FETÖ ilk ihanet adımını, kendi devletinin kamu kurumlarının içerisine, kılcal damarlara sızarak yerleştirdiği elemanlarıyla yapmıştır.1990 yılında Rusya´nın yıkılmasından sonra ortaya çıkan otorite boşluğunu, Türk bayrağını ve Türklük itibarını kullanarak, yurtdışında daha hızlı ve daha rahat altyapısını kurmuştur. O ülkeler de, Türkiye?nin itibarını kullandığı için endişe ve tereddüt göstermeden bütün kapılarını örgüte açmıştır. Daha sonra bütün siyasilerin yurtdışına yapmış olduğu seyahatlerde, örgüt onların isimlerini ve resimlerini öne çıkararak, o ülkelerde itibar kazanmıştır.
Darbeden sonra Başkanımızın yurtdışı seyahatlerinde, FETÖ hakkında bazı konuşmalar yapması, onları ikna etmek için yeterli değildir. FETÖ´nün o ülkelerdeki teşkilatları tarafından Başkanımızın uyarılarını etkisizleştirip örtbas ederek, yollarına devam etmişlerdir. Özellikle, şu anda Türkiye sınırlarına yakın olan Balkan Jeopolitiğine ilgi artmış ve oraya yönelmiştir. Saray Bosna, Makedonya, Arnavutluk, Kosova ve Karadeniz´e kıyısı olan ve vizesiz gidilecek olan ülkeler, Afrika ülkeleri FETÖ´nün tamamen kontrolü altına girmiştir.
En son TİKA Filipinler Koordinatörü Yeşim BAKTIR, FETÖ konusunda duymak istediğiniz haberleri maalesef veremiyoruz. Malum FETÖ buralarda varlığını mükemmel bir şekilde sürdürüyor. Başkent Manila da uluslararası nitelikte, ilk, orta ve lise bölümünde eğitim adı altında, faaliyetlerini sürdüren okulları var.
Hatta küçük ada devletçiklerinde bile, MİNDENEO Adası´nda, Zamboangabölgesinde pek çok okulları var. Yüksek duvarlarla korunan Cizvit okulları gibi, dışa kapalı olan bu okullar, Filipinli Devlet yöneticilerine ve onların çocuklarına ulaşma amacı ile faaliyet göstermektedir.
Özellikle o ülkelerdeki politikacıların çocuklarına ulaşarak, onlara imkan ve burslar sağlayarak, öğrenci almaya ve okullarını çoğaltmaya devam ediyorlar. Bu söylediğim Ada devletçiklerinin haritada yerini bile bulmak, hatta takip etmek bile çok zordur. Fakat sınırımızda olan kardeş Saray Bosna, Makedonya, Arnavutluk, Romanya, hatta Karadeniz çevresindeki diğer komşu devletlerEstonya, Letonya, Ukrayna, Moldovya, Gürcistan gibi ülkelerde de, FETÖ devlet yönetimini ve kademelerini ele geçirmiş durumdadır.
Orta Asya ülkelerindeki durum ise daha vahimdir. Avrupa Birliği´ne girmek isteyen bir kısmının da, NATO üslerinin kurulmuş olduğu bu ülkeler, ABD tarafından kontrolleri altında tutulacak duruma getirilmiştir.
1993 yılında Sayın Demirel ile gitmiş olduğumuz Gürcistan, Moldova, Saray Bosna, Makedonya, Arnavutluk, Gürcistan gibi ülkelerde, gelen heyetin Demirel ve Özal ile gelmiş olması, oralarda büyük bir avantaj sağladı. FETÖ bunu kendi adına bir güven ve itibar olarak o ülkelerde kullandı ve hiçbir ücret ödemeden o ülkelerde Azerbaycan başta olmak üzere Türk Cumhuriyetlerinde,Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan gibi ülkelerde bedava okul binaları, eğitim imkanları temin edildi.
Balkanlarda da aynı şekilde gidilen seyahatlerde, Demirel´le gittiğimiz 1993-94 senelerinde, Türkiye´nin Büyükelçiliği yokken, Başkan Stefan Topal Çadırlunga da FETÖ okulları için pek çok yer vermiş, 1994 yılında da Büyükelçiliğin açılışı gerçekleşmişti. Kısaca Rusya´nın kontrolünden dağılan kardeş cumhuriyetler, FETÖ tarafından o denemden itibaren işgal edilmeye başlanmıştı.
15 Temmuz darbesinden sonra, o ülkelere yapılan uyarılarla FETÖ temizliği başlamıştır. MİT´in, Kosova yetkilileriyle birlikte yürüttüğü operasyon sürecini, eski Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanı İsmail Hakkı Pekin şöyle değerlendirdi: MİT FETÖ´nün Balkan ayağına ağır darbe indirerek, örgütün 6 üst düzey elemanını Türkiye?ye getirdi.
Operasyonun duyulmasından sonra, Kosova Başkanı Ramuş Haradinaj ve Flavour Sefaş Kosova İstihbarat Ajansı başkanı Diriton Gaşi´yi görevinden aldı. Ramoş´un hamlesi, Türkiye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan´ın sert tepkisiyle karşılık buldu. Erdoğan, Ramuş´a Milli İstihbarat Teşkilatımız Kosova´da yaptığı operasyonda, FETÖ´nün Balkanlardaki en üst düzey yöneticilerini almak için bu operasyonu yaptı. Fakat Kosova Başkanı Ramuş´un, kendi ülkesinde, İstihbaratın başındaki kişileri, görevinden almasını büyük bir yanlış olarak niteledi.
Şimdi soruyorum: Ey Kosova´nın Başbakanı, kimin talimatıyla sen böyle bir adım attın, ne zamandan beri Türkiye Cumhuriyeti´ne darbe yapmaya gayret edenleri koruma altına aldın. Kosova´yı bir kardeş olarak bağrına basan Türkiye´ye darbe girişiminde bulunan bu hainleri, sen koynunda nasıl beslersin. Bunun hesabını sen de vereceksin. Benim Kosovalı kardeşlerim sana bunun hesabını soracaklar diye, halka seslendi. Asıl sorun bu gibi operasyonların açığa çıkmasıdır.
170 ülkeye yayılmış bu örgütü, buna benzer örgüt elemanları yakalanıp, Türkiye?ye getirmek üzere yapılan operasyonlar, o ülkelerle aramızda büyük skandallar ve şok anlaşmazlıklara, siyasi gerginliklere, ticari engellemeye sebep olacaktır. Zaten FETO´nun istediği de; Türkiye´nin siyasi, ekonomik itibarını yok edecek, Türkiye?yi dışarıdan kuşatacak bu gibi skandallara yol açmaktır.