HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu, Yerel Yönetimler Kadın Konferansı düzenledi. Konferansın açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şunları söyledi:
“Kadının, yaşamın her alanına ve siyasete tam katılımını her zaman için esas aldık. Partimizin bütün karar alma mekanizmalarında kadının eşit temsiliyetini hayata geçirdik. Kadının eşit düzeyde aday olmasını ve eşit düzeyde seçilmesini dolayısıyla siyasette eşit düzeyde söz almasını hedefledik ve bunu hep birlikte gerçekleştirdik. Bu nedenle eşbaşkanlık dedik.
Eşbaşkanlık sistemimiz ile kendi örgütlü yapımızdan, yerel yönetimlere ve merkezi siyasete kadar siyasetin tüm kademelerinde eşit temsiliyeti kurumsallaştırdık. Bu modelimiz gerek ülkemiz gerek Ortadoğu gerekse dünya kadınlarının eşit temsiliyeti açısından değerli bir kazanımdır. Kadın kimliğinin ve statüsünün baskılandığı bütün dünya kadınları için önemli bir modeldir, model olmaya devam ediyor. Bu, kadınlar adına yüzyılın bir başarısıdır.
Bütün bunlara karşın kadınları güçlendirecek her türlü politika ve projenin karşısında durmayı görev bilen tekçi erkek iktidar düzeni demokratik zeminde seçimlerle elde edemediği belediyelerimize kayyım darbesi yaparak mücadelemizi geriletmeye, kazanımlarımızı yok etmeye çalıştı. Hala da buna devam ediyor. Kadınları siyasetin, yerel yönetimlerin, ekonominin ve kamusal hayatın dışına itmeyi hedefleyen bir zihniyetle karşı karşıyayız.
Hep söyledik, yine söylüyoruz: Kayyım rejimi; demokrasiye yöneltilmiş bir darbe girişimidir, Kürt halkının iradesine yönelik bir darbedir, eşbaşkanlık sistemine karşı bir darbe girişimidir, 12 Eylül’ün darbe ruhunu kayyım rejimiyle ayakta tutma ve sürdürme çabasıdır.
Darbeci kayyım rejimiyle bütün ülkeyi kuşatanlar hukuku askıya almanın yolunu açtılar. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve eşbaşkanlık sistemini suç sayarak, demokratik siyaseti tasfiye etmeyi hedeflerine koydular. Kadın seçilmişleri görevden uzaklaştırıp tutuklayan, kadın kurumlarımızı kapatan, kadın mücadelesini her türlü hukuk dışı baskıyla engellemeye çalışan zihniyetin hedefi bu ülkede faşizm koşullarını kalıcı hale getirmek ve erkek iktidar düzeninin devamını sağlamaktır. Bu sürecin devamı olarak İstanbul Sözleşmesini feshettiler ve kadınları güvencesizlik, şiddet ve ölümün kıskacına aldılar. Kadınların binbir emek ve mücadeleyle elde ettiği demokratik kazanımları tartışma konusu haline getirip bu mevcut yasaları dahi uygulamama yoluna gittiler.
Türkiye’nin bugün karşı karşıya olduğu krizlerin, çöküşün, çürümenin, yozlaşmanın nedeni; tekçi, merkeziyetçi, rantçı, talancı, soyguncu yönetim zihniyetinin politikalarıdır. Yolsuzluğun, çeteleşmenin, hukuk dışılığın nedeni; kadının değişim gücünü engellemeye ve bastırmaya yönelik iktidar politikalarıdır. İşte tam da ifade ettiğim bu sebeplerle açıkça söylüyoruz ki kayyım darbesi tüm kadınlara karşı işlenmiş bir suçtur. Siyasal şiddettir aynı zamanda! Ve bu suça karşı biz tüm ülke kadınları ve hatta dünya kadınları olarak sözümüzü, gücümüzü, mücadelemizi birleştirerek karşı duruyoruz ve durmaya da devam edeceğiz.
Kayyım rejimi Kürt sorununda yürütülen inkâr siyasetinin bir sonucudur. AKP Genel Başkanı bütün dünyanın kabul ettiği Kürt sorunu hakkında çıkmış, ‘Böyle bir mesele yok, biz bu işi çoktan çözdük, bitirdik’ diyor. Üniversite öğrencilerinin yurt sorununu dahi çözmekten aciz olan iktidar, Kürt sorununu çözdük diyor. Evet, bu aymazlığı bir kez daha gördük. Ortada çözülen bir şey vardır ama bu Kürt sorunu değildir. Çözülen şey, bu iktidardır, bu iktidarın zihniyeti ve talan düzenidir.
Evet, bu ülkede Kürt sorunuyla birlikte aynı zamanda bir de AKP zihniyeti sorunu vardır. Tabii ki her ikisi de çözülecektir, demokrasiyle çözülecektir. HDP, Kürt sorunu başta olmak üzere bu ülkenin en temel sorunlarının temel çözüm gücüdür. HDP fikriyatı; demokrasinin, adaletin, barışın, özgürlüklerin, eşit yaşamın garantisidir, umudu ve cesaretidir.
İnkâr siyasetinin bugünkü temsilciliğini yürüten AKP iktidarı da bilmelidir ki, Kürt sorunu sizin gibi çok rejim ve yönetim gördü. Gelmiş geçmiş iktidarlar hep aynı yolu izledi. İnkâr ettiler, yok saydılar, çözüm üretmediler. Ama sonunda çözülen kendileri oldu. Bugün hiçbirinin esamesi dahi okunmamaktadır. AKP iktidarı da aynı yolun yolcusudur. Kadınlar onları gönderecektir.
Toplumsal barış, Kürt sorununun diyalog ve müzakere yoluyla demokratik çözümü, herkes için adalet, herkes için demokrasi bu ülkenin bugün acil gündemidir. Bu temel sorunlara hep birlikte demokratik siyasetle, toplumsal mutabakatla kalıcı ve adil çözümler üreteceğiz. Evet, tüm sorunların çözüm yolu demokratik siyasettir. Tecrit başta olmak üzere bu ülkede yaşanan tüm hukuksuzlukların, yasakların ve baskıların amacı demokratik siyaseti çözüm aracı olmaktan çıkarmaktır. İşte bu politikanın karşısında durmanın yolu da demokratik siyaseti her zamankinden daha fazla ısrarla ve inatla güçlendirmekten, büyütmekten geçmektedir.
Bu nedenle demokrasiden, ortak gelecekten, barıştan ve adaletten yana olan herkesin, siyasal ve toplumsal muhalefetin barış ve demokrasi içinde bir geleceğin kurulması için daha fazla ortak çaba içerisinde olması gerekir. Kadın ittifakı bu mücadelenin en büyük gücüdür. Türkiye’yi krizlerin içerisine sürükleyen erkek iktidar düzenini değiştirecek güç yine kadınlardır ve kadınların eşitlik ve demokrasi mücadelesidir. Bu ülkeye barışı da demokrasiyi de adaleti de eşit yaşamı da getirecek olan inanın ki biz kadınların mücadelesi olacaktır. Yerelden ilmek ilmek örülen demokrasinin öncülüğünü nasıl ki kadınlar yürütüyorsa, işte eşbaşkanlık ve yerel yönetimlerimiz bunun en canlı örneğidir, tüm ülkeyi demokratikleştirecek ve özgürleştirecek olan da yine kadınlardır, kadınlar olacaktır. Kadınlar, bu ülkenin çözüm gücüdür.”