Hollanda Başbakanının ölen annesini yasak nedeniyle kaldığı bakımevinde ziyaret edemediğini açıklaması kurallara bağlılık adına çok erdemli bir davranış gibi sunulmakta. Oysa daha dikkat çekici olan şey bir başbakanın annesinin bakımını üstlenmeyip, bakımevine mecbur etmesi değil mi?
Hollanda Başbakanı Mark Rutte’nin bakımevlerine ziyaretlerin yasaklanmış olması nedeniyle ölümünden önce annesini ziyaret edemediği bildirildi. Başbakan Rutte'nin 96 yaşındaki annesi Mieke Rutte-Dillingn Lahey'deki bir bakımevinde 13 Mayıs tarihinde hayatını kaybetmişti. Hollanda medyasında yer alan haberlere göre 96 yaşındaki kadının ölüm sebebi koronavirüs değilmiş.
Hollanda hükümet sözcüsü başbakanın koronavirüs salgınına karşı yürürlükte olan "tüm talimatlara" uyduğunu açıklamış. Sözcü, Rutte'nin son günlerinde annesinin yanında olmadığı yönündeki haberleri de doğrulamış. Hollanda'da bakımevleri 20 Mart tarihinde tüm ziyaretçilere kapılarını kapatmıştı.
Şüphesiz Batı ülkelerinde en yetkili konumda dahi olsalar yetkililerin kurallara riayet hususunda titizlikleri, bu konuda sıradan vatandaşlardan bir ayrıcalıklarının olmaması çok güzel bir gelenek. Bu yönüyle Başbakan da olsa bir kişinin kendisine özel bir uygulama yaptırma yoluna gitmemesi takdir edilmesi gereken bir davranış.
Mamafih bu olayda gözden kaçırılmaması gereken husus bir başbakanın annesinin bakımevinde hayata gözlerini yummak durumunda kalmış olması değil mi? Batı kültüründe bunun doğal bir şey olduğu söylenebilir ve normal karşılanabilir belki ama sonuçta bu kültürün de son tahlilde Batılı insanın özünden getirdiği bir durum olmayıp, modern hayat tarzının ve onun ürettiği bencilliğin, egoizmin bir neticesi olduğu görmezden gelinmemeli.