Başbakanlık ve AK Parti Genel Başkanlığı yaptığı dönemlerde bilemezdi, gün gelecek partisinden kopup yeni bir parti kuracağını. Parti içinde başlattığı muhalefet çıkışı, Gelecek Partisi’ni kurmasıyla sonuçlandı.
Şimdi Reis’e ihanet edenler listesinin başında.
“AK Parti’den neden ayrıldınız?” sorusunu soranlara Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, “Ben partiden ayrılmadım, ihraç edildim. Ben Reis’i yalnız bırakmadım, Reis beni yalnız bıraktı. Trollerin ortasına attı sonra da ihraç etti” karşılığını veriyor ve ekliyor:
“Üzerime giydiğim beyaz gömlek kadar açık ve netim. Benim, eşimin, çocuklarımın, damadımın, yeğenlerimin, tüm Taşkent’in buyrun mal varlığını araştırın.”
“İstanbul Sözleşmesini Davutoğlu imzaladı. Rus uçağının düşürülmesi emrini Davutoğlu verdi. Suriye bataklığına Türkiye’yi Davutoğlu soktu. MHP ile koalisyon kurulmasına Davutoğlu engel oldu. Reis’in altını Davutoğlu oymaya çalıştı. Kısaca tüm kötülüklerin kaynağı Davutoğlu’ydu.”
Bu suçlamalar için ise Davutoğlu, “Hiçbir yerde konuşma imkânı olmayınca bütün yükü bize yüklediler. Bunun böyle olmadığını en iyi onlar biliyor” değerlendirmesini yapıyor.
Bir dönem Davutoğlu ile fotoğraf vermek için yarışanlar, şimdi karşı mahalleden var güçleriyle ateş ediyorlar. Bununla da yetinilmeyip Davutoğlu’nun kuruluşuna öncülük ettiği koca bir üniversite kapatılıyor.
Şehir efsanesine dönüşen Şehir Üniversitesi için Meclis’ten apar topar kanun bile çıkarıldı. Siyasetin zehirleyici gücünü bir süredir iliklerimize kadar hissediyoruz. Tüm bunların neden Şehir Üniversitesi’nin başına geldiğini Davutoğlu, şöyle açıklıyor:
“Ben hakikatleri konuşmaya başlayıp Türkiye’nin gidişatıyla ilgili kaygılarımı ifade etmeye başladığımda önce hukuki yolla baskı uygulandı, eski bir dosya gündeme getirildi, sonra bankacılık usullerine aykırı bir şekilde banka üzerinden baskı uygulandı. Yurt dışından bulunan bir finansman siyasi baskıyla engellendi ve adım adım 120 milyon lira yıllık öğrenci geliri olan üniversite önce kıskaca alındı ve kapatıldı.
“Bu yapılan hukuk katliamıdır, hukuka aykırıdır. Bankacılık işlemlerine aykırıdır. Yaşayabilecek ve borcunu ödeyebilecek bir kurum yok edilmektedir. Ve en önemlisi kapatılan Şehir Üniversitesi değil Türkiye’deki vakıf üniversitelerinin tümü artık tehdit altındadır. Bir idari kararla kapatılabilir. Türk yüksek öğretimi de büyük bir darbe almıştır. Ve bunun koronavirüsten, millet can derdindeyken yapılmış olması ise son yüzyılın en büyük siyasi ahlaksızlığıdır.”
Milli Eğitim eski Bakanı, kayyum atanarak Marmara Üniversitesi’ne devredilen Şehir Üniversitesi’nin Mütevelli Heyet Başkanı Ömer Dinçer’in şu sözleri ise ülkemizin içinde bulunduğu pirüpak hali gözler önüne seriyor:
“Bir ülkede hukuk, adalet ortadan kalkmışsa Şehir Üniversitesinin kapatılması o kadar büyük sorun değil.”
Adalet bir gün herkese lazım olacak.
Burada kalkıp Sayın Davutoğlu’nun, Başbakanlığı döneminde yapılan kayyum uygulamalarını hatırlatma basitliğine düşmeyeceğim. Bugün Davutoğlu’nu, geçmişi üzerinden yerden yere vuranlara söyleyeceğim tek bir söz var:
“Aranızda günahsız olan, ona ilk taşı atsın!”
Mevlana ne diyor: “Dün, dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım!”
İnsanları geçmişleriyle yargılama hastalığından vazgeçmeliyiz. Bugün Davutoğlu’nun adalet arayışına hepimizin destek vermesi gerekiyor. Dünün artık bir önemi kalmadı, çünkü bugünden dün daha kötü. Eğer bugün adalet arayışına destek vermezsek yarın bizim de adalete ihtiyacımız olabilir.
Herkesin sığınacağı tek güvenli liman adalettir. Ülkemizin de yaşadıkları sıkıntıların temelini adaletsizlikler oluşturuyor. Davutoğlu’nun mücadelesini geçmişiyle basitleştirmeyelim.
İsteseydi hiç sesini çıkarmayıp bir köşede oturabilirdi ve bu kadar hakarete de uğramayabilir, günah keçisi ilan edilmeyebilirdi. Ama o cesaretle eski partisine ve liderine karşı adaleti ve haksızlıkları hatırlatıp haykırabiliyor.
Bu davranış takdir edilmelidir. Bu sebeple Davutoğlu’nu önemsiyorum.
90’lı yıların o eski statükocu kafasının AK Parti’ye nüfuz ettiğine dikkat çeken Davutoğlu, tüm stakoculara karşı olduklarını vurguluyor ve adaletin tesisi için çalışacaklarını ifade ediyor.
Ayrıştırmadan, kutuplaştırmadan, toplumu bölmekten vazgeçelim. Geçmişin hatalarını tekrarlayarak başarı elde edemeyiz. Pusulamız adalet olmadan da bu karanlık tünelden çıkamayız.
Artık canı yanan bağırmasın. Canı yanmayan, canı yanan için bağırsın. Aksi halde bu sistemde hepimizin bir gün canı yanacak.