Devletlerin büyümesi veya küçülmesi ile ilgili olarak ekonomik kalkınma başlığı altında birçok çalışma vardır. Kalkınma teorileri iyi çalışılmış bir alandır.
Peki, devletin bizzat kendi teşkilat yapısı ile ilgili büyüme veya küçülme nasıl olacak?
Bazı zamanlar devlet teşkilatının büyümesi, bazen de küçülmesi gerekir. Haydi, büyüme işini bir şekilde hallettiniz. Yeni projelerle yeni birimler oluşturdunuz ve yeni personel alımları yaptınız.
Peki, küçülme işini nasıl yapacaksınız? Temel sorun budur.
Bu konunun önemini bir fıkra ile anlatayım.
Devlet, taşrada büyük bir kamulaştırma yapmış ve bir araziyi çit ile çevirmiş. Arazinin muhafazası için de başına bir bekçi atamış. Derken araziyi 24 saat gözetlesinler diye bekçi sayısını dörde çıkarmış.
Bekçiler için uygun prefabrik mekânlar oluşturmuş. Bir müddet sonra başlarına bir şef atamış. Şefe bir de sekreter. Sonra bir temizlik elemanı. Sonra mali muhasebe işlerini yapacak bir memur. Bir hizmet aracı. İki şoför. Sonra prefabrik yerine güzel bir idari bina yapmış. İdari binaya bir müdür. Müdüre sekreter ve yardımcı elemanlar. Bina girişine bekçiler. Sonra analistler gelmiş. Bilgi işlem konulmuş ve onun işletimi için de yeni personeller…
Bu böyle büyümeye devam ederken, Ankara'dan bir yazı gelmiş. Tasarruf tedbirlerinden dolayı birçok proje iptal edilmiş ve bazı personelin işine son verilmesi gerekiyormuş.
'Kimin işine son verelim' diye müdür bey uzun uzun toplantılar ve değerlendirmeler yapmış. Sonunda araziye devriye atan bekçilerin işine son vererek başlanılmasının daha uygun olacağına karar vermiş.
Ankara'ya böyle bildirmiş.
İşte gecekondu yapılanması dediğimiz şey tam da budur. Dört tane bekçi için kurulan müdürlük sonunda o dört bekçiyi işten atmış!
Hâlbuki bu işlerin gecekondu usulü değil de bir mühendislik planlamasına göre yapılması gerekir.
Günümüzde çok konuşulan model tabanlı mühendislik burada da uygulanabilir. Devlet teşkilatının büyümesi veya küçülmesi bir modele göre icra edilebilir.
Beş yıl önce Profesör Remzi Yıldırım Hoca ile birlikte bu konuda bir çalışma yapmıştık.
Hesaplamalarda geometrik bir seriyi temel alarak bir üçgen prizma modeli ile devlet teşkilatının yeniden nasıl yapılandırılabileceğini göstermiştik.
(Restructuring Governments Using A Geometric Ratio Technique and Its Multiple Effects) Büyümenin veya küçülmenin nasıl hesaplanabileceğini anlatmıştık.
Hatta bu dönem, bu konuda son sınıf öğrencilerime bizzat bir proje ve ders de verdim.
O sıralarda başkanlık sistemine geçiş çalışmaları vardı. Biz de sistemin bilimsel olarak yeniden nasıl yapılandırılabileceğine katkı olması için o çalışmayı yayımlamıştık. Pek dikkate alan olmasa da biz söyleyeceğimizi söylemiştik.
Aradan yıllar geçti ve geldiğimiz noktada ne kadar önemli bir konuya değindiğimiz oraya çıktı. Çünkü şimdi çok farklı sorunlarla karşı karşıya geldik!
Örneğin göç meselesi önemli bir sorun. Tarımsal üretim çok önemli bir konu. Temel gıdaya ulaşmak ve dağıtımı acil bir konu.
Savaşlar da çok önemli bir sorun ve kapımıza kadar dayandı.
Diyelim ki bir savaş durumunda devlet teşkilatını küçültmek icap ederse hangi kriterlere göre nasıl küçülteceğiz?
Tekrar büyütmek icap ederse neye göre yapacağız? Ölçü almamız gereken nedir?
İşte bizim bu konular için önerdiğimiz yapı bir üçgen prizma modeliydi. Statik ama etkili bir model.
Modeli dört katmana ayırıyoruz. İlk katman (1L) devlet teşkilatını gösteriyor ve toplam nüfusun yüzde 1,562'si bu katmanda istihdam ediliyor.
İkinci katman (2L) her türlü güvenlik teşkilatını. Üçüncü katman (3L) bilim ve teknoloji ve Ar-Ge çalışmalarını.
Son katman (4L) ya da yüzde 75 de üretimi gösteriyor. Burada 4A: elektronik, IT, savunma sektörünü, 4B:Tarım, gıda, orman, hayvancılık ve diğer doğal kaynakları ve 4C: diğer sektörler olan yapı, finans, taşımacılık, madencilik kısaca diğer sektörlerde olmayan her şey bu bölüme giriyor.
Bu katmanları belirledikten sonra dikey katmanları da duyarlılık analizleri için belirledik.
Burada üçgen prizmanın tamamı bütün çalışabilir nüfusu temsil ediyor. Her bir alan gerçek hayatta bir sektöre karşılık geliyor.
Örneğin 3B ve 4B alanları en geniş anlamda tarımı temsil ediyor. 4A ise bilişim, elektronik ve savunmayı temsil ediyor.
Dikey olarak 5B alanına baktığımızda ise tarım ile bilişim, elektronik ve savunma arasında nitelikli bir ilişki oluşuyor.
Kısacası, çalışabilir bütün nüfusu ve sektörleri modele aktardıktan sonra devlet teşkilatının büyütülmesi veya küçültülmesi hesaplarını modeli büyütüp küçülterek yapabilirsiniz.
Rastgele veya "bürokraside güçlü olan ayakta kalır" ilkesi ile değil model üzerinden hareket edersiniz.
Bu model üzerinden devlet yapılanmasının minimum nereye kadar küçültebileceğinizin hesaplarını dahi yapabilirsiniz.
Elbette devlet, modelde öngörülenden çok daha fazla küçülebilir. Küçülme yapılırken, tabanda tarım, diğer sektörler ve ARGE'nin belirli bir kısmı, devletin personel yapısının bir kısmı dikkate alınır.
Hiçbir zaman güvenlikte-savunmada ve nitelikli insan kaynaklarının yetiştirilmesinde küçülme olmaz.
Ancak bu şekilde, devletin terk ettiği alanlar başka gayri meşru otoriteler tarafından doldurulamaz demektir.
Kısacası modele göre hareket etmek, devlet otoritesini de kaybetmemek anlamına gelir.
Önerdiğimiz tekniğe göre devlet teşkilatı yüzde 32,812 oranında yani üçte bir sorunsuz olarak küçülebilir.
Beş yıl öncesi yaptığımız çalışmalara göre iki rakama dikkatinizi çekmek istiyorum.
Model üzerinden yaptığımız hesaplamalarda tarımda uzman personel açığı yaklaşık 1,5 milyon idi. Şimdi bu açık daha da arttı.
Hatta beklenmedik gelişmeler karşısında önemi ve aciliyeti de arttı. Bu durumu zaten fiili olarak yaşamıyor muyuz?
Şu anda karşı karşıya kaldığımız tarım temelli problemler bizim model üzerinden beş yıl önce öngörebildiğimiz problemlerdi.
Diğer bir rakam da piyasada dinamik olarak olması gereken en az para miktarının, toplam ekonomik büyüklüğün yüzde 6,25'i kadar olması gerektiğini tespit etmiştik.
Modele göre bu miktar en fazla yüzde 12,5 olmalıydı. 2021 yılı için bunun ne anlama geldiğini şöyle ifade edeyim. 2021 yılı üretime göre milli geliri yaklaşık 7 trilyon liradır.
Bu da demektir ki piyasada en az 437 milyar en fazla 875 milyar lira olmalıdır. Ancak fiili anlamda hiçbir zaman bu kadar para olmamıştır.
Para seviyeleri 200 milyarın altında tutulmuştur. Dolayısıyla da insanlar ihtiyaçlarını karşılamaları için yüksek faizlerle para satın almaya mecbur bırakılmıştır.
Bu durumu da dünyada finans kuruluşları fırsata çevirmişlerdir. Bu durum açık olarak 2022'nin ilk çeyreğindeki kâr açıklamalarında görülebilir.
Netice itibarıyla, devlet adına ne yapılacaksa bir modele ve onun gerektirdiği bir hesaba göre yapmak en akılcı yoldur. Zaten devlet aklı da budur.
Eğer böyle yapılmaz ise devlet aklı değil özel akıllar devreye girer. Özel akıllar ise sadece emrinde oldukları gruplara hizmet eder.
Kamunun yararı veya devletin bütün vatandaşlarının menfaati gözetlenmez.
Peki, bu şekilde, özel akılla yapılan işler meşru mudur?
Elbette meşrudur. Yapılan her şey cari hukuka uygundur.
Lakin genel ahlâka uygun değildir.
Demokrasilerde işte bu genel ahlakın cari hukuku denetlemesi gerekiyor. Ancak millet olarak henüz o seviyede değiliz.
Onun için de her zaman, bazı zorlayıcı mekanizmalara ihtiyaç duyuluyor.