-Batı Şeria ve Gazze toprakları üzerinde kurulacak olan Bağımsız Filistin Devleti’ne Kudüs’ün bir dış mahallesi de dahil olacak. O mahalle hariç bütün Kudüs -doğusuyla ve batısıyla- İsrail’de kalacak. Batı Şeria’nın muhtelