DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş, son günlerde piyasalarda yaşanan gelişmelere ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, bunun spekülatif bir atak olduğunu, biraz heyecan yarattığını belirterek, hane halkına, bütün partilere ve basına duyarlı davranışları için teşekkür etti.
Türkiye´nin çok tedbirli bir şekilde bazı önlemleri küresel krizlere ve dünyada gelişebilecek olumsuz hallere karşı son 10-15 yıldır almakta olduğunu ifade eden Ateş, şunları kaydetti:
"BDDK, SPK, Hazine, Merkez Bankası bütün bankacılık sistemiyle birlikte doğru tavırları zamanında ve eş zamanlı olarak alabildi. ATM´lerimize olabildiğince efektif yükledik. Bugün itibarıyla bankacılık sisteminin kullanabileceği limit 50 milyar dolardır. Bir de 20 milyar dolar swap imkanı var. Toplamda 70 milyar dolar. Herkesin parası, mevduatı nkacılık sisteminde ve emniyette. 2001´den farklı olarak bankalar, kimse birbiriyle itişip kakışmıyor."
Ateş, 15 Temmuz 2016 hain darbe girişimi ile bir tereddüt oluştuğunu ama bunun karşısına hızlı şekilde Kredi Garanti Fonu´nun konulduğunu anlatarak, "20 milyar TL diye düşünülüp 250 milyar TL´ye çıktı. Problemli krediler yüzde 1´i bulmamıştır. Bu imkanlarla piyasayı rahatlatmamız gerekiyor. Bankalar sağlamdır yeter ki piyasadaki esnaf, özellikle KOBİ´ler birbirine krediyi kesmesin. Bütün kurumlar birbirine güvensin. Eskiden olan şey ile şimdi olan arasında önemli bir fark yok. Spekülatif atakların önü TCMB´nin kararlarıyla kesildi." şeklinde konuştu.
Merkez Bankası´nın açtığı limite kimsenin saldırmadığına dikkati çeken Ateş, "Hatta hane halkımız, son derece akıllı. Benim bankamda sadece dünya kadar dövizin TL´ye döndüğü haberini alıyoruz. Türkiye´nin büyük bir ülke olduğunu, birlik ve beraberlik içerisinde hareket ettiği zaman gerek kamu gerek özel sektör gerek hane halkı gerekse bankacılık sektörü kimsenin sırtımızı yere getiremeyeceğini bir kez daha gösterdik." dedi.
"Endişeye mahal olacak durum yoktur"
Ateş, gerek Türk bankacılığının gerekse özel sektördeki yurt dışından direkt borçlanabilen kurumların geri ödeme yeteneklerinin bulunduğunu belirterek, bu geçiş sürecini müteakkip zaten yeni borçlanmanın devam edeceğini, mevcutların da vadesi geldiğinde ödeneceğini söyledi.
Bu tür borçlanmaların temelinde hep ticaretin yattığını ifade eden Ateş, "Finansta ekonomiyi etkileyen çok önemli bir unsur var o da güven. Enflasyon, faiz ve kur hareketleri beklentiden ibarettir. Endişeye mahal olacak bir durum yoktur. Yeter ki bu spekülasyonlara meydan veren tarafta biz olmayalım da o anda alan-satan zarar görmesin. Ekonominin bütünü zamanı gelince sıkıntısız yürür zaten. Bunu bir krizden ziyade politik ağırlıklı bir spekülatif atak olarak değerlendirebiliriz." diye konuştu.
Ateş, alınacak en güzel tedbirin özgüven olduğunu vurgulayarak, "Bu ülkenin de kendine güvenmek için çok fazla nedeni var." dedi.
Stres testlerine ilişkin soru üzerine Ateş, "Her saniye BDDK stres testi uyguluyor. Merak etmeyin. 2001 krizinden sonra BDDK aldığı bir kararla bütün bankaların hepsinde bir ekip bulunduruyor. Bize günlük, kriz veya spekülatif atak yokken bizi devamlı izliyor. Biz de bundan memnunuz. Artık arkadaş olduk. BDDK murakıpları bizim çalışanımız gibi oldu, görüş alışverişinde bulunuyoruz. Bütün sistemi takip edebiliyoruz." diye konuştu.
