Coğrafi konumundan memnun olmayanlar…

Yıldıray Oğur, coğrafi birlikteliğe atfen, solun ve CHP’nin Suriye konusunda kendi ezberleri ile yaşadıklarını ve aynı zamanda cumhuriyet’in kuruluşunda bölge ülkelerine dair kararları dahi anlayamadıklarını vurguluyor.

Coğrafi konumundan memnun olmayanlar…

Esad’ın devrilip Rusya’ya kaçmasından saatler önce konuşan CHP lideri Özgür Özel “Hemen Esad’la temas kurulmalı. Çıkardığı af Türkiye’deki Suriyelilere duyurulmalı. Onlar da geri dönmeli” demişti.

O anda Esad’la sahiden temas kurulsaydı ve fii tarihinde çıkardığı “af” ona hatırlatılsaydı, “Hangi afmış o, ne saçmalıyorsunuz siz, telefonu meşgul etmeyin her an Putin arayabilir” derdi.

Ama anlaşılan muhalefet bundan da kendisine ders çıkarmamış.

Dün Özel, bu kez de Ankara Belediyesi’nin bir açılışında yine Suriye mevzusuna giriş yaptı.

Az ötedeki Kırşehir Kıraathanesi’nde konuşulan senaryoları kürsüde tekrarladı demek daha doğru olur:

“İsrail ile ABD anlaşmış Esad’ı indirmek için. HTŞ ki onları orada tutma görevi bizdeyken, onları silahsızlandırmayı Astana’ya göre bizimkiler söz vermişken, onlar oradan çıkıyor, Şam’a yürüyor

Anlaşmışlar ordu direnmiyor, başbakan teslim oluyor, Esad ‘istifa ettim’ deyip planlandığını gibi kaçıp gidiyor.

Bizimkinin dünyadan haberi yok. Şimdi çıkmış buradan kahramanlık hikayesi söylüyor.”

Aslında HTŞ’yi İdlip’te kolaçan etmek görevinin Türkiye’de olduğunu da biliyor ama herhalde Türkiye bir ara uyuyakalmış ve HTŞ’liler de kaçıp Şam’a kadar gitmiş!

 

Halbuki aynı muhalefet 13 yıldır Suriye’yi AK Parti iktidarının karıştırdığını, silahlı gruplara, ‘çetelere’, ‘teröristlere’ destek verdiğini, bu kaosun sebebinin Erdoğan, Davutoğlu olduğunu, onlar yüzünden Türkiye’nin mültecilerle dolduğunu savunmuyor muydu?

O halde Suriye’yi muhaliflere destek vererek karıştırdığına inandığınız Türkiye’nin niye şimdi muhaliflerin Şam’ın ele geçirilmesinde rol oynadığına inanamıyorsunuz?

HTŞ’nin kontrolündeki İdlip’in 8 yıldır dünyaya açılan tek kapısı Türkiye iken, HTŞ ile birlike Şam’a yürüyen Suriye Milli Ordusu, made in Türkiye bir ordu iken, HTŞ bile bu operasyon için altı aydır Türkiye’nin iznini beklemişken, Esad’ın devrilmesi kararının alındığı Katar’daki zirvede Rusya ve İran ile masaya Türkiye oturmuşken ve Colani arabasıyla Türkiye’nin istihbarat başkanına Şam turu attırmışken tam olarak sizi şüpheye düşüren ne acaba?

İsrail ve ABD’nin Esad’ı indirmek için yaptığı gizli anlaşma yaptığı ile ilgili çok özel bilgiler mi?

Mesela İsrail, bu gizli bilgiyi bölgedeki en sıkı müttefiki BAE’ye söylememiş.

BAE, Esad’a devrilmeden günler önce en fazla destek veren ülkeydi.

ABD’de herhalde çaktırmamak için Esad düşedururken hakkındaki yaptırımları kaldırmayı konuşuyordu.

Ama anlaşılan CHP Genel Başkanı’na kadar giden bu sır, 1 ay sonra Beyaz Saray’a taşınacak seçilmiş başkan Trump’tan bile saklanmış.

Herhalde Trump’ı, Özel kadar güvenilir bulmamışlar.

Çünkü Trump çıkıp basın toplantısında şöyle dedi, Özgür Özel’den saatler sonra:

“Esad rejiminin devrilmesinin arkasında Türkiye var. Erdoğan çok zeki biri. Bunu binlerce yıldır istiyorlardı ve başardılar.

Suriye'ye giren o insanlar Türkiye tarafından kontrol ediliyor. Olsun, bu da bir savaş biçimi. Ben askerlerimin öldürülmesini istemiyorum.”

Numara yaptığını, Türkiye’yi gaza getirmeye çalıştığını söyleyenler var hala.

