Partisinin il kongresi için Diyarbakır'a gelen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Kürt sorununun nedenini devlet aklındaki abartılı korkuya bağladı. Davutoğlu, AK Parti'nin 90'lı yılların aktörleri tarafından esir alındığını, Türkiye'nin dış politikada da 90'lı yıllara döndüğünü savundu.
Gelecek Partisi İl Kongresi öncesi basın toplantısı düzenleyen Ahmet Davutoğlu'nun gündeminde Kürt sorunu vardı. Davutoğlu, bölgede yerel demokrasi sorunu olduğunu belirterek, belediyelere kayyum atanmasına tepki gösterdi. Davutoğlu, “Bölge uzun zamandır bir yerel demokrasi sorunu yaşıyor. Eğer bir parti seçilirse Kandil'den KCK elemanı kayyum olarak atanıyor. Belediye başkanı kim olduğundan bağımsız olarak, otomatiğe bağlanan yönetim kuruluyor. Ondan kurtulmaya çalışırken, bu sefer vesayet anlayışı ile bir kayyum atanıyor. Bu kıskacı kıracağız, bu kıskacı kırmaya geliyoruz. Bu ülkenin insanları nerede yaşıyorsa yaşasın, hür iradeleri ile kendi başkanlarını seçer. Onlar da bu ülkenin yasaları çerçevesinde faaliyet gösterir” dedi.
AK Parti 90'lı Yılların Aktörleri Tarafından Esir Alındı”
AK Parti'nin 1990'lı yılların aktörleri tarafından esir alındığını savunan Davutoğlu, şöyle devam etti: “Bugün AK Parti girdiği ortaklık ilişkileriyle 28 Şubat'ın ulusalcı küçük minör bir partisinin, yeri geldiğinde Öcalan'a çiçek sunan, yeri geldiğinde Türkiye'de Kürtleri en büyük tehlike olarak takdim eden bir anlayış, bir yandan da 90'ların bütün aktörleri iç içe bir AK Parti var. AK Parti'nin bugünkü koalisyon ortakları 90'lı yılların aktörleri tarafından esir alınmıştır. Bütün vatandaşlarımız gibi Kürt vatandaşlarımız da bunu görüyor. Öbür tarafta HDP ise bir terör örgütünün esiri durumdadır ve bu demin söylediğim kayyum kıskacı gibi. Bu kıskaç en çok da bölgedeki vatandaşlarımızı sıkıyor. Bölgedeki vatandaşlarımız yeni bir ses, yeni bir nefes istiyor. Biz partiyi bu bölge için değil, bütün bölge için kurduk. Ama en çok da son dönemdeki demokrasi eksikliğinden ıstırap duyan bu bölge halkı için kurduk. 90'lı yılların anlayışı tarafından esir alınmış bir iktidar partisi ile 90'lı yılların terör anlayışını tekrar hortlatmaya çalışan bir başka partinin arasına sıkışmış bölgeyi bu cendereden çıkarmak için geliyoruz.”
Türkiye'nin dış politikasının kişisel ilişkilere bağlandığını ifade eden Davutoğlu, Türkiye'nin Libya ve Akdeniz'deki politikalarına destek verdi. Türkiye'nin dış politikada da 1990'lı yıllara döndüğünü ifade eden Davutoğlu, Suriye'deki Kürtlerin PKK ve başka ülkelerin himayesine bırakılmaması gerektiğini söyledi. Davutoğlu, “Türkiye ile entegre olmuş bir duruma gelmiş bir bölgeyi Türkiye'den uzaklaştırmanın, araya mesafe koymanın nasıl bir izahı olabilir? Suriye konusunda dile getirdim, teröre karşı en sert mücadeleyi vermeliyiz. Suriye Kürtleri'ni sanki potansiyel PKK unsuruymuş gibi görmek yanlış. Suriye'deki Kürt kardeşlerimizi Fransa'nın, Rusya'nın, Amerika'nın himayesine terk etmek ise stratejik bir körlüktür. Suriye'deki Kürtler bizim doğal uzantımızdır. Irak'taki Kürtler bizim doğal uzantımızdır. Bir gün bu badireler atlatıldığında Arap baharı öncesinde nasıl Suriye ile neredeyse tek bir ülke haline dönüşmüştük, nasıl Irak'la her türlü yoğun ilişkimiz vardı, aynı hedefe en kısa sürede ulaşmak için gayret sarf edeceğiz. Terör örgütlerinin bölgeye hançer gibi sokulmasının sebebi Türkiye ile bölge ülkeleri arasındaki bu entegrasyondu” diye konuştu.
Daha sonra kongre salonuna geçen Davutoğlu, Kürtçe sloganlarla karşılandı. Davutoğlu, kongredeki konuşmasında yine sık sık Kürt sorununu vurguladı. Kürt sorununun nedenini devlet aklındaki abartılı korkuya bağlayan Davutoğlu, “Kürt sorununun nedeni Kürt vatandaşlarımızın varlığı değil. Geçen yüzyılda yaşanan bölünmüşlüğün devlet aklına yüklediği abartılı korkudur ve bu korkulardan kaynaklanan kısıtlamalar, o kısıtlamaları istismar eden terör faaliyetleridir” dedi.
Dövizde son günlerde yaşanan dalgalanmalara da değinen Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son günlerdeki açıklamalarını eleştirdi. Davutoğlu, “Euro, dolar, altın cirit atıyor ama ortada bir tek babayiğit yok ki bunu açıklayabilsin. Bu kadar gazeteleri, televizyonları, sosyal medya trolleri var ama bir kişi çıkıp yanlış giden ekonomi ile ilgili tek bir cümle kuramıyor. Perşembe gecesi bütün televizyonlarının, gazetelerinin troll ordularını harekete geçirdiler ama millet için değil. Türkiye yanıyor, bunlar ekonomi bakanını kurtarmaya çalışıyor. Hepsi ekonomi bakanının arkasındaymış. Aferin size, iyi yaptınız, bakalım koruyabilecek misiniz? Sizlerin görevi bakanı korumak değil Türk lirasını korumaktır. Paramızı korunmayanlar bakanı korusalar ne olur? Devlet yönetimine aileni karıştırırsan çıkan ilk yangında çocuğunun, eşinin, damadının derdine düşersin. Ekonomi alt dolmuş, baş aşağı gidiyor, bunlardaki en derin ekonomi analizi buzdolabı üzerine. Buzdolabı önemli, herkesin evinde buzdolabı var ama 2020'de vatandaş o buzdolabını dolduramıyor. Cumhurbaşkanı'nın tek derdi Ekonomi Bakanı'na yapılan saldırılarmış. Güzel yönetsin, kimse eleştirmesin. Kötü yönetim varsa hesap sormak bizim hakkımız” diye konuştu.