Tarih: 27.11.2017 16:25
Dibine kadar eziklik ve beni sevsinler hastalığı
Muhafazakâr, milliyetçi, dindar kesimin bir kısmındaki korkaklığı yazmaktan bıktım usandım. Karşı tarafa yaranma çabaları, beni sevsinler hastalığı bir ur gibi sarmış bünyeleri. Mevki makam elde edenlerin kendi çıktığı tabana sırt dönmesi hayatın olağan akışı gibi oldu.
Hele hele iş medyaya gelince karşı tarafa yalakalık zirve yapıyor. Her sınavda, her kritik anda ihanet edenler hâlâ zerre utanma duygusu olmadan ahlak satmaya devam ediyorlar. Bizim içimizde hayat boyu bir baltaya sap olamamış, başarılarıyla değil ilişkiler ağıyla bir araya gelenler de bunların ekmeklerine yağ sürüyor. Kendi mahallelerinden biri hata yapınca onu yok etmek için var güçleriyle saldırıyorlar.
Karşı mahallenin medyasında neredeyse insanlık suçları işlendi ama hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyorlar. Bazı şeyleri size hatırlatalım. Bunları biz yapsaydık ne olurdu, bir düşünün bakalım.
* 28 Şubat açık bir darbeydi. Darbe tüm demokrasilerde insanlık suçudur ve zaman aşımı yoktur. 28 Şubat´ta Batı Çalışma Grubu´nun aparatı olarak çalışanlar ve cuntacılık yapanlar hâlâ medyada başköşedeler. Muhafazakâr, milliyetçi insanların üzerinden silindir gibi geçip başörtülü kızlarımıza yapmadıklarını bırakmayanlar nasıl makbul insan oluyorlar? Bu sizi hiç rahatsız etmiyor mu? En küçük olayda kıyamet koparanlar 28 Şubat medya ve iş dünyasının yargılanması için niçin ortalığı ayağa kaldırmıyorlar?
* 2007´de e-muhtıra verildiğinde darbe çığırtkanlığı yapanlar nerede? "Askerin darbe yapma hakkı vardır" diyenler, darbeden 1 sene sonra "yazdığım yazıdan utandım" diyenlere niçin hesap sormadınız?
* 2008 Mart ayında AK Parti´ye kapatılma davası açıldığında o zaman Başbakan olan Cumhurbaşkanımız Erdoğan´ın siyasi hayatını bitirmek için çabalayan medya mensuplarına niçin sessizsiniz? "Berlin´de hâkimler var" sözünden hareketle "Ankara´da hâkimler var" diyerek halkın yarısından oy alan bir partinin google iddianameleriyle kapatılmasını savunanlara niçin bedel ödetilmedi?
*Ahmet Kaya´nın bu ülkeyi terk etmesine sebep olup ölümüne giden taşları döşeyenleri nasıl sevebiliyorsunuz?
* "F-16´lar şöyle Erbil´den uçsa da her yeri bombalasa" diyerek açık açık Kürtlerin topluca katledilmesine sevinenleri siz nasıl sevebiliyorsunuz?
*Attıkları manşetlerle Hrant Dink´i öldürtenler, ırkçılığın âlâsını yapanlara söyleyecek tek sözünüz yok mu?
* Dindarlara, Kürtlere, Alevilere, gayrimüslimlere hayatı dar edenler nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyor?
* 17-25 Aralık´ta açık açık FETÖ´yü tutan, gazete ve televizyonlarında FETÖ´cüleri sonuna kadar kucaklayanlar, Cumhurbaşkanımıza her türlü hakareti edenler, FETÖ Erdoğan´ı devirsin diye medet umanlar nasıl makbul gazeteci oldular?
* 7 Haziran seçimlerinden sonra "Saray başınıza yıkılıyor" diyerek Erdoğan´a hesap soracağını söyleyenlere tek laf etmeyelim mi? PKK´lılara ekranlarda saz çaldırtanların, PKK´lıların 7 Haziran-1 Kasım arası her gün PR´ını yapanların programlarına katılmaya utanmıyor musunuz?
* Bugün sadece ama sadece korktukları için, sırf şu dönem geçsin diye Erdoğan yalakalığı yapan malum medyaya çıkmayı vicdanınız kaldırıyor mu? Siz bu alçak sürüsünü samimi mi sanıyorsunuz?
* FETÖ, PKK, HDP Erdoğan´ı devirsin diye o teröristlere her türlü desteği verenlerin şimdi sizi seveceğini mi sanıyorsunuz?
* Bu ülkede her türlü suçu işleyen, darbeyi destekleyen, masum insanların hayatlarıyla oynayanlara söyleyecek tek sözünüz yok mu?
* Kendileri tek bedel ödememişken, kendi mahallenizden sürekli kelle vermeyi nasıl kabulleniyorsunuz?..
Bu soruları çoğaltmak mümkün ama gerek yok. Halk her şeyi görüyor, biliyor. Gezi ve 17-25 Aralık´ta AK Parti´yi yıksalar, Cumhurbaşkanımızı devirseler 1960 darbesi sürecinden beter edeceklerdi hepimizi. Bunları dahi görmekte acizsiniz. Kendi içinizden çıkmış başarılı herkesi -meslekleri ne olursa olsun- yemek, tek hamlede yok etmek için uğraştığınız kadar yukarıdaki haltları yiyenlere tek laf etseydiniz bugün iş başka olurdu.
Ama edemediniz, çünkü dibine kadar eziksiniz. Aşağılık kompleksi yiyip bitirmiş, esir almış sizi. Devran değişirse karşı taraf bakalım size acıyacak mı? "Beni sevsinler" diye her türlü tavizi verdikleriniz bakalım sizi sevecek mi? "Karşı tarafla iyi geçineyim, iktidar değişirse bana dokunmasınlar" anlayışıyla ne kadar yol alacaksınız?..
Kaynak: Türkiye
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —