Tarih: 10.03.2023 17:28

Deprem için Bir İstanbul Önerisi: Tayvan Modeli!

Facebook Twitter Linked-in

Merhum Prof. Dr. Celalettin Sencer İmer… 

Saygın bir akademisyen ve araştırmacıydı. Erbakan Hoca’mızın yakın çalışma arkadaşlarındandı. Enerji uzmanıydı.  

Bir dönem KARDEMİR Yönetim Kurulu Başkanlığı ve Genel Müdürlüğünü yaptı. Kardemir’in kapatılmaması için verdiği mücadele unutulmaz! 

Merhum Sencer İmer’i ESAM’daki tematik konferanslarından da hatırlayacaksınız.  

*** 

Merhum Sencer İmer’in dile getirdiği konulardan birisi depremin önceden haber alınabilmesi. Bunu da bir dönem bulunduğu “Tayvan Modeli” ile açıklıyor. Kulak verelim;  

* “Ben 4 ay Tayvan'da hocalık yaptım ve onların AR-GE çalışmalarını merkezlerinde de inceledim. 2010 senesinde başladıkları ve 2020 yılında bitirdikleri bir depremi tespit etme yöntemleri var ve bunlar 10 senede bu işi bitirmişler. Oradaki teknoloji ve bilim bakanıyla görüştüm, bana bir brifing verdiler. O brifingden aldığım sonucu şimdi size aktarıyorum; 150-160 kişilik bir ekip; içerisinde multi disipliner inşaat mühendisleri, yer bilimciler, bilgisayarcılar… var. Tayvan dediğiniz yer Konya büyüklüğünde, Hollanda büyüklüğünde bir ada. Ama milli geliri Türkiye kadar. Teknoloji fevkalade ileri gitmiş. Bunlar deprem konusunda 10 senelik yaptıkları çalışma sonucunda şu sonuca ulaşmışlar: Deprem olmadan önce 20 saniye önceden biliyorlar. Bütün elektrik şebekeleri, gaz şebekeleri, hızlı trenler durduruluyor. Otomatik olarak ve cep telefonlarına sinyaller geliyor ve sirenler çalıyor. Evet birisi bu…”  

* “İkincisi de depremin nerede olacağını bir haftayla 3 hafta önceden tahmin edebiliyorlar. Bu da çok önemli bir sonuç. Yeni yapı malzemeleri ve teknikleri geliştirmişler ve geliştiriyorlar. 33 tane şehir ilk depremin olduğu şehirdir. Yapay zekâyı da kullanmak suretiyle bütün kolonlar, kirişler, köprüler… Hepsini takip eden bir sistem yapmışlar. Bunu bütün Tayvan’a yaymaya çalışıyorlar. Bence bu da çok önemli ve bunu tabii eğitimde de kullanıyorlar.” 

* “Ben dedim ki onlara, “Bu yaptığınız sistemi başka ülkelere de verdiniz mi?” Dediler ki, “Evet, Hindistan'a, Yeni Zelenda’ya, Endonezya'ya da veriyoruz.” Ben de, “O zaman dördüncü olarak bizi de yazın!” dedim. “Tamam” dediler.” 

BU MODEL İSTANBUL’DA, DİĞER BÖLGELERDE PEK ÇOK İNSANIN HAYATINI KURTARIR!   

Sencer İmer, anlatmaya devam ediyor: 

* “Türkiye’ye gelince TÜBİTAK başkanıyla görüştüm. Dedi ki, “Hocam işte bizim adamlarla bunu nasıl organize edeceğiz, para…” falan… Hâlbuki bu iş para değil, irade meselesi. Bu model İstanbul'da ve diğer bölgelerde pek çok insanın hayatını kurtarabilir.”  

* “Ve nasıl yaptıklarını da söyleyeyim. O da şöyle; yer istasyonları kurmuşlar. Belli mesafelerde kritik noktalarda yerin altında 30 km derinlikteki radon gazı emisyonlarını ölçüyorlar. Çünkü deprem çıktığı zaman radon gazı emisyonu oluyormuş, bunu söylüyorlar.” 

