Devrimin Kudüs´ü geri mi dönüyor?
Sosyalizm, pan-Arabizm, pan-Afrikanizm, pan-İslamizm, hatta Kemalizm aynasında yansımalar bulan bağımsızlıkçı kuşak, onlarca yıl içinde yeni Cezayir´i kendi iç kavgalarına heba etti. Radikal İslamcı kasırga da bu başarısızlığın neticelerinden biri.
Cezayir gibi cehennemden geçmiş ülkelerde bir lider istikrarı sağlamış ve az çok ülkeye itibarını iade etmişse katır yükü kadar siyasi kredi toplar. Onlarca yıl yetecek kadar. Bu istikrarda sunağa düşen genelde özgürlükler ve hayallerdir.
2011´de Arap ülkeleri ?devrim´ dalgasıyla sallanırken Cezayir sessizce izledi. Çünkü türbülans sırasını 1991´den itibaren, ?Kapkara 10 Yıl´ içinde savmıştı. Aralık 1991´de İslami Selamet Cephesi´nin (FIS) seçimde önde gelmesi üzerine Fransa´nın da iteklemesiyle ordu duruma el koyup seçimin ikinci turunu iptal etmiş, böylece İslamcılara iktidar yolunu kapatırken cehennemin kapılarını da açmıştı. FIS yasaklanmış, büyük bir şiddet dalgasıyla siyasal İslâm projesi çökertilmişti.
Darbe Afgan cephesinden deneyimli cihatçıların önünü daha da açtı. Silahlı İslâmî Grup (GIA) münafık ve kâfir olarak nitelendirdiği bütün Cezayirlilere karşı acımasız bir savaş yürüttü. Katletme, kaçırma, infaz, işkence ve tecavüz ile kendini gösteren devlet terörü ve İslamcı terör birbirini büyüterek ülkeye ağır bir bilanço bıraktı: 100 bini aşkın ölü, 7 bin kayıp, 1 milyon göç, 20 milyar dolar maddi kayıp. Cezayir´deki savaş, Sufi geleneğinin güçlü olduğu Mali gibi komşu ülkelerde de cihatçı yayılmasına neden oldu.
***
1999´daki seçimlerde askeri kanadın da desteklediği Abdelaziz Buteflika yüzde 73.5 oyla devlet başkanı seçilmiş ve iç barışı temin için ulusal uzlaşma programını uygulamaya koymuştu. Sivil Uyum Yasası´yla birkaç yılda çatışma potansiyeli eritildi; suça bulaşmamış olan silahlı asiler affedildi, suça bulaşanlar az ceza aldı. Yaklaşık 15 bin silahlı militan bu şekilde sivil hayata döndürüldü. Beri taraftan devlet adına suç işleyenlere dokunulmadı; sistemin suç mekanizmalarıyla yüzleşilmedi. Buteflika, FIS´in parçaları elimine edilirken ?ılımlı´ İslamcı kesimleri sistem içinde tutabilmek için de ?mütedeyyin´ Abdelaziz Belhadim´i önce dışişleri ardından başbakanlık koltuğuna oturttu. Hakkını teslim etmeli; ulusal uzlaşı içeride ve dışarıda rahatlama sağladı. Altyapı, konut, üniversite projeleri, elektrik ve doğalgaz ağının genişletilmesi gibi halkı memnun eden atılımlar iktidarın gurur tablosu oldu.
Dış politikada ülke tecritten çıkarıldı. Cezayir, ABD ve AB´nin Sahra Altı´ndaki ?terörle mücadele´ politikasının en önemli ortağı haline geldi. Bu şekilde Cezayir, Trans-Sahra Terörle Mücadele Ortaklığı ve NATO Akdeniz Diyaloğu´na katıldı. Zor dönemde Afrika Birliği´nde Fas ve Libya´ya kaptırdığı ağırlığını yeniden kazandı. 2013´te iç savaş, terör ve yasadışı göç ile mücadele konusunda Nuvakşot Süreci´ne öncülük etti.
Cezayir acı ve yıllardan çıkardığı dersle Arap Baharı sürecinde dış müdahale ve içişlerine karışmayı reddeden bir politika izledi. NATO´nun Libya´ya müdahalesini, Suriye´de vekâlet savaşını ve Yemen´e askeri müdahaleyi reddetti. Bunun ötesine geçip Tunus, Libya ve Mali´de çatışan ya da rakip güçler arasında uzlaşı için arabuluculuk yaptı. 2013´te Tunus´ta Nida Tunus ile El Nahda arasındaki uzlaşma Cezayirliler sayesinde oldu. Sütten ağzı yanmış Cezayirliler ?Yeni Osmanlılar´ gibi makûliyetini kaybetmedi. Buteflika´nın bagajındaki siyasi kredilerden kastımız bunlar.
***
Büyük felaketlerin ardından gelen bu tür siyasal programların en temel sorunu istikrarı sağlayan dönemsel önlemleri sistemin merkezinde bırakmaları; istikrar sonrası dönemi kurgulamamaları; halkın sunduğu güvene yaslanıp siyasal, ekonomik ve toplumsal dönüşüm hedeflerinden uzaklaşmaları; kısa sürede yolsuzluk, hukuksuzluk ve kayırmacılık sarmalına kapılmaları; iktidara yapışıp kendileriyle birlikte ülkeyi de mezara çekmeleri. Bir noktadan sonra temel hak ve özgürlükler adına sesini çıkartan ?Dış güçlerin maşası´, ?Siyonist´, ?Hain´ ya da ?FIS paravanı´ oluveriyor. İtibarsızlaştırmayı tehditler ve gözaltılar izliyor.
Buteflika´nın ilk sekiz yılda Cezayir için yaptıkları iki dönem sınırını kaldırıp üçüncü kez başkan seçilmesine imkân verdi. Halkın nezdinde kara günlerden kurtulmanın hatırı büyüktü. Fakat Buteflika 2013´te felç geçirip tekerlekli sandalyeye mahkum olmasından bir yıl sonra dördüncü kez seçime girmek istediğinde ?Artık yeter? diyenlerin sesi sokakta duyuldu. Buna itiraz eden sosyal itirazın adı ?Berakat´ idi. (Berakat, Cezayir Arapçasında ?yeter´ demek.)
Buteflika 6 yıldır nadiren halkın huzurunda. Halk açılışlarda, törenlerde başkanı değil onun çerçevelenmiş fotoğrafını görüyor. Bir ayağı Cezayir´de, bir ayağı tedavi gördüğü İsviçre´de. Yaygın kanaate göre ülkeyi gerçekte kardeşi Said yönetiyor.
Ortalıkta görünmeyen, 82´sini devirmiş, biyolojik limitlerini tüketmiş bir liderin adaylık ısrarı halkta aşağılanma hissi yarattı. Sokaktaki insana ?Çerçeveden bıktık?, ?Sen ve çeten, artık defol? dedirten bu.