Halbuki Trump, artık ABD’nin seçilmiş başkanı ve istihbari-askeri konularda bilgilendiriliyor.

Ayrıca Trump ne için Türkiye’yi gaza getirmeye çalışsın. Zaten olan olmuş.

Türkiye’nin askeri olarak bir rolü de yok olan bitende.

Bu konuşmanın bağlamı da Türkiye’yi gaza getirmek değil, ABD içi tartışmalar.

Konuşmanın bütününde Suriye’den asker çekme kararının ne kadar doğru olduğunu anlatıyor, Demokratları eleştiriyor, ABD’nin Suriye’de olan bitende bir rolü olmadığını söylüyor, Obama’yı haklı olarak Suriye’de olan biten katliamlardan sorumlu tutuyor.

Peki, CHP neden sürekli böyle isabetsiz atışlar yapıyor?

Çünkü, CHP bütün yatırımını laik Esad’ı devirmek için Suriye’yi karıştıran AKP ve cihatçılar hikayesine yapmıştı.

Savaş sürerken CHP’li heyetler Esad’la görüşmeler yaptılar. Hatta b görüşmelerden birinde fotoğrafta görünen bir Suriye istihbaratı yetkilisi Reyhanlı Katliamı davasının da sanıkları arasında.
CHP Suriye’yi Türkiye’deki laik-İslamcı tartışması perspektifinden gördü.

Burada otoriterleşen iktidara itiraz ederken, kızarken, direnirken, Suriyelilere 50 yıllık bir aile diktatörlüğüne isyan etme hakkını çok gördü.

Bu isyanı, ayaklanmayı dış güçlere, Türkiye’deki iktidara bağladı. Tıpkı iktidarın Gezi olaylarına yaptığı gibi.

Ama bu çelişkiyi bile göremeyecek kadar ideolojik bir perde inmişti.

Hala da o perde kalkmış değil.

Şimdi de CHP ve Türkiye’deki diğer bazı sol muhalifler yıllardır doğruluğundan şüphe duymadıkları kendi hikayelerinden çıkamıyorlar.

Hala Suriye’yi, her dedikleri yanlış çıkmış, toplu mezarlar kazıldıkça üzerlerine büyük bir leke yapışacak uzmanlar üzerinden izliyorlar.

Bu hikayenin alıcısı da çok.

Çünkü Arapların herhangi bir konuda iyi bir şey yapabileceğine inanmayan, kendi kimliklerini bizden aşağı, geri ve kurtulmamız gereken Araplara karşı kurmuş, İslamofobik, bazıları mezhep taassubuyla davranan geniş bir kitle var.

Yani ortada cahillik, bölgeyi ve sahayı bilmemek yok. Bu ideolojik bir tercih. Bir bilmemezlik tercihi.

Özel bu konuşmaları kendi kafasından yapmıyor, CHP’nin diplomat ve dış politika kadroları var.

Ama onlar da aynı sorunlardan mustaripler.

Onlar da konuya mesafelerini kaybetmişler. Suriye’de olanlara kendi kültürel, sosyal habituslarından çıkıp bakamıyorlar. İktidara olan muhaliflikleri hakikatin önüne bir perde gibi inmiş.

Ama esas mesele ülkenin coğrafi konumundan mutlu olmamaları.

Mutlu olmadıkları, kendilerini ait hissetmedikleri bir konumda yaşıyorlar. Hayallerindeki Türkiye’nin komşuları Suriye, Irak, İran değil.

O yüzden sevmedikleri bir coğrafyayla ilgilenmek de istemiyorlar. İlgileniyorlar, sonra iğrenip, bu bataklığa girmemeliyiz, sırtımızı dönmeliyiz, Arapların işine karışılmaz gibi bir dış politika tezine varıyorlar.

Bunu da realist, maceracı olmayan dış politika sanıyorlar.

Ama işte atalarımız ülkeyi bu coğrafi konumda kurdu, Atatürk de bu coğrafi konumu kurtarıp Cumhuriyet ilan etti.

CHP’nin en iyi dış işleri bakanları Turan Güneş, İsmail Cem bu coğrafi konumla barışık oldukları için iz bırakmışlardı.

İkisi de diplomat ya da dış politika uzmanı değildi.

Ama biri Kıbrıs’ı alan dışişleri bakanı oldu, diğeri Türkiye’yi aynı anda hem Avrupa’ya hem de Ortadoğu’ya doğru açan dışişleri bakanı oldu.

CHP yönetimine kötü bir haber:

Maalesef uzun bir süre daha bu konumdayız, taşınamıyoruz.

Esad Ailesi acilen taşınmak zorunda kaldı ama Suriyeliler ebedi komşularımız olarak kaldı.