* “İkincisi şu; bir uydu sistemi atmışlar. Uydudan yere bazı sinyaller gönderiyorlar. Bu sinyaller geri geldiği zaman da bunları değerlendiriyorlar. Bir de kendilerinde olmasa bile başka ülkelerin uydularından çok hassas fotoğrafları parasını verip alıyorlar. Yani askeri olmayan amaçla olanları…” 

* “Bu söylediğim 3 unsuru birleştirerek sonuç alabiliriz. Bakınız bunu mutlaka bizim de yapmamız lazım. Onlar iş birliğine hazırlar. Bu iş para meselesi, bilmem ne meselesi değil. Her şeyden önce irade meselesi.” 

*** 

Prof. Dr. Celalettin Sencer İmer, bunları ifade ediyor. Esasen dikkate alınması gereken teklifler değil mi? Hele hele milyonlarca insanın hayatının söz konusu olduğu İstanbul için… 

BELEDİYELERDEN ZİYADE MERKEZİ HÜKÜMET EL ATMALI! 

Merhum Sencer İmer, hayat kurtaracak böyle bir modeli kurmanın öncelikle merkezi hükümetin görevi olduğunun altını çiziyor:

* “Bizim yer bilimcileri haklı olarak ellerindeki imkân çerçevesinde hareket ediyorlar, işte orada fay var falan gelecek olacak. Ama ne zaman olacak? Bunu söyleyemiyorlar. Bu çalışma bu yönde çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. İlgililerin bunu dinleyip uygulamalarını istiyorum ve talep ediyorum. Çünkü Türkiye için bu elzemdir, insan hayatı açısından.” 

* “Belediyelerden ziyade devletin, merkezi hükümetin el atması gereken bir konu bu. Onun için bu meselenin merkezden idare edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Yani böyle bir merkez kurulmalı. Buna çok büyük ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Demek ki dünyada bunun yapılması mümkün. Bu Tayvan örneğinde böyle. Başka ülkelerde de vardır. Ama ben en azından Tayvan'daki o durumu bütün detayıyla ilgili bakanlar ve ekiple görüşerek öğrendim. Bunu TÜBİTAK Başkanı Sayın Hasan Mandal meslektaşıma da intikal ettirdim. Ama gördüğüm kadarıyla henüz bir hareket yok…” 

BETON YERİNE ÇELİK! 

Merhum Prof. Dr. Celalettin Sencer İmer’in başka önerileri de var, depreme ilişkin. Onları da kısaca ifade edelim: 

* “20, 25, 30 vesaire yüksek katlı binaların betonarme yapılmasında mahsurlar var. Kompozit malzeme olduğu için sağa sola oynar. Zamanla gevşer, yatay yükleri alamaz ve ağırdır. O halde bu çok yüksek katlı binaların çelik konstrüksiyon olarak yapılması gerekir. Depremde yatay yük geldiği zaman sağa sola gidiyor ama yıkılmıyor. Amerika’da, Japonya'da, Çin'de böyle… İran da çelik yapıya çok büyük önem veriyor. Şah zamanında Amerikalılardan öğrenmişler. İstedik ki çok yüksek katlı binalarda bu teknik Türkiye'ye gelsin. Fakat maalesef bu teknik ülkemize gelmedi. Sonuç = sıfır.”  

* “İstanbul'da özellikle birçok 30 katlı, 40 katlı binalar var. Hepsi betonarme. Çok büyük bir hata. Bunun arkasında kim var? Bakın bunun arkasında 3 tane lobi var; bir, beton lobisi. İki, çubuk demir lobisi. Üç, maalesef bilgisi eksik olan müteahhit lobisi. 25-30 katlı binaları mutlaka çelik yapı yapmak lazım. Maliyetleri de betonarmeden daha pahalı değil...”  




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —