Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Ak Parti Grubu´nda yaptığı konuşmanın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Erdoğan, "Bir defa onun (Türk Tabipler Birliği) başındaki ´Türk´ ifadesi zaten Bakanlar Kurulu kararıdır. Bir defa onun oradan hemen, süratle çıkarılması lazım. Sadece Tabipler Birliği değil, Tükiye Barolar Birliği ile ilgili de aynı şey..." dedi.
ERDOĞAN´IN GRUP KONUŞMASI
Biliyorsunuz, yakın dönemde Cumhurbaşkanlığı korumalarına alınacak tabancalar konusunda böyle acı bir tecrübe yaşadık. İşlerine gelmeyince bize tabanca vermeyenlerin diğer silahlar konusunda nasıl bir tavır içinde olduğunu ve olabileceğini az çok hepiniz tahmin edersiniz.
Savunma sanayi üretimimizi belirli bir düzeye getirmemiş olsaydık şu anda ne halde bulunurduk. Açıkçası bunu düşünmek bile istemiyoruz. Son toplantıda şu kararı aldık. Ülkemizde tasarlanabilecek, üretilebilecek, geliştirilebilecek hiçbir ürünü, yazılımı, sistemi, acil durumlar haricinde kesinlikle dışarıdan hazır olarak almayacağız.
Gerekirse daha çok zaman harcayacak, daha çok para harcayacak ama mutlaka kendi tasarımlarımızı sistemlerimizi geliştireceğiz. Şartlarımızı kabul ederek bizimle birlikte çalışmak isteyen uluslararası sanayi kuruluşlarıyla işbirliğine elbette varız. Ama bu asla hazır alım şeklinde olmayacak. Bizim denetimimizde ve üretimimizde gerçekleşecek şekilde yürüyecektir.
Mühendislerimiz, teknisyenlerimiz, girişimcilerimiz her gün yeni başarılara imza atıyorlar. Daha dün denilebilecek kadar yakın zamana kadar yapılamaz denilen, olmaz denilen nice proje ya tamamlandı ya tamamlanma aşamasına geldi. Bu sektörde ilk virajı başarıyla döndüğünüzde sonrası daha kolay, daha hızlı ve daha hesaplı hale geliyor. Ülkemizin bu seviyeye ulaşmasında emeği olan herkese şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum. Savunma sanayi sektöründe çalışan tüm girişimcilerimizden çok daha büyük başarıların müjdelerini beklediğimi ifade etmek istiyorum.
VATİKAN ZİYARETİ
Başarılı bir Vatikan ve İtalya ziyaretimiz oldu. Celal Bayar´dan sonra 59 yıldır gerçekleştirilen ilk temas olması bakımından da ayrıca önemlidir. Vatikan´da Katolik dünyasının ruhani lideri, 1 milyar 200 milyonluk bir Katolik dünyası? Papa ile kapsamlı ve her iki taraf için de faydalı olduğuna inandığım bir görüşme gerçekleştirdik. Batı´da giderek yükselen İslam karşıtlığı, kültürel ırkçılık ve yabancı düşmanlığından duyduğumuz endişeyi Papa ile paylaştık. Kudüs meselesinde ortaya konulan dayanışma ciddi manada biliyorsunuz BM´deki oylamayı sarsmıştır ve onun neticesinde 128 oy ile Kudüs meselesinde Amerika adeta BM Genel Kurulu´nda reddedilmiştir.
Aynı şekilde asılsız Ermeni iddiaları konusunda hassasiyetimizi kendilerine bir kez daha ifade etme imkânı buldum. Papa´nın bu meselede oldukça makul bir yaklaşım içinde olduğunu belirtmek isterim. Başbakan Kardinal Parolin, o da yine kabul ettiğim, görüştüğüm bir kişi oldu. Onunla yine Türkiye-Vatikan arasındaki ilişkileri değerlendirme imkanı bulduk. İtalya Başbakanı ile görüşmelerimizi yaptık. Geniş bir alanda ikili ilişkilerimizi değerlendirme fırsatı bulduk. İtalya bizim Avrupa´da ilk üç içerisinde yer alan, askeri siyasi ekonomik kültürel alanlarda bir komşumuz. Ve şu anda 20 milyar dolarlık bir ticaret hacmine sahibiz. Yeter mi? Yetmez. Zira 60 milyon nüfusa sahip olan İtalya ile 80 milyona sahip Türkiye´nin, inanıyorum ki ticaret hacminin çok daha fazla olması lazım. Ancak savunma sanayinde en kararlı adımı da İtalya ile attık. ATAK helikopterlerini İtalya ile beraber üretiyoruz.
Suriye´de halen devam eden Zeytin Dalı harekatı da gündemimizde önemli bir yer tuttu. Terörle mücadele konusunda İtalya´dan da daha güçlü destek beklediğimizi ifade ettik. İtalya en güçlü ticari ilişkiye sahip olduğumuz ülkelerden biri. Bu ilişkilerimizi inşallah daha da geliştireceğiz.
´KAYBETTİĞİMİZ SİVİL VATANDAŞLARIMIZIN ACISINI DA ASLA UNUTMUYORUZ´
Suriye´nin Afrin bölgesindeki bölücü terör örgütü mensuplarına yönelik başlattığımız Zeytin Dalı operasyonu başarıyla sürüyor. Şehitlerin her biri şüphesiz ki yüreğimizi yakıyor. Kaybettiğimiz sivil vatandaşlarımızın acısını da asla unutmuyoruz. Rakam olarak ifade edilen her bir kaybımızın, annesiyle, babasıyla, kardeşiyle, evliyse eşiyle, varsa çocuğuyla, arkadaşlarıyla, sevdikleriyle başlı başına birer dünya olduğunu çok iyi biliyoruz. Devlet ve millet olarak tüm imkanlarımızla her zaman olduğumuz gibi bu operasyonda da şehit olan kardeşlerimizin ailelerinin yanındayız. Yanında olmayı sürdüreceğiz.
´SAYIN BAŞBAKAN, BUNU İYİ DİNLEMEN LAZIM´
Türkiye bin yıldır olduğu gibi bugün de şehitlerinin ve gazilerinin omuzlarının üzerinde istiklaline ve istikbaline güvenle bakmayı sürdürüyor. Şimdi sizlere Erzincan´da yaşayan 10 yaşındaki bir kız evladımızın yazdığı şiirinden bir bölümü aktarmak istiyorum. Sayın Başbakan, bunu iyi dinlemen lazım.
?Oğlun şehit çatma kaşını anne
Metin ol da dik tut başını anne
Gel öp kokla mezar taşımı anne
Akıtma gözünden yaşını anne
Olsa da bu dünyada gönlün ezik
Eğilme kimseye tut başını dik
Bu duygular bizim için tanıdık bildik
Akıtma gözünden yaşını anne
Ölüm vaktin gelsin kavuşacağız
Al bayrak altında buluşacağız
Mahşerde birleşip sarılacağız
Akıtma gözünden yaşını anne?
Kim bunlara yan bakarsa yakasına yapışıp hesap sormak, icap ederse de 80 milyon tek vücut olarak bunların tepesine inmek bizim boynumuzun borcudur. Eğer onuru olmazsa, kutsallarına sahip çıkacak cesareti yoksa bir topluluk nasıl millet olabilir? Halbuki biz binlerce yıllık bir milletiz. Hem de kurduğumuz devletlerle, medeniyetlerimizde, hiç bitmeyen mücadelemizle biz dünyanın sayılı milletlerinden biriyiz.
´UYUYAN DEVİ UYANDIRDILAR´
Türkiye´yi, topladıkları çapulcularla aynı kefeye koyanlar, kimin eşkıya sürüsü kimin gerçekten devlet olduğunu yavaş yavaş görmeye başladılar. Biz sabırlı bir millet ve devletiz. Barış için huzur için kendimizle birlikte tüm dostlarımızın da güvenliği için elimizden geleni yapmaktan çekinmeyiz. Fedakârlıkta üstümüze yoktur. Son iki asrı hep fedakârlıkla geçirdik. Gözümüzün önünde yalanla, diplomatik sahtekarlıklarla 5 milyon metrekarelik vatanımız adeta talan edildi. Geriye kala kala 780 bin metrekare bu ülke kaldı. Anlaşılan o ki birileri bize bunu çok görüyor. Bizi öyle çok zorladılar ki sonunda uyuyan devi uyandırdılar, bunu böyle bilsinler.
´EVLATLARIMIZ SINIRLARIMIZ İÇİNDE VE DIŞINDA CANSİPERANE BİR MÜCADELE YÜRÜTÜRKEN BİZE BİR MESAJ VERİYORLAR´
Büyük iddia sahibi olmak, bununla mütenasip imkan sahip olmayı o da çok çalışmayı gerektirir. Bugün askerlerimiz cesaretle ve kahramanca mücadele veriyorlarsa bunun gerisinde inançları yatıyor. Can tatlıdır, kimse canını kolay kolay tehlikeye atmaz. Evlatlarımız sınırlarımız içinde ve dışında cansiperane bir mücadele yürütürken bize bir mesaj veriyorlar. Bu mesaj kendi ailelerinden başlayarak tüm milletimiz için daha güçlü, daha büyük bir Türkiye´yi inşa etmekle sorumlu olduğumuzdur. Yapacak çok işimiz, gerçekleştirecek çok projemiz vardır.
