İnternette tanıştığı kişi tarafından katledilen Ömür hemşirenin dram kokan hikâyesi, dijital alanın getirdiği tehlikenin hangi boyutlara ulaştığını gözler önüne serdi. Aile bağları zayıflayınca insanlar buradan elde edecekleri kazanımlardan mahrum kaldılar ve bu boşluğu sosyal medya üzerinden doldurmaya çalıştılar. İnsan için sevgi, su kadar, ekmek kadar elzemdi ve birbirlerinden kopuk yaşayan fertler ne çocuklarına sevginin kaynağını gösterebildiler ne de onları sevgileri ile destekleyebildiler. Ailede yaşanan bu kopukluk ne yazık ki dijital ortama olan rağbeti artırdı. Kendilerini boşlukta hisseden kişiler sanal dünyaya bağımlı hale geldiler ve aradıkları her şeyi burada bulabileceklerine inandılar. Oysa burası tehlikenin kol gezdiği bir ortamdı ve kurbanlarını bekleyen katiller pusuda beklemekteydiler.
Dijital dünyanın sakinleri arasına katılan bireyler sosyal ortamlara uyum sağlayamamaya başladılar ve yalnızlaştıkça yalnızlaştılar. Sanal dünyada kurdukları arkadaşlık ilişkileri onlara oldukça cazip geldi ve yolun sonundaki tehlikeyi hiç hesaba katmadılar. Caniler kurbanlarını uzaktan izlemekte ve onları etki altına alabilmek için ihtiyaçlarını tespit edip buna uygun davranmaktaydılar fakat kurbanın bunu fark etmesi oldukça zordu. Cani hedefindeki kişinin güvenini kazandığında ise her şey gün yüzüne çıkmıştı ama bu saatten sonra kurban ne yapabilecekti? Bu tehlikeden nasıl kurtulabilecekti?
SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ
Sosyal medyanın bir iletişim aracı olarak görülmesi ve insanların buradan tanıştıkları kişilere itimat edip hemen hayatlarına almaları ciddi sorunlara sebebiyet verdi. Nitekim sosyal medya kirli suların aktığı bir okyanus gibidir ve burada yuvalanan suç odaklı kişiler kendilerini karşı tarafın talebine uygun şekilde sunar ve kurbanı ağlarına almaya çalışırlar.
Sanal ortamlarda kendine yer bulan katil kılıktan kılığa girer ve muhatabını etki altına aldıktan sonra gerçek yüzünü ortaya koyar. Zaman çok şeyi alıp götürmüştür ve bu vakitten sonra kurban kurtulmak için çaba gösterse de başarılı olamaz ve bir akşam vakti katilinin elinde can verir. Olay yazılı ve görsel medya üzerinden gündeme gelir, kurbanın hayatı gözler önüne serilir ve sosyal medya arkadaşlığının getirdiği tehlikeye işaret edilir fakat sular aynı yönde akmaya devam eder ve katiller yeni kurban bulabilmek için kolları sıvarlar.
Sosyal medya suça eğilimli kişilerin kendilerine yer bulabileceği bir alandır. Burada kişi kendisini istediği gibi kamufle ederek kurbanının güvenini kazanmaya çalışır, onu iltifat yağmuruna tutar, vaatlerde bulunur. Kurbanın güvenini kazandıktan sonra onun özel bilgilerine ulaşır, hayatı hakkında detaylı bilgiye sahip olur ve kendisini bir kurtarıcı olarak sunar. Cani zaman ilerledikçe kurbanını daha yakından tanımaya ve onun hayatına girmeye başlar ve tehlike yavaş yavaş yaklaşmaktadır fakat kurban katiline o kadar itimat etmiştir ki, yolun sonunu bir türlü göremez. Kurban sevgi arayışı için girdiği dijital alandan sırtına türlü türlü yükler sarıp çaresiz vaziyette geri dönmüştür…
Ömür hemşirenin hikâyesi sosyal medya arkadaşlığının getirdiği tehlikeleri yeniden gündeme taşıdı ve onun katili ile kurduğu yakınlığı anlamlandıramadık. Nasıl oluyordu da ayaklarının üzerinde duran bir kadın, sosyal medyadan edindiği bir kişiyi hayatına dâhil edebilirdi? Kabul etmeliyiz ki; ne aldığımız eğitim, ne kazancımız, ne de sahip olduğumuz sosyal imkânlar sevgi ve ilgi gereksinimimizi karşılamamaktadır. İnsanlar o boşluğu doldurabilmek için farkında olmadan arayışlarını sürdürecek ve belki de dibi görünmez uçurumlara sürükleneceklerdir. İnsanın maddi ve manevi ihtiyaçlarının makul ve meşru bir ortamda karşılanması için aile dinamiklerinin güçlendirilmesi şarttır. Zira aile şefkatinden mahrum büyüyen çocuklar sahip oldukları unvan ne olursa olsun bir sevgi arayışı içinde oluyor ve yanlış mecralara kayabiliyorlar.
Sevgi insanın gelişimini sağlıklı şekilde sürdürebilmesi için elzemdir ancak şartlar buna elverişli değilse yanlış yönlere kaymak yerine durumu kabullenip kendi iç kaynaklarımıza yönelmeliyiz. Allah’ın aldığımız nefes kadar yakınımızda olduğunun bilincine varıp O’nun sevgisine talip olmalı ve sevginin kaynağı ile buluşabilmeliyiz. Nitekim kulların sevgisi belli bir menfaate tabidir ve geçicidir sevginin asıl kaynağına ulaştığımızda ise bu doğal akışın kesintisiz devam ettiğini ve ihtiyacımızı fazlasıyla karşıladığını görürüz.