Tarih: 08.04.2018 13:56

Deizmin suçunu dindarlarda görmek

Facebook Twitter Linked-in

Nasıl bir anlayış bu? Hangi bilinç düzeyi ile bakılıyor? Deizm ve ateizm üzerine bir tartışmadır gidiyor. Ama tartışmanın odağına iktidar ve dindarlar yerleştiriliyor. Bir de epeyce magazin değeri olan ?başörtülü deist? imgesi ortaya atılıyor. Konya´da bir grup ilahiyatçı imam hatipler üzerinde bu konuda güya çalıştay yapıyorlar bir de. Ne üslup, ne bilim, ne de aklı başında bir tartışma var.

 

Muhafazakârlar çevredeki kimi akademisyen, ilahiyatçı ve gazeteciler deizm salgınını dindarları ve imam hatipleri odağa koyarak tartışıyor. Bir de güya ?doğru din eğitimi alınmıyor ve ondan bunlar çıkıyor? diye garip bir ilahiyat anlayışı öncülük ediyor buna. Bu yorumlarda dindarlar hedef tahtasına konuyor. Bazıları dindar gençlik arayışını sorguluyor, bazısı imam hatip liselerinin çok açılışını neden gösteriyor.

İşi iyice siyasi muhalefet aracı yapmanın peşinde olanlar da var. Onlara göre Ak Parti iktidarı yukarıdan aşağıya devlet eliyle İslamlaşma projesi uyguluyor. Bu proje tutmuyor. En çok da dindarlar arasında yükselen deizm ile bunun tutmadığı gözüküyor. Yani iktidarın zorla ve devlet eliyle islamlaştırma politikası güttüğü söyleniyor. Batıda Erdoğan´ı İslamcılık yapmakla suçlayanlar da bu meyanda konuşuyor. Bunu savunanlar zımnen muhafazakar iktidarın dindarları deistleştirdiğini pompalıyorlar. Aslında muhafazakarlar arasında ve hatta dindarlar arasında muhafazakar muhalefet kotarma çabasında bunlar.

Sanki dindarlar bir adada tek başına yaşıyorlar. Ne toplumsal alan var, ne de dünya. Hatta neredeyse dindar eğitimi bırakalım ve imam hatiplerini de kapatalım denecek. Hatta başörtü de inandırıcılığını kaybettiği için onu da bir kenara bırakalım havaları estiriliyor.

Allah akıl fikir versin! Deizm ve ateizm ne aniden keşfedilecek bir şey ne de dindarlarla sınırlı olan bir mesele. Daha yeni yapılan araştırmalar var. İngiltere´de gençlik ateizm konusunda en ön sırada. %70´i Allaha ya inanmıyor ya da Allah var ama işimize karışmaz diyor. Yani deist. İngiltere´de kiliseler boş. Çok kültürlülük yaygın. Sekülerlik ve paganizmin tavan yaptığı bir toplum.

Küreselleşmenin kültürel akıntısı ve dalgasında sekülerlik yayılıyor. İnsanlar kitap okuyarak ve felsefe aracılığıyla deist olmuyor. Harıl harıl Nietzsche okuyup Tanrı Öldü demiyor kimse! Liseli gençlerin bunu anlayacak düzeyleri de yoktur çoğunlukla. Ancak bir hava var! Bir kültürel dalga, bir yayılan salgın. Bu salgın deizm ve ateizmi taşıyor içinde. Bu salgın ne kitaplar ne de fikirlerle geliyor. Gündelik yaşam kültürünün maddiyatçı, bireyci, nihilist ve post-truth özelliklerinden yayılıyor. Dizilerden, filmlerden, şarkılardan, internet oyunlarından, animasyonlardan ve sosyal medyanın tartışma platformlarından akıyor.

Bütün dünyayı saran ve Türkiye´ye de yayılan bu ?kültürel salgın?, dindarlar arasında görülünce dikkatimizi daha fazla çekiyor. Namaz kılan ailelerde, İmam hatip liselerinde ve ilahiyat fakültelerinde yayılınca çarpılıyoruz. Bunun olması bir yere kadar doğal. Çünkü dinin en fazla kurumsallaştığı ve pratiğe dönüştüğü yerlerde bir kültürel salgın olarak deizm bizi daha fazla uyarır. Ancak seküler aile çevrelerinde, diğer liselerde, üniversitelerde durum nasıl acaba? Sonuçta dindar olmasa da Müslüman bir toplumsal çevre bunlar. Bunların deizme yönelmelerinin düzeyi nedir? Kültürel salgın toplumsaldır ve küreseldir. Toplumu bir bütün olarak etkiliyor. Bundan dolayı bununla bir millet meselesi olarak yüzleşmeliyiz.

On beş yıllık iktidarın uygulamaları ve eğitim çalışmaları, din ile ilgili politikaları elbette bu bağlamda gözden geçirilmeli. Ancak mesele bir iktidar ve toplumsal kesim meselesinin ötesinde. Bundan dolayı Türkiye´nin tümünü kapsayan ciddi araştırmalar yapılmalı. Semboller ve kutular üzerinden tartışmak anlamsız. Topu iktidara veya bir mahalleye atma kolaylığının da manası yok.

Anne-babalara/ailelere, yöneticilere/ okullara ve kültürel üretimin aktörlerine önemli görevler düşüyor. Rol model, nesnel bilgiden daha önemli, sosyal ortam kitaptan daha etkili. Öncelikle, dini temsil eden otorite ve kurumların dinle paradoksal tutumlarını hemen terk etmeliler. Siyasal iktidar din, kültür ve eğitim politikaları konusunda yeni araştırma ekipleriyle yeni yollar aramalıdır. Ekonomik kalkınma ile kültürel olgunlaşma arasındaki dengesizlik hemen giderilmelidir. Deizm, bir millet ve Türkiye meselesidir. Buradan ?muhafazakar muhalefet? de çıkmaz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —