Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu olan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, altılı masa olarak adlandırılan muhalif kanadın şu ana kadar HDP’yi dikkate alan, diyalog geliştiren bir politika izlemediğini dile getirdi.
HDP’nin “tüm bu yok sayma politikalarına” karşı seçimlere kendi cumhurbaşkanı adayıyla gitme kararı aldığını hatırlatan Selahattin Demirtaş, “Ama kapılarını da tümden kapatmadı” diye ekledi.
Diğer yandan, “Kürt sorunu siyasi zeminde ve barışçıl yöntemlerle çözümü seçim öncesi veya hemen sonrası kesinlikle gündeme gelecektir” ifadelerini kullanan Demirtaş, “Artık bu sorunun çözümü daha fazla ertelenmeyecektir” vurgusu yaptı.
Demirtaş, Kürt partileri arasındaki ittifak konusu içinse, “Umarım bu tarihi seçimde Kürtler birliğini sağlamış şekilde seçmenin karşısına çıkarlar. Ben de buradan tüm Kürt siyasi çevrelerine ittifak ve ulusal birlik için fedakarca yaklaşmaları çağrısı yapıyorum” şeklinde konuştu.
HDP'nin hazine yardımına geçici bloke konulması konusundaki düşüncelerini de dile getiren Demirtaş, “HDP’nin kapatılması için bir ön adım atmış oldular. Gelen tepkilere veya gelişmelere göre kapatmaya doğru gidebilirler. AKP ve MHP bu seçimlerde HDP’yi etkisiz kılmak için her türlü hukuk kuralını askıya almış durumdadır” dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, avukatları aracılığıyla K24’ün sorularına yanıt verdi.
Pervin Buldan’ın “HDP kendi adayını çıkaracak ve seçimlere kendi adayıyla gidecek” açıklamasının ardından HDP ve Kürtler siyasetin ana gündemine oturdu. Siz de muhalefetin partinize yönelik sessizliğine dikkat çekerek, “Bundan daha normal, bundan daha meşru bir tutum olamaz” dediniz. HDP’nin bu adımı Türkiye’deki siyasi dengeleri nasıl değiştirecek ve sizce altılı masanın tavrında bir değişikliğe neden olacak mı?
Öncelikle sizler aracılığıyla Kürdistan Federal Bölgesi’ndeki halkımız başta olmak üzere tüm halkımıza içten selamlarımı, özlem duygularımızı gönderiyoruz.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de birkaç ay sonra Cumhuriyet tarihinin neredeyse en önemli seçimi yapılacak. Bu seçimle birlikte toplumsal sorunlar ya katlanarak büyüyecek veya çözümün kapıları aralanacak. AKP ve MHP’den oluşan Cumhur İttifakı Kürtler başta olmak üzere toplumun önemli bir kısmı için zulüm iktidarına dönüştü. Türk ırkçılığın hakim olduğu bu politikayla Türkiye’yi yıkıma götürdüler. Şimdi bu yıkımdan çıkışın ve demokrasiyi inşa etme mücadelesini yürüten kesimler var. HDP ve Kürtler de bunun için çabalıyor, direniyor. Ancak muhalefetin önemli bir kesimini oluşturan ve altılı masa olarak adlandırılan muhalif cephe de bugüne kadar HDP’yi dikkate alan, diyalog geliştiren bir politika izlemedi. HDP diyalog ve işbirliği için her zaman kapıyı açık tutmasına rağmen şimdiye kadar bu şanslarını kullanmadılar. HDP de tüm bu yok sayma politikalarına karşı seçimlere kendi Cumhurbaşkanı adayı ile gitme kararı aldı ama kapılarını da tümden kapatmadı. Bundan sonra diğer muhalefetin HDP ile görüşüp uzlaşma konusunda adım atması gerekiyor. Umarım bu konuda çekingen davranmazlar. Demokrasi ilkeleri ve barışçıl çözümler konusunda uzlaşmak tüm Türkiye’ye kazandırır.
Sanıyorum altılı masa etrafındaki muhalefet kanadı, 2019’daki yerel seçimler gibi HDP seçmeninin kendilerini destekleyeceği konusunda emin. Alınan bu karar, Kürt seçmenin “çantada keklik” olmadığı konusunda da bir mesajdır, diyebilir miyiz?
Evet, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zaten 2019 yerel seçimlerinden sonra artık kimsenin bağrına taş basıp muhalefete oy vermeyeceğini, Kürtleri bir irade olarak kabul etmeyen hiç kimseye destek olunmayacağını parti sözcülerimiz defalarca ifade etmişlerdi.
Öte yandan altılı masanın 84 madde ve 9 başlıktan oluşan anayasa değişikliği önerisinde anadilde eğitim konusuna ve Kürt sorununun çözümüne ilişkin herhangi bir ifade söz konusu değil. Altılı masanın Kürt sorunu konusundaki tavrını ve HDP’yle yan yana görünmek istememelerindeki ısrarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ne yazık ki Türkiye’de halen eski ezberler, korkular ve inkar politikaları birçok kesimde etkili olmaya devam ediyor. Oysa 21’inci yüzyılda artık Kürtlerin haklarının tartışılması bile son derece geri bir anlayıştır. Yapılması gereken şey, bir halkın ana sütü gibi helal olan ulusal kimlik haklarının eksiksiz şekilde tanınmasıdır. Aslında toplumun genelinde Kürtlerin haklarına karşı bir tepki yok ama devlet yöneticileri ve devlet partisi diyebileceğimiz siyasi partiler toplumun da gerisindeler. Fakat Kürt sorunu, siyasi zeminde ve barışçıl yöntemlerle çözümü seçim öncesi veya hemen sonrası kesinlikle gündeme gelecektir ve artık bu sorunun çözümü daha fazla ertelenmeyecektir.
2018 seçimlerinden önce sizinle yaptığımız söyleşide, “Maalesef HDP ile Kürt partileri arasında, arzu ettiğimiz ittifak gerçekleşemedi. Keşke bu başarılabilseydi. Çünkü gerçekten de Kürtlerin kendi aralarında tarihi bir işbirliğine, ulusal bir ittifaka ihtiyaç vardır” demiştiniz. Hâlâ bu arzunuz devam ediyor mu ve önümüzdeki seçim için Kürt partileri arasındaki ittifakın güçlendirilmesine yönelik çağrılarınız olacak mı?
Bildiğim kadarıyla HDP’nin Kürt partileri ile görüşme ve temasları sürüyor. Seçimler için ittifak ve ulusal birlik politikaları konusunda belli bir mesafe de kat edilmiş durumda. Umarım bu tarihi seçimde Kürtler birliğini sağlamış şekilde seçmenin karşısına çıkarlar. Ben de buradan tüm Kürt siyasi çevrelerine ittifak ve ulusal birlik için fedakarca yaklaşmaları çağrısı yapıyorum.
Ancak müsaade ederseniz bir eleştiri ve üzüntümü de dile getirmek istiyorum. Tüm Kürt siyasi oluşumlarını kastetmemekle beraber bazı yapıların HDP ile ittifak meselesine sırf milletvekilliği veya belediye başkanlığı koltuk pazarlığı şeklinde yetersiz ve yanlış yaklaştıklarını duyuyorum. Bu tutum doğru değildir, elbette temsil konusu da tartışmalı ve belirli bir temsil de olmalı, bu da demokrasinin gereğidir. Fakat bu tüm ilkelerde ve ortak mücadelede uzlaşma sağlandıktan sonra doğal olarak müzakere edilmesi gereken bir başlıkken bu konuyu en baştan dayatmak doğru olmaz. Üstelik bazı Kürt ittifakına ayrılan belediye başkanlığı kontenjanından sonra ne yazık ki bu belediye başkanları seçmenin iradesini hiçe sayıp istifa ederek AKP’ye katıldı. Dolayısıyla ittifaklar meselesine kişilerin veya partilerin çıkarı noktasından değil halkın çıkarları penceresinden bakılması olmazsa olmazdır.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen ceza gündemdeki yerini koruyor. Öncelikle bu cezayı nasıl değerlendirdiğinizi sormak istiyorum. Ayrıca Türkiye kamuoyu HDP’li belediyelere atanan kayyumlara, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanmalarına yeterince destek verseydi, bu tablo ortaya çıkar mıydı?
Biz her türlü hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşıyız. Ekrem İmamoğlu’na yönelik siyasi baskılar ile yargı görünümlü iktidar baskısına da açıkça karşı çıktık, çıkmaya devam edeceğiz. Fakat HDP’li belediyelere kayyum atanıp başkanlarımız tutuklanırken ne yazık ki diğer muhalefetten yeterince tepki gelmedi. Eğer o günlerde birlikte büyük bir tepki gösterilseydi durum kendileri açısından da bu noktaya gelmeyebilirdi. Herkesin bundan ders çıkardığını umuyorum.
Seçimlerden önce HDP'nin hazine yardımına geçici bloke konulması neyi ifade ediyor?
HDP’nin kapatılması için bir ön adım atmış oldular. Gelen tepkilere veya gelişmelere göre kapatmaya doğru gidebilirler. AKP ve MHP bu seçimlerde HDP’yi etkisiz kılmak için her türlü hukuk kuralını askıya almış durumdadır. Fakat partimize para yardımını kesme cezası verip seçimde zor duruma sokmak isteseler de biz milyonlarca Kürt halkının desteği ve dayanışması ile hazine yardımından daha fazla bir katkıyla seçim çalışmalarının yürütüleceğine inanıyoruz. Halkımız bu konuda duyarlıdır ve biz halkımıza güveniyoruz.
Son olarak, cezaevinden gönderdiğiniz mesajlarla seçim kampanyasını başlattığınızı bildirdiniz. Bu kampanya ile neyi amaçlıyorsunuz?
Ben hapishanede çok kısıtlı imkanlara sahibim. Ama bu tarihi seçimde halkımızın geleceği belirlenirken yerimde oturup izlemeyi kendime yakıştıramam. Bizim halkımıza karşı borcumuz, sorumluluklarımız var. Bu seçim sürecinde partimiz HDP seçimi hazırlıklarını tamamlayıp meydanlara çıkıncaya kadar ben seçmenlerimizi motive etmeye, seçim için çalışmalarına teşvik etmeye, bir çeşit ortamı ısıtmaya gayret ediyorum. Keşke elimden fazlası gelebilse ama yapabileceğim her şeyi buradan halkımız için severek yapıyorum, yapmaya devam edeceğim. Bu vesileyle tüm halkımızı özellikle gençleri ve kadınları seçim çalışmalarına ve mücadeleye aktif katılmaya, HDP saflarında örgütlenmeye çağırıyorum.
Kaynak: K24Türkçe