Tarih: 11.08.2020 17:16

Devletin dini adalettir

Facebook Twitter Linked-in

Melek Çetinkaya.. 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası askeri okul öğrencisi oğlu Taha Furkan Çetinkaya müebbet hapis cezası aldı.

Adalet Bakanlığı verilerine göre 259’u hava harp okulu, 26’sı kara astsubay meslek yüksekokulu, 70’i de kara harp okulu olmak üzere toplamda 355 öğrenciye müebbet hapis cezası verildi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuya ilişkin şunları söylemişti: “15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gece harp okulu öğrencilerini dışarı çıkardılar, onlara tuttular darbecisin diye müebbet hapis verdiler. Bir öğrenci darbe mi yapar Allah aşkına? Bir öğrenci kime talimat verebilir?

Genelkurmay Başkanına mı talimat verir, generale mi talimat verir, yarbaya, binbaşıya mı talimat verir? Öğrenci bu ya, müebbet hapse mahkûm ettiler. Melek Çetinkaya bir anne bu, harp okulu öğrencisi, 19 yaşındaki harp okulu öğrencisi Furkan Çetinkaya’nın annesi adalet istiyor. Geçen sosyal medyada bir yürüyüşü var. Bir caddede yürüyor, yürürken de konuşuyor. Çocuğundan ve çocuğuyla beraber hapiste yatan harp okulu öğrencilerinden söz ediyor.

‘7 kişilik koğuşlarda 45 kişi kalıyorlar’ diyor anne, 7 kişilik koğuşlarda 45 kişi kalıyorlar. 28 kişilik yemek veriliyor. ‘Bu çocuklara yapılan haksızlıkları duyun, duyurun. 19 yaşındaki çocuk 5 günlük er darbe yapabilir mi?’ Bunu söylerken polisler geliyorlar, çeviriyorlar, alıyorlar götürüyorlar.

Ondan sonra basın yoluyla suç ve suçluyu övmek, terör örgütü propagandası yapmaktan ötürü hapse atıyorlar. Vicdan sahibi olan bunu kabul eder mi? Bir anne kendi çocuğunun hakkını savunuyor. Caddede söylüyor bunu, gerçeği biliyor. Peki, bu annenin hakkını kim savunuyor? Cumhuriyet Halk Partisi. Bu kadını görmem, bilmem, tanımam, ama hapisteki askeri öğrencilerin haksız yere içeride tutulduklarını biliyorum. Onların ailelerinin bir dramı yok mu?”

Harbiyeli oğlunun cezasının haksız olduğunu savunan anne Melek Çetinkaya, 4 yıldır yaptığı eylemlerle adalet arıyordu.

Katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalar sebebiyle anne Çetinkaya da “Suç ve suçluyu övmek ve terör propagandası yapmak” suçlamasıyla 17 Temmuz’da tutuklandı.

Tam 25 gündür cezaevinde yatıyor.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Melek Çetinkayayı gündemde tutacağız. Bir gün mutlaka o da çocuğu da bu zalimliklerden kurtularak cezaevinden çıkacak. Bu bizim elimizde, gayretimizle olacak, zulme karşı sesimizle olacak. O tetikçi medyanın kurbanı olamaz.” diyor.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise şunları ifade ediyor: “Çetinkaya’yı cezaevinde ziyaret ettim. Bana ‘Cezaevinde oğlumun hangi koşullarda kaldığını bir kez daha test etmiş oldum’ dedi. Şunu göstermek istiyorlar: Anne de olsanız çocuklarınız için de olsa adalet arayamazsınız. Eğer adalet talebinde bulunursanız Melek Anne gibi tutuklanırsınız.”

Oğlunun suçsuzluğuna inanan ve bunun için yıllardır mücadele eden bir anneyi, dinleyip adaleti sağlamak yerine tutuklu yargılamak da nereden çıktı?

Elbette açıklamalarında bir suç unsuru varsa soruşturulup yargılanabilir. Buna kimsenin itirazı olamaz.

Peki, yöntem böyle mi olmalı?

Yargı sistemimiz tutuklamayı alışkanlık haline getirdi. Oysa kanunlarımızda tutuklamaya istisnai olarak başvurulabileceği yazıyor. Neredeyse tutuksuz yargılanmak istisnai oldu.

Fiiliyatta ise tutuklamalar tedbir değil, cezalandırma aracı olarak kullanılıyor.

Bu insanların istediği tek şey var: Adalet

İnanın bugün ülkemizin ekonomiden siyasete kadar yaşadığı sıkıntıların yüzde 90’ı adalet kaynaklıdır. Adaleti sağlayamadığımız sürece de dertlerimiz hiçbir vakit bitmeyecektir.

Yapılması gereken ilk başta cari açığı değil adalet açığını gidermeye çalışmaktır. Adalet düzelirse cari açık da düzelir.

Hz. Ali’ye (r.a) sormuşlar:

Devletin dini var mı?

– ‘Var; devletin dini adalettir’ demiş.

Peygamber Efendimiz de (s.a.v) Mekke müşriklerinin zulmünden çok bunalan sahabelerine Habeşistanda âdil Hıristiyan bir kral vardır. Onun yanına gidiniz. Orada güvende olursunuz.” diyerek sahabelerini Habeşistan’a göndermişti.

Montaigne: Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.

Yusuf Has Hacip: Zulüm yanan ateş gibidir, yaklaşanı yakar. Kanun ise su gibidir, akarsa nimet yetiştirir.

Mahatma Gandhi: Haksızlığa sapıp bütün insanların seni izlemeleri yerine, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir.

Devleti yönetenlerin adalet taleplerine kayıtsız kalmaması gerekiyor. Bu sebeple anne Melek Çetinkaya ve oğlu başta olmak üzere tüm adalet merkezli çağrılara karşılık verilmelidir.

Her hak talebine cezalandırmayla karşılık vermek, adil yönetimlerin işi değildir. Adaleti paspas yapmak yerine başucu rehberi yapmalıyız. 

Sokrates, “Bir yargıç, iyi niyetle dinlemeli, akıllıca karşılık vermeli, sağlıklı düşünmeli, tarafsızca karar vermelidir.” diyor.

Yazımızı rahmetli Cem Karaca’nın “İşte geldik gidiyoruz” isimli şarkı sözleriyle bitirelim:

Bir çiviyi çakar gibi

Vura vura günlere

Dört nala gidiyoruz

Bizi bekleyen yere

Halimize şükran mı isyan mı etmeli?

Bütün ömür bir rüyaysa uyanıp kalkmamalı mı?

İşte geldik gidiyoruz

Bilinmez bir diyara

Eskiden karpuz idik şimdi döndük biz hıyara

Bir ayvayı dişler gibi

Isır ısır ömrümüzü

Bir girdapta dönüyoruz

Yaşamadan günümüzü

Deli gibi kutluyoruz yılbaşı doğum günümüzü

Doğuma da ölüme de

Çiçekler yolluyoruz




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —