Sinemanın başka mecralara evrildiği zamanlardayız. Sinema salonlarına girişin 2 aşı şartıyla olması, salgının diğer etkileri, sinema bilet fiyatlarındaki artış ve sokağa çıkma yasakları döneminde insanların film izleme alışkanlık-larının dijitale kaymış olması gibi sebepler film izlemenin mekanını değiştiriyor. Sinemaya gitmek artık ilk tercih değil. Elbette bu durumdan Netflix başta olmak üzere dijital mecra hususunda 10 yıldan fazla geçmişi olan ve dünya çapında yayın imkanı bulunan markalar faydalandı.
Yıllardır dile getirmeyen kalmadı. Türkiye’nin dünya çapında marka olması gereken ve elbette yüz milyonlarca dolarlık yatırım isteyen mecraya ihtiyacı var. Ülkemizdeki dijital mecraların olgunlaşma süreci de bu hızla yeterli olmuyor.
Netflix’in son verileri meselenin ehemmiyetini de gözler önüne seriyor. Red Notice, Netflix’in küresel çapta en çok izlenen filmi oldu. Tam olarak 328.8 milyon saat izlenmeden bahsediliyor.
Dile kolay. 328 milyon saat demek en az 50 milyon abone izlemesi anlamına geliyor.
Film yapmanın ve içerik üretmenin gayesi insanlara ulaşmak ise bunun en etkili yolu da dijital mecra. Elbette bu mecralar söz konusu verilere ulaşmak için milyarlarca dolar yatırım yapıyor. Netflix, 2021’de 20 milyar dolar civarı yatırım yaptı. Disney de 2022 için 33 milyar dolar yatırım planlıyor. Bunun ciddi kısmı da dijitale...
O halde ne yapmalı? Türkiye’de herhangi bir gücün 20 milyar dolar yatırım yapması söz konusu olamaz. Fekat devlet ve özel sektör işbirliği ile milyar dolarları bulan ciddi yatırımlarla bu mümkün olabilir. Kısa ve orta vadeli planlamalar ile hedeflere ulaşılabilir. Özellikle Türk cumhuriyetleri ve Orta Doğu coğrafyasındaki potansiyel ile kısa zamanda ciddi yol alınabilir.
Bu tarz yatırımlara devletin doğrudan dahil olması tercih edilmez tabi ki... Ancak modern sistemlerin formül zenginliği ile özgürlük alanı meselesi halledilebilir.
Kimin duyması gerekiyorsa, duysun... Birileri bu işe el atsın...