Borçlanmayı dışarıdan kolaylaştırmak için özel sektör olsun, bankacılık olsun organize bir stresin de yapılabileceğini aktaran Ateş, şunları kaydetti:
"Biz buna açığız. Buna her zaman hazırız. Düzenleyicinin kararıdır, isterse bu yapılır. Gerçi yapılsa iyi de olur hiç olmazsa herkes hesabını ortaya koyar ki spekülatörler buradan ´3´ten, 5´ten alayım, satayım, sabah kalkayım akşam yatıp para kazanayım´cılar bu işten nemalanamasın. Asıl olan ülke servetlerini, katma değerini bu tür piyasacıların eline düşürmemek."
Ateş,Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası´nın (TCMB) aldığı aksiyonlara da değinerek, son derece yerinde bir kararlar alındığını dile getirdi. Ateş, "Bizim hala cepte çok kurşun var. Yeri geldiği zaman bunları kullanmak için oraya koyuyorsunuz. Bunun yarısından daha azını ´arkadaşlar ihtiyaç halinde kullanabilirsiniz´ diyorsunuz. Olay bundan ibaret. Bankacılığın sermayesi yeterlidir. Daha da önemlisi halkımız bankacılık sistemine haklı olarak güvenmektedir." dedi.
Ekonomik verilerin özellikle bankacılık verilerine kenetlenmiş durumda olduğunu dile getiren Ateş, isimlerin A, B veya C olabileceğini ancak bütün bankacılığın tek bir bütün olarak düşünülebileceğini bildirdi.
Ateş, şu değerlendirmelerde bulundu:
"100 milyar dolardan fazla sermayesi olan bir yapı gibi düşünebilirsiniz. Spekülatif artıştan erozyona uğrayan kısmı dikkate almayalım, bu geçicidir. Bir zirve yapmıştır, bu kayıtları izale etmek zaman içerisinde mümkün olacaktır. Önemli olan bu süreci uzatmamak, mümkün olduğu kadar her şeyin aslına rücu etmesi... Çünkü ekonomik temeller itibarıyla böyle bir spekülasyonu, böyle bir kur hatta faizi hak edecek bir alt yapı ve ekonomimiz samimiyetle yoktur. Enflasyon evet yüksek, düşürmemiz lazım yüzde 12´lerden tek hanelere gelmemiz lazım ama yüzde 19-20 faizler... Bunu açıklamak tamamen risk pirimi ile mümkün."
Ateş, risk primine bakıldığında Türkiye´nin bu durumun üzerinden kolaylıkla gelebileceğini belirterek, bu zirvelerden aşağıya doğru iniş olacağını aktardı.
"Mevduatlara el konulacağı iddialarını gülüp geçmek lazım"
Ateş, sosyal medyada mevduatlara el konulacağına ilişkin gerçeği yansıtmayan iddiaların bulunduğuna dair iddiaların hatırlatılması üzerine, şu ifadeleri kullandı:
"Konuşmaya bile değer bulmuyorum. Adalet mülkün temelidir. Böyle bir sistemde, dünyaya entegre olmuş koskocaman bir ekonomi... Mevduata el koyduk, el koydun ne oldu? ´Mevduata el koymak ne demek bir kere bunu açıklamak lazım. Daha ziyade spekülasyon işte döviz ödemeyecek de TL ödeyecek.. Böyle spekülasyonlara hiçbir şekilde meydan vermemek lazım. Şu anda bırakın yurtseverliği şunu bunu bir vatandaş olarak bile bu tür şeylere gülüp geçmek lazım. Böyle bir şeyin bahis konusu edilmesi bile akla zarar. bir ülke devleti tarafından mevduata el konulması ne demek. 200´den fazla dünya ülkesi ile ticareti olan, 200´den milyar dolardan fazla ithalatı, 170 milyar doları bulacak inşallah ihracatı olan ülke."
Ateş, ekonominin birazcık frenli gitmesinin söz konusu olduğunu kaydederek, biraz soğumaya ihtiyaç duyulduğunu aktardı.
Türkiye´nin kendi sanayisine ve göreceli üstün olduğu alanlara daha fazla eğilmesi gerektiğini dile getiren Ateş, Türkiye´nin ihracat, turizm ve güçlü olduğu alanlardaki fırsatlarından bahsetti.
Ateş, Türkiye´nin 7 düvele karşı Kurtuluş Savaşı verip bu mücadeleyi kazandığını kaydederek, bu sıkıntıların çok daha rahat aşılabileceğini aktardı.
