DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ KRİTERLERİ

Hüseyin AKIN- 13.09.2018 Perşembe

DİN KÜLTÜRÜ ÖĞRETMENİ KRİTERLERİ

13. 09. 2018 Perşembe

Ben din öğretmeninin çalışkan olanını severim. Ayrıca coşkulu olmalı din öğretmeni, mizah kabiliyeti güçlü olmalı. Gerektiğinde dünyayı ve de dünya telaşını tiye almayı bilmeli. Dost olmalı öğrencileriyle. Fethi Gemuhluoğlu´nun altını çizdiği dostluğu kastediyorum. Kabına sığmamalı. Eğreti durmamalı. Kendini beğenmeli (kibirli demedim) ama kendini sevdirmek için uğraşmamalı. Çalıp söylerse iyi olur. Özellikle modern çalgılar. Resim ve karikatür yapanı makbuldür. Kitaba para vermeli. Tecrübesi arttıkça daha bir genç olmalı, genç düşünmeli, gençlerden yana olmalı. Her dilden selam verebilmeli. Her rengi sevmeli. Yeşile takılıp kalmamalı. Hiç konuşmadan anlatmalı bazı şeyleri öğrencilerine. Çok öğüt vermemeli, aklını öğrencileriyle paylaşmalı ve onlara danışmayı da ihmal etmemeli. Hakiki bir hayat bilgisi dersi öğretmeni olduğunu aklından hiç çıkarmamalı. Dinin kültürünü, ahlâkın bilgisini kafaya takmamalı. KiramenKatibin´in dışında kimsenin görmesinden çekinmemeli. Müziğe yabancı olmamalı, ara sıra yabancı müzik dinlemeli. Dünyaya gelme özgürlüğünü dolu dolu içine çekmeli. Ebru ile Hüsnü Hat arasına sıkışmamalı. Okullardan ek ders yerine hayattan ders almalı. Gerektiği zaman da hayata dersini vermekten çekinmemeli. Din öğretmeni dingin olmalı. Öğrencilerinin gözünde yaşama sevincini tazelemeli. Çayı şekersiz ve demli içmeli. İstifal babından kelime koleksiyonun dağıtıp minnetsiz sözcükler konfeksiyonundan giydirmeli anlam dünyasını. Kendisine din adıma muamelesi yapanlara şöyle tersten tersten bakmalı, şayet içiyorsa sigarasını kibritle değil, çakmakla yakmalı. Kendisine Dini Güvenlik Bilgisi öğretmeni gibi davrananları yanına yaklaştırmamalı. Sevgi sözcüklerini çokça kullanmak yerine enerjiye dönüştürmeli. Okullar açılırken haftada iki saat gençlerle vakit geçirmenin hiç de az bir şey olmadığını bilmeli.

 

ŞAİRİN AYNASINDAN GÖRÜNENLER

Mustafa Uçurum´u belki de 25 yıldır tanıyor ve yazdıklarını takip ediyorum. Mekânın yazma coşkusu karşısında öyle çok önemli olmadığının açık bir delili gibidir o. Nerede olursa olsun edebiyatı merkezinden kucaklamayı bilir. Hayatının odak noktasında şiir vardır. Çocuklara hikayeler, masallar yazar. Öykü yazdığını da biliyoruz. Kocaman bir bahçe onun yazınsal dünyası. Bu bahçede denemeye de yer var. Hem de hakkını gayet güzel bir şekilde vererek. Mustafa Uçurum´un ?Şairin Aynası´ kitabı aynı zamanda onun iz sürdüğü isimleri ve mecraları da tanıma imkânı veriyor okuyucuya. Cahit Külebi, Edip Cansever, İlhan Geçer, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Sezai Karakoç gibi şairlerin dünyasına tek bir şiirleriyle girebiliyor rahatlıkla. Şiir üzere yola çıkmış gençlere söyleyecek çok şeyi var bu kitabın. Şiirin öğrenilip öğrenilemeyeceğini, Zarifoğlu şiirini nasıl okumak gerektiğini, kadınların şiirin neresinde olduğunu ?şairin aynası´na yansıyan örnekleriyle çözebiliyoruz. Evet Mustafa Uçurum´un da arka kapakta belirttiği gibi şiir şairin aynasıdır, aynısı değildir elbette. Lakin bu şairden şaire değişim gösterebilir tabiatıyla. Kiminin boy aynası, kiminin kafa aynası, kiminin de dikiz aynası olabilir pekâlâ. Şayet tartışmaya dahil olmak istiyorsan sevgili okur, bu kitabı esaslı bir şekilde okumanı tavsiye ederim. Deneme hafife alınacak bir tür değil, bunu kim bilir kaç kez ifade ettim. Kâğıda daha fazla zam gelmeden elini çabuk tut sevgili okur, bir de bakmışsın ki şairin aynası kaşla göz arasında çatlayıp dökülmüş olabilir. Haydi hemen başla. (Mustafa Uçurum-Şairin Aynası-Çıra Yayınları)