“Dün Cumhurbaşkanı Erdoğan koronavirüse yakalandığını duyurdu. Toplumda bir anda insani refleks oluştu. Bütün siyasi liderler ‘geçmiş olsun’ mesajı yayınladı. Erdoğan da ‘teşekkür’ mesajı yayınladı. Bir anda toplumda yumuşama atmosferi oldu. Daha 24 saat geçmedi anlaşılan bu yumuşama sizi rahatsız etti, gerilim siyasetini masaya yansıttınız. Doğru yapmıyorsunuz. Bırakın toplum biraz sakinleşsin, bırakın her şeyi konuşur hale gelelim. Yaşınız yeterince olgunlaştı. Siyasi tecrübeniz var. Bırakın halk sizi siyasi tecrübenizle tanısın, öfkenizle asık suratınızla değil.”
“Muhalefet partisindeki yakın temaslar sizi çok rahatsız etmiş. Gerilim siyasetinden medet umanlar bu temaslardan rahatsız olur. Demokratik ülkelerde demokratik bilinci olanlar arasında temas ne kadar artarsa topluma rahatlık gelir, huzur gelir. Sayın Bahçeli rahatsız olmuş olabilirsiniz. Ama size kötü bir haber vereyim, sizi rahatsız etmeye devam edeceğiz. Biz farklılıklarını konuşturabilen bir siyasi iklim oluşturacağız. Uğraşmayın bunu bozamayacaksınız. Gün gelecek sizinle de görüşeceğiz. Biz kimseyi dışlamıyoruz. Bu ülkenin bütün vatandaşlarını ,siyasi liderlerini eşit görüyoruz. İkinci kutlamada size seslenmiş ‘Parmak sallamayın’ demiştim. Sizin de, Erdoğan’ın da bizim de bu ülkedeki hakkı 84 milyonda 1’dir. Ne eksik ne fazla.”
“Bu konuşmanızda cumhur ittifakının çok berrak, muhalefetin ise çok bulanık olduğunu söylüyorsunuz. 9 Kasım 2021’de aynen şöyle demiştiniz: “Biz muhalefetiniz, demokratik muhalefet işlevi görüyoruz.” demiştiniz. Atasözleri ile cevap vereyim, buna ‘deve kuşu misali’ derler. Deve kuşuna ‘koş’ demişler, ‘ben kuşum koşamam’ demiş. ‘Uç’ demişler, ‘ben deveyim uçamam’ demiş. Siz de iktidar nimetlerinden istifade etmek istediğinizde hükümet ortağısınız, eleştiriye geldiğinizde muhalefetsiniz. Buna akıllı siyaset denmez, kurnaz siyaset denir ve bu millet kurnaz siyasetçilerden hiç hoşlanmaz.”
“Isparta’da donarak ölen vatandaşın, toprağına gübre atanamayan çiftçinin, kredisini ödeyemediği için intihar eden esnafın, aylık maaşını 1 haftada tüketen emeklinin, aldığı zamları ocak enflasyonuyla kaybeden işçinin, çocukların, gençlerin hepsinin vebali sizin de omuzlarınızda. Bundan kaçamayacaksınız. İktidar ortağısınız, bugün Türkiye’nin ekonomik bunalımının ikinci sorumlusu hatta eş başkanı olarak cumhur ittifakının sorumlusu sizsiniz. Biz görüş beyan edebilir, bizi eleştirebilirsiniz. Biz farklılıklarımızla görüşmeyi başarabildik. Siz bu farklılıkları yok ederek bir ittifak oluşturma çabası içindesiniz.”
“Sayın Bahçeli, Süleyman Şah Türbesi’nin taşınmasını dilinize dolaşmışsınız. Evet o zaman ben başbakandım. Siz başbakan yardımcılığı yaptınız. Bu kararların nasıl alındığını biliyor olmanız lazım. Bu kararlar Milli Güvenlik Kurulu’nda değerlendirildikten başta Genel Kurmay Başkanlığı’nın değerlendirilmesi alındıktan sonra uygulamaya konur. Sayın Cumhurbaşkanına sorun, bu kararın nasıl alındığını. FETÖ denilen adi, alçak örgütün benim tutumum üzerine Dışişleri Bakanı iken odamı nasıl dinlediğini de tetkik edin. Bütün devlet arşivleri orada açın bakın bu kararlar nasıl alınmış. 1921’deki Cabir Kalesi’ndeki yerden Süleyman Şah Türbesi ilk olarak 1973 yılında Kara Kozak köyüne taşınmıştı. Sonrada güvenlik riski ve güvenlik değerlendirmesi yapan genel kurmayın da görüşleri alınarak yeni yerine taşındı. Sayın cumhurbaşkanının da katıldığı toplantılarda hep beraber omuz omuza demiştik ki ‘Bu güvenlik riski ortadan kalktığında Süleyman Şah tekrar eski yerine taşınabilir.’ Bunları sayın cumhurbaşkanına sorun. Sayın Kılıçdaroğlu bana sorabilir, ben kendisine medeni bir şekilde anlatırım. Siz de sayın cumhurbaşkanına sorun bakalım o ne anlatacak?”
“Adınız Devlet ama devletin en temel işleyiş mekanizmalarından habersizsiniz. Başbakan yardımcılığında ya MGK’lara katılmadınız ya da o kurullarda ne yaptınız bilemiyorum. Biz muhalefet liderleriyle her şeyi rahatlıkla konuşuruz. Siz de bir gün Erdoğan’la birbirinize urgan atmak üzere en ağır hakaretlerden bugünlere nasıl gelindiği, Osman Öcalan’ın TRT’ye nasıl çıkarıldığını, seçim kazanmak için İmralı’dan niye mektup getirildiğini bir konuşun. Hesap sordunuz mu? Biz muhalefet partileriyle birçok konuda farklı düşünüyoruz bu farklılıkları açıkça dile getiriyoruz. Nezaketle konuşuyoruz. Türkiye’nin geleceğini sizin gibi gerilim siyaseti güdenlerin değil, ortak kader bilinciyle inşa edenlerin günü geliyor. Görüşmelerimizden çok telaşlandınız anlaşılan. Telaşlanın. Çünkü gerilim siyasetine son vereceğiz.”
“Bütün önemli ülkeler Pekin Olimpiyatını boykot ederken Ankara’da sesiniz çıkmadı. Bir yiğit delikanlımız Fatih, Uygur sembolüyle kayak yarışına katıldı. İşte milletimiz budur. İktidar sussa vicdanı konuşur. Konuşmanızda tek bir doğru sözünüz var. ‘Biz gelecekten umutluyuz’ diyorsunuz. Evet, Gelecek’ten umutlu olun. Aslında bu bir itiraf. Teşkilatlarımdan bunu yaymasını rica ediyorum. Umarım Erdoğan’ın, Akşener’in Kovid’le mücadele ettiği günlerde gerilim siyasetine son verirsiniz. Parti olarak Cumhurbaşkanı ve eşinin rahatsızlığı dolayısıyla bir hafta içinde eleştirilerimizi daha dikkatli bir dille yapma kararı almıştık. Siz bu kararı 24 saat geçmeden bozmamıza neden oldunuz. Artık milleti germeyin.”