Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak, İdlib'deki saldırıyla alakalı,” İdlib’de gelinen noktayı biliyorsunuz. Çatışma daha da yayılabilir ve derinleşebilir. Bunun iç ve dış politikada yansımaları da olacak. Fitne zamanlarında herkesin daha dikkatli ve sabırlı olması gerekir.” yorumun bulundu.
"Bu dünya etme bulma dünyasıdır. Başımıza gelen felaketlerin sebebi biz kişi olarak kendimiziz. Yöneticilerimiz ise yuvarlanan tencerenin kapağını bulması gibidir" diyen Dilipak, "İçimizdeki beyinsizler' yüzünden bu gidişle başımız daha çok belaya girer. Allah’ın ipine tutunmaktan başka çaremiz yok" görüşünü ifade etti.
Dilipak sözlerinin devamında, "Etrafımızdaki Allah’ın yardımını engelleyen, siyaset, sermaye, bürokrat, media, STK, Cemaat görünümlü taifelerden yakamızı kurtarıp, tevbe etmedikçe kurtuluş yok. Bu beladan kurtuluruz bir başka bela bulur bizi" sözlerini kaydetti.
Dilipak yazısında şunları kaydetti:
Birbirimize karşı kah Amerika’yı, kah Avrupa’yı, kah Rusya’yı yanımıza alıyoruz. Tam bir “Şeytan Üçgeni”. Bir bilardo masası kurmuşlar. Kim vurursa öbür tarafa gidiyoruz. Birbirimize karşı bunlardan birini yanımıza alıyoruz. Ya Siyonist lobi bunlar arasında, hepsi ile birlikte iş tutuyorsa. Putin’in seçimlerde Trump’a destek verdiği gizli bir bilgi değil. Ya da ABD NATO içinde AB ile birlikte. Biz NATO da “Domuz sürüsünde kuzu” gibiyiz!
Şimdilerde herkes “oyun kurmak”dan söz ediyor. Başkalarına benzemeyelim. Hikmetse bir şey alırız, ama her halûkârda o işte niyet ve usul olarak farklı bir yanımız olur/olmalı. Alamet-i farikamızı, yani, ayırt edici özelliklerimizi korumamız gerek. O stratejik plan yapan toplum mühendisleri yok mu “Tuzak kuranlar” onlardır işte.
İnsanların hayatlarının sözkonusu olduğu konularda siyasi polemik ve demogojik tartışmalardan uzak duralım. Fasıklar ya da bizi birbirimize düşürmek isteyen çevreler bir haber getirdiklerinde hemen inanmayalım. Akıl, vicdan, merhamet dışı iddia sahiplerinin ifsatlarına alet olmayalım. “Bizim orada ne işimiz vardı” ya da “onların burada ne işi vardı” gibi tartışmaları bugün ya da geri-ileriye dönük tartışmalardan uzak duralım. “Amerika, Avrupa, Ruslar niye burada” sorusunu soruyor mu onlar?
İnşallah bu olay bir vesile olur da iç politikadaki o demagojilerden, polemiklerden uzaklaşırız. Dua ile savaş istenmez. Ama savaş da, terör de, darbe de her zaman olabilir. O zaman da nerede duracağımız belli. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalime karşı. Zalim babamız da olsa mazlum düşmanımız da olsa. Ve işi ehline vereceğiz tabii. Ehliyet ve liyakat esas olacak. Adil Şahidler olacağız. Bir topluluğa olan düşmanlığımız bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevk etmeyecek. Ve düşmanlarımızla bile konuşurken “güzel söz ve hikmetle”, onları kazanmak üzere “gavli leyyin” ile bir yol izleyeceğiz. Merhametimiz gazabımızdan, sevgimiz nefretimizden büyük olacak. Müslüman olarak yaşayıp, Müslümanca öleceğiz.
Independent Türkçe, Yeni Akit