleme Çin´le, Uzak Doğu´yla olmayacak. Bu denge İslam dünyasının ilerlemesi, kaliteli hale gelmesi ve bilimselleşmesiyle olacak. Bu duruma Batı dünyası da sevinecek, çünkü dengeleme gerçekleşecek. İşte bu yüzden dünya için çözüm olacak bir durum.
Adil Düzen´le ilgilenenler Adil Düzen İlmihali´nin topluma sunulması noktasında çekingen davranıyorlar.
Nede?
Çünkü Müslümanlardan korkuyorlar. Müslümanların onları taşlamalarından korkuyorlar. Ama korkunun ecele faydası yok. Olacaksa zaten olacak.
Dini gruplar/yapılanmalar/cemaatler konusunda tek çözüm olan Adil Düzen İlmihali. Bu konuda kimler, neler yazdılar bilemiyorum. Ama ben kendi adıma şunu ifade edebilirim. Bundan sonra Cuma günleri sadece bu konudaki fikirlerimi sunacağımı belirtmek isterim. Umulur ki, çocuklarımız ve gençlerimiz faydalanırlar.