´ARTIK HİÇBİR ÜLKE VE KURUM TÜRKİYE´NİN GÜCÜNÜ VE KARARLILIĞINI SORGULAYAMAYACAK HALE GELMİŞTİR´
Bugün Türkiye herhangi bir hususta kararlı bir irade ortaya koyuyorsa, gerisinde buna hayatını geçirebileceğine olan inancı ve güveni vardır. Ekonomide bunu ispat ettik. Terörle mücadelede bunu ispat ettik. Fırat Kalkanı ev Zeytin Dalı operasyonlarında bunu ispat ettik. Artık hiçbir ülke ve kurum Türkiye´nin gücünü ve kararlılığını sorgulayamayacak hale gelmiştir. Delikli 2.5 kuruşa muhtaç olduğumuz günleri hatırlayın. Eğer öyle olsaydık bugün bu Afrin operasyonunu, Fırat Kalkanı harekâtını yapabilir miydik? Ya orada bir tank harekete geçemezdi. Kalkıp da SİHA´yı bulacaksın, İHA´yı bulacaksın. Kim sana SİHA verirdi ya, İHA verirdi ya? Ama şimdi bu devir geride kaldı. Şimdi hem SİHA´larımızı üretiyoruz hem İHA´larımızı üretiyoruz. SİHA´ların tüm mühimmatını kendimiz üretir hale geldik.
´SAYIN OBAMA DA DOĞRU KONUŞMADI ŞU ANDA SAYIN TRUMP DA AYNI YOLDA GİDİYOR´
Bunu görüyor mu Amerika? Sayın Obama da doğru konuşmadı şu anda Sayın Trump da aynı yolda gidiyor. Bize ?Münbiç´ten çıkacağız? dediler. Peki niye duruyorsunuz? Hadi çıkın. Kimleri getirdiniz oraya? PYD´yi, YPG´yi, PKK´yı. Biz Münbiç´e topraklarını asıl sahiplerine teslim etmek için geleceğiz. Bizim farkımız bu.
´GÜNEYİMİZDEKİ BİR KISIM KÜRTLERLE DEĞİLDİR, BİZİM SORUNUMUZ TAMAMIYLA TERÖR ÖRGÜTLERİYLEDİR´
Biz Amerika´ya şunu da söyledik. Terör örgütleriyle iş başı yapmayın, beraber hareket etmeyin. Bu bölgede bir şey yapılacaksa gelin NATO´da beraber olduğunuz Türkiye ile beraber bunu yapın. Tabi ülkemde birçok bu noktadaki yaklaşımlar farklı olabilir. Kusura bakmayın eğer biz büyük devlet olmaya ve eğer biz bu ülkede birilerinin bizim canımızı acıtmasına müsaade etmek istemiyorsak bu topraklarda belirleyici olacağız. Şunu tekrar açıklıyorum. Güneyimizdeki bir kısım Kürtlerle değildir, bizim sorunumuz tamamıyla terör örgütleriyledir. Bu terör örgütleri de bellidir. Bu PYD´dir, YPG´dir, PKK´dır, DEAŞ´tır. Amerika diyor ki ?DEAŞ´ı temizledik? E temizlediysen niye hâlâ buradasın? 5 bin TIR silah gönderiyorsun, 2 bin uçakla mühimmat gönderiyorsun. Kuzey Suriye´de bunların ne işi var? Bu sorunun cevabını da lütfen bize verin. DEAŞ ile mücadele için gönderiyorum diyorsan bizim buna inanmamız mümkün değil, buna da karnımız tok.
Kendilerine söylediğim için rahatım, çok açık net bir şey var. O zaman sizin Türkiye´ye yönelik hesabınız var, İran´a yönelik hesabınız var veya olmaz ya Rusya´ya yönelik hesabınız var. Ama biz yerimizde dimdik duracağız.
Şu an itibarıyla Afrin´de askerimizin büyük bir başarısı var. Aynı şekilde biz Cerablus´ta attığımız adımla 135 kilometre karelik alanı şu anda, 2 milyon kilometrelik alan içerisinde 135 bin kişiye tekrar topraklarına döndürdük. Şimdi hedefimiz Afrinlileri de Afrin´e döndürüp orada yaşam koşullarını hazırlamak. Görüştüğüm liderlere söylüyorum. ?Sizler ne destek vereceksiniz söyleyin? Sayın Trump´a, Putin´e de söyledim. Suudi Arabistan´a da söyledim. Biz inşaatları yapalım, siz destek verin dedim. Hangisinin insani yardım olarak ne yapacağını görelim. Biz şu an 30 milyar dolarlık yatırım yaptık her ne kadar Bay Kemal anlamasa da. Bak görüyorsunuz neler oluyor neler. Ama biz dik duracağız.