Darbe gerçekleştirenler silahın gücüne ve askeri mekanizma içindeki disipline güvenirler. Darbeciler, bu iki etkenin siyasi mekanizma üzerinde kontrolü ele geçirmelerine ve bu mekanizmayı zorlayan unsurları da kontrol altına almalarına imkân vereceğini düşünürler. Ancak Sudan´daki darbeciler her ne kadar meydanları dolduran kalabalıkların da baskısını kullanarak yönetimdekileri devirmeyi ve idari mekanizmayı ele geçirmeyi başardılarsa da başkaldıran kalabalıklar karşısında güçsüz durumdadırlar. Hatta diyebiliriz ki bu kalabalıklar karşısında eski yönetimden çok daha zayıf durumdadırlar. Bu yüzden kalabalıkları ve onları organize edenleri ikna edebilmek için yönetimde kalmakta ısrarlı olmayacaklarını sürekli tekrar etme ihtiyacı duyuyorlar. Hatta geçiş hükümetinin sivillerden olacağını askerin bu hükümette sadece bazı bakanlıkları uhdesine alacağını ve geçici yönetimde temsil edileceğini dile getirdiler.
Gösterileri organize edenler darbecilerin bir an önce siyasi mekanizmayı sivillere terk etmesi, oluşturulacak geçici yönetimde sadece temsil düzeyinde kalmaları ve kurulacak geçici yönetimi himaye görevini yerine getirmekle yetinmeleri için ısrar ediyor. Askeri bu konuda istenenleri kabule zorlamak için bir yandan pazarlıklara devam ederken ve taleplerini iletirken bir yandan da kalabalıkların meydanları boşaltmaması için çağrılar yapıyorlar. Dolayısıyla askerin sivil yönetime geçiş konusunda taahhütlerde bulunmasına rağmen gösteriler devam ediyor.
Gerçekte askerin müdahalesi olmasaydı ve asker Beşir yönetimine destek vermeye devam etseydi protestocuların bu yönetimi çekilmeye zorlamaları epey zor olacaktı. Ama gösterileri organize edenler Beşir yönetiminin devrilmesini gösterilerin bir zaferi olarak görüyorlar. Ancak askerin yönetimde kalmasının ve geçici olarak da olsa devlete cuntanın hükmetmesinin halkın devriminin çalınması sonucunu doğuracağını düşündükleri için darbecilerin bir an önce yönetimi kendilerine teslim etmeleri ve geçiş yönetiminde sadece temsil düzeyinde yer almaları konusunda ısrarlı davranıyorlar.
Darbeciler de içerideki bu zayıflıklarını dışarının desteğiyle telafi etmek için bazı Arap ülkeleriyle çok hızlı bir şekilde köprüleri inşa etme yoluna gitti ve küresel güçlerin de kendilerini tanıması için bazı görüşmeler yaptılar. Özellikle Suudi Arabistan, BAE, Mısır ve ABD darbecilerin bu zayıflıklarını iyi değerlendirmeye çalışarak özellikle dünkü yazımızda sözünü ettiğimiz darbe içi darbe sonrasında oluşturulan Askeri Konsey´de yer alan kadroyu kendi kontrollerine almak amacıyla hızlı bir şekilde harekete geçtiler.
Askeri darbenin amacı tabii ki yönetimi ele geçirmektir. Ama darbede gerekçe olarak kullanılan değişik etkenler vardır. Sudan´daki darbenin gerekçesi ise ekonomik sorunlar ve bu sorunların neden olduğu kitlesel eylemlerdi. Ama darbenin gerçekleştirilmesi ile bu meseleler bir anda çözülecek ve her şey güllük gülistanlık olacak değil. Ekonomik sorunlar devam ediyor, kitleler darbecilerin kenara çekilmesi ve siyasi yönetimin sivil mekanizmaya devredilmesi için ısrar ediyor. Bu durum karşısında ekonomik sorunların biraz hafifletilmesi için darbeciler Arap dünyasının kendilerine yardımcı olmasını talep ediyor. Bu durum ise darbecileri bölgesel güçler karşısında zayıf ve onlara her yönden muhtaç duruma düşürüyor. Bu durumu gören BAE, Suudi Arabistan, Mısır üçlüsü çengelleri takmak ve Sudan´daki gidişatı kontrol altına almak için önüne çıkan imkanları değerlendirmek amacıyla ataklarını hızlı bir şekilde yaptı.
İşte bu durumlar Sudan´daki darbecileri iki yönden zayıf düşürmüştür. Hem içerde hem de dışarda zayıf durumdadırlar. Bu zaafın Sudan´ı ne yöne çekebileceği konusunda kanaatlerimizi inşallah müteakip yazımızda dile getirmeye çalışacağız.