Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Çömçe gelin?

Sait Alioğlu, Anadolu´nun birçok yöresinde, eski bir gelenek olan ve kışın çocuklar tarafından oynanan ?çömçe gelin´ oyununa yönelik düşüncelerini yazdı.

Çömçe gelin?

 ?Ver Allah´ım ver, bir yağmurdan, bir sel?

 Çocukluğumuzda, bugünlere nazaran soğuk geçen kış aylarının yağmursuz günlerinde, tüm çocuklar toplanıp sokak sokak dolaşır, elimizde pek de büyük olmayacak ebatta bir kova, bir yağ tenekesi, kapı tokmaklarını çalar, tıklatırdık ki?o zamanlar henüz zil icat edilmemişti!- buğday toplamaya çalışırdık?

 Bunu, bir oyun eşliğinde yapardık. Oyunun adı ?Çömçe(1) gelin´ idi.(2) Kayseri gibi birçok Anadolu yöresinde olduğu gibi, keza Güneydoğu Anadolu´nun Batı havalisinde de bilinen, kış günleri dışarıda, çocuklarca oynanan bir oyundu.

Birçok yörede, bu oyunu, kız ve erkek çocukların hep birlikte oynadıkları da vakidi, ama bizde sadece erkek çocuklar oynardı. Buda yöreye ait bir yaklaşım olsa gerek?

çömçe gelin ne demek ile ilgili görsel sonucu

 

Yaklaşık yarım metre boyunda oklava kalınlığında iki ağacı T, ya da artı şeklinde, alttan üste doğru, xet(3) dediğimiz pamuktan sicimlerle, ağacı kollarını her iki yana açmış bir insan, daha doğrusu bir gelin şekkinde ayarlar ve üzerine de, annelerimizin ve ablalarımızın yardımıyla onu, hafif yollu bir gelin şekline sokardık?

 Adı, yukarıda da belirtmeye çalıştığımız üzere ?çömçe gelin´ idi.

 Onu iki arkadaş yana geçerler ve artı şeklinde düzenlenen şeyin birer kolundan tutar ve arkada, iki, ya da tek sıra olmuş çocuklar, öndekilerin komutuyla, her kapısını çaldığımız eve doğru

 ?Çömce gelin nar ister, bir avuç kar ister,

 ver Allah´ın ver,

 bir yağmurdan, bir sel?(4)

 Diye nara atarak, buğday toplamaya çalışırdık.

 Ki o zamanlar değil köylerde, şehirlerde dahi, her evde buğday bulunur, onlar, tabiri caizse ?eşekçi´ olarak bilinen, eşeği ile mahallelinin buğdayını, yine mahallede faaliyette bulunan ateş değirmeninde un´a çevirmek için götürürlerdi?

çömçe gelin ne demek ile ilgili görsel sonucu

 O da ayrı bir fasıldı; bir, ya da iki gün öncesinden eşekçi amcaya haber vermek, onun söz verdiği günde gelip buğday çuvalını karakaçanının sırtına vurarak değirmene götürmesi ve eve getirilen unla, üç taş üzerinde kurulu bulunan, altında köz ateşi yanan sac üzerinde, tahta üzerinde açılan hamurdan yufkaları, ya da mahalli ifade ile ?ev ekmeği´ pişirmek. Ki oralarda, birçok yörede olduğu üzere, köy ekmeği değil de, köyde de, şehirde de yapılan ekmeğe ev ekmeği denirdi.

Çarşı ekmeği, Osmanlının son dönemlerinde, çarşıda bulunan fırınlarda ekmek yapıp satan Ermeni ve Süryani vatandaşlarımızın, yapıp sattıkları tırnaklı, ya da lavaş ekmeğe denirdi. Çarşı ekmeğini, o zamanlar, oralarda yaşayan gayr-i Müslim vatandaşlar ile şehirde yaşıyor oluşlarından dolayı, kısmen de olsa Batılılaşmış ?Müslüman´ aileler alırmış?

Şimdi ise, hemen her şey dışarıda üretiliyor ve tüketiliyordu. AVM´ler, evlerimize alternatif, adeta gün  boyu,ya da tatil günleri saatlerce kaldığımız, içerisinde yaşadığımız, yaşadığımızı sandığımız birer ?yeni´ yaşam alanlarınız olmuştu!

 Her neyse?

 Biz dönelim çömçe geline. ??Ver Allah´ım ver, bir yağmurdan bir sel? deyip kapıları çaldığımızda, sesimize kulak kabartıp kapıyı açıp bizi, elinde bir tabakta, ya da herhangi bir kapta bize bir miktar buğday vererek bizi yolculayan teyzelerimiz ve ablalarımız olduğu gibi, bir hışımla kapıyı açıp, ya sertte bağıran, ya da hınzırca gülüp, arkasında sakladığı kap içerisindeki soğuk suyu, kortejin önünde duran çocukların üzerine boca edip ekibi kapı dışarı ederek, hem de soğuk bir günde bizlerin üşümesini isteyen teyzelerimiz ve ablalarımızda oluyordu ne yazık ki,

 Hemde bizlerden bir avuç buğdayı esirgeyerek!

 Birde dayak atmaya yeltenenlerde olmuyordu değil, ama şükür ki pek dayak yemiyorduk, ama babalarımıza şikâyet ediliyorduk tabii ii de?

Sahi, o topladığımız buğdayları ne mi yapıyorduk? Toplayıp, mahallede durumu pek de iyi olmayan tanıdık ailelere veriyorduk. Bunu biz değil de, büyüklerimiz topladığımız buğdayları bizden alıp kendileri bir vesile ile onlara yardım kabilinden veriyorlardı. Bazen de, un halinde verildiği de oluyordu.

Daha o zamanlar, bugünlere kıyasla Müslüman bir toplum olmakla birlikte, şimdilerde o çok sözü edilen ?siyasi bilinc´e henüz ermeğimiz, ya da eremediğimiz, yardım etmek için Kızılay´dan başka da bir yardım kuruluşunun bulunmadığı bir dönemde, yine fakire karşı İslami ve insani bir duyarlığın pek bilinmediği, düpedüz idrak edilmediği, ama geleneğin ?ne gariptir ki´ galebe çaldığı bir ortamda az da olsa duyarlık gösteriyor, fıtratımızın sesine kulak kabartıp harekete geçiyorduk zamanın, zamane çocukları olarak?

çömçe gelin ne demek ile ilgili görsel sonucu

Zamanı açısından sosyal faaliyetlerin pek olmadığı, birde karın, yağmurun pek yağmadığı günlerde, çömçe gelin oyunu bizlere ilaç gibi geliyordu, hem oyun oynuyor, zamanımızın ?yetkili´ büyüklerinin ?hizmet üretememe, ya da hizmette kusurlu olma´ durumlarını çocuk aklı, zekâsı ve maharetiyle izale edip, onları utandırmıyorduk!!!

Bu soğuk kış günü, çocukluğuma gidip o zamanlar oynadığımız bu oyunu hatırladım, hemde karın bizleri esir aldığı bugünlerde?

 _________________________________

 Dipnotlar:

 1)Çömçe: Ağzı geniş tahtadan kepçe.

 2)Çömçe gelin; Anadolu´da ilkel kukla oyununa verilen bir ad.

 3)Xét: Aslı Arapça bir kelime olup ?Xayt´ olarak geçer. İp anlamındadır.

 4)"Çömçe gelin nar ister, Allah´tan rahmet ister." Biçiminde de söylenirdi.

 

 



Anahtar Kelimeler: Çömçe gelin

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


mahmut topuz
25.05.2020 18:09:01
çömçe gelin türküsü çok güzel bu geleneği yaşatmamız bizden soraki nesillere de ulaştırmamız için bu türkünün notasını ilgililerin yani hocalarımızın mutlaka yazmalarını arz ediyorum sayglarımla

YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER