Gazete Duvar'dan Ferhat Yaşar'ın "konu ile ilgili" haberi...
Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) Başkanı Ekrem Baran ile 8 kişinin tutuklu olduğu, 23 imamın yargılandığı davanın ilk duruşması Çağlayan’daki 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı.
Duruşmayı DİAYDER üyeleri ve aileleri, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Halkların Demokratik Partisi (HDP) İl Örgütü, milletvekilleri, Barış Anneleri ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu izledi.
Çoğu ilkokul mezunu, bazılarının okuma yazması olmadığı ve Kürtçe dışında dil bilmeyenlerin yargılandığı dava, saat 10.30'da kimlik tespiti ile başladı. Mahkeme başkanı davaya SEGBİS üzerinden katılan Halil Bulut'a kimlik tespiti için soru yöneltti. Ancak Bulut'un Türkçe bilmediğini cezaevindeki mübaşir söyledi. Bulut'un yerine kimlik tespitini mübaşir yaptı.
20'den fazla avukatın katıldığı duruşmada Kürtçe tercüman ataması talep edilmedi.
Tutuklu yargılanan Ekrem Baran ve diğer imamların duruşma salonuna girmesiyle birlikte büyük bir alkış koptu.
DİAYDER Başkanı Ekrem Baran, savunmasında, 'derneğin kuruluşundan bu yana sadece Kur'an'dan emir aldığını' söyledi. Baran savunmasının devamında, "Derneğimizde yüzlerce yıllık medrese geleneğinden örnek alınıyor. 9 mescit derneğimize bağlıdır. Yani derneğin faaliyetlerinin KCK ile ilgili söz konusu olamaz. Milyonlarca kişiye hizmet ediyoruz. Ben din alimiyim ve dinin emrettiği kuralları yerine getiriyorum. İddianamedeki 'sözde' imamları kabul etmiyorum. 7 yıl diyanette görev yaptım. Derneğe aidat ödeniyor. Bu aidatlar örgütlere aktarılıyor gibi yansıtılmış. Buna yönelik iddianamede hiçbir tespit yoktur, olamaz da. Biz AKP ile de ilişki kurduk. Süleymam Soylu'nun katıldığı bir iftar yemeğine biz de davet edildik. Bizi ziyaret ettiler. Hediyeler verdik. Tıpkı AKP ile yaptığımız gibi diğer partilerle de ilişkimiz oldu" diye belirtti.
"İBB'de ilan açıldı. Biz de Şâfi mezhebine ait olan gassalın işe alınması için başvurduk" diyen Baran, şunları söyledi: "Halk bu sayede kendi mezhebindeki ritüellerin yerine getirmesinden memnuniyet duydu. 300 adet yardım kartını dağıtmak için bize verdiler. Ayrımcılık yapmadan herkese verdik. Siyasi görüşe bakmadan dağıttık. Kartlar konusunda halka dağıtmak için ısrarcı olduğumuz vurgulandı. Taziye telefonlarımızın bile iddianamede yer alması kabul edilemez. İddianamede yer alan bütün Kürtçe kelimeler, diyanetin çevirdiği Kürtçe Kur'an'da yer alıyor. Siyasi iktidar, CHP ile olan hesaplaşmasında bizi kullanıyor."
Gassal Mehmet İ. de yaptığı savunmada şunları söyledi: "'Jin, jiyan, azadi' demişim. Jin kadın, jiyan, yaşam, azadi özgürlük demektir. Bunda ne var? İddianame bu suç olarak yazılmış. Ben AKP'den plaket almışım. Mehdi Eker bizzat yanıma gelerek memnuniyetini dile getirdi. Sadece HDP ile değil ayrım yapmadan herkesle görüştüm, yan yana fotoğraflarım var. İBB'de gassal olmak için ilan açıldı, ben de başvurdum. Kabul edildim. Sınava kendim girdim. Biz gassal olarak zaten halk arasında cenaze yıkıyorduk. Böyle bir kadro açıldı ben de başvurdum. Yıllardır derneğe üyeyim. Çalışmadığım için aidat vermiyordum. İşe başlayınca ben de derneğime bağış yaptım. Bu çok normal."
Mahkeme başkanının, "İBB seninle özel olarak ilgilendi mi?" sorusuna, Mehmet İ., ''Kesinlikle hayır' yanıtını verdi.
Duruşmaya bir saat ara verildi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan 335 sayfalık iddianamede, Şirinevler'de faaliyet gösteren derneğin, KCK sistematiği doğrultusunda kurularak faaliyet yürüttüğü iddia edilmişti.
Derneğin kullandığı internet sitesindeki örgütsel öğeler, internet sitesinde Kürt sorununa ilişkin düzenlenen anket çalışmasının örgütsel temeli, üyelerinin 2013'ten bugüne yaptıkları basın açıklamaları, katıldıkları eylemler ve örgütsel beyanlarının "PKK perspektifine" uyduğu öne sürülmüştü.
İddianamede ifadesine yer verilen şüphelilerden Mehmet İ. İBB'de gassal olarak alınmasında DİAYDER yöneticilerinin referans olduğunu belirterek, kendisiyle birlikte bazı kişilerin de dernek sayesinde işe alındığını söylemişti. Mehmet İ., bu kişilerle belediyeye ilk girdiklerinde maaşlarından bir kısmını DİAYDER'e vereceklerini söylediklerini aktararak, ancak sonrasında bu kişilerin derneğe para verip vermediklerini bilmediğini ifade etmişti.
İddianamede ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından derneğe verilen market yardım kartlarının örgüt üyelerinin ailelerine dağıtıldığı öne sürüldü. Başsavcılıkça onaylanan ve İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilen iddianamede, 9'u tutuklu 23 şüphelinin "silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 3,5 yıl ile 15'er yıl arasında değişen oranlarda hapis cezasıyla cezalandırılması isteniyor.