Hakan Ateş, "Spekülatif, taşa kuma fazla para bağlamayacağız. Geçici işçilikten ziyade katma değeri olan ve daimi işçilik yaratan alanlara ağırlık vereceğiz. Türkiye son 10 yılda yılda 9-10 milyon istihdam yaratmıştır. Senede ilave bir milyon yaratacak bir ülkedeyiz, biz bunu başarabilecek bir güçteyiz. Ekonominin ısınmasını yavaşlatalım derken büyümeyelim demiyorum ama yüzde 3-4´ler seviyesinde büyüme şu dönemde bizi rahatlatır." diye konuştu.
"Vatandaş isterse masanın üzerinde parası hazır"
Ateş, Türkiye´nin yurt dışındaki yatırımcılar üzerindeki algısına ilişkin bir soruya karşılık, yabancı yatırımcıların "Yabancı yatırımcı spekülatif bazı hareketlerden zarar gördü ama bunun soğuma dönemi yaşanır." dedi.
Bu sürecin hancı-yolcu meselesi olduğunu dile getiren Ateş, "Onlar bize biz onlara muhtacız. Sırf AB´ye baktığımızda doğrudan yatırımımızın 3´te ikisi, turistimizin yarısı oradan gelir. Ama onlar da bizden ithalat-ihracat anlamında ciddi ticaret dengesi oluşturmuştur." şeklinde konuştu.
Ateş, bu kapsamda Almanya´dan Türkiye´ye sıcak mesajlar verildiğini anımsatarak, bunun devamının geleceğini bildirdi.
Önemli olan şeyin halkın da bu itidalli tavrını sürdürmesi olduğunu vurgulayan Ateş, "Ben vallahi üzülüyorum. ´Aldı kasaya koydu, aldı yorganın altına koydu´... Bunlar ekonomiden çıkmasının yanı sıra o tasarruf sahibine de zarar veriyor, verecek. ´Benim orada bilmem kaç bin dolarım var, bunu alayım yastık altına koyayım veya kasama koyayım...´ İnanın buna gerek yok. Böyle bir şey çok cüzi oldu. Böyle bir ataklar falan sayılmasın. Bütün efektifleri kasamıza doldurduk. Bunları taşımanın da bize maliyeti var ama zararı yok, vatandaş isterse masanın üzerinde parası hazır."
"Sabahtan beri çok ciddi dövizden TL´ye geçmeler var"
Ateş, bankalardan parayı çekip yastık altında saklayanlara ilişkin, "Aklı başında insan, normal üstü faizlerin olduğu bir dönemde sistemden parasını çekip orada burada saklamaz. Ayrıca bankalar emniyet için de vardır sadece faiz için değil." dedi.
Herkesin itidalli davranması gerektiğini yineleyerek, "Zaten de öyle davranıyor. Açık söylüyorum sabahtan bu yana çok ciddi dövizden TL´ye geçmeler var, bırakın çekip kasasına, yastık altına, oraya, buraya koymayı. Ayrıca dövizde de kalabilir, bu sorun değil. Kim nerede istiyorsa orada tasarrufunu yapmakta özgür. Türkiye liberal bir sistem, sermaye hareketlerinin serbest olduğu bir ülke. Bu böyle kalacak. Bu çerçevede de spekülatörlere meydan vermeyelim." diye konuştu.
Ateş, 38 yıldır bu meslekte olduğunu ve 21 yıldır genel müdürlük koltuğunda bulunduğunu anımsatarak, "Bana kişisel tarihin öğrettiği bir tek şey varsa Türkiyemiz ve Türk insanımız böyle spekülatif hareketleri çok ağır krizleri bile atlatacak dayanışma, birlik, beraberlik ruhuna sahiptir iktidarıyla muhalefetiyle. Bunu bütün basın yayın organlarını dahil ederek konuşuyorum ve bir kere daha hepsine teşekkür ediyorum. Biz bankacılık olarak bir bütünüz ve sektör olarak halkımızın hizmetindeyiz. Ama bu kadar iyi dayanışma ruhunu hane halkında, kamuda ve özel sektörde görmek bizi çok mutlu etti.
"Bankanın satışı için resmi mercilerin onayını bekliyoruz"
Ateş, DenizBank´ın satış sürecine ilişkin soru üzerine, alıcının da satıcının da son derece istekli olduğunu, resmi mercilerin onayını beklediklerini söyledi.
Normalde 5-6 ay süren sürecin halihazırda devam ettiğini dile getiren Ateş, ancak düzenleyicilerin gayretiyle bu sürecin kısalabileceğini, yönetimin iş başında olduğunu, bu isimle devam edeceklerini sözlerine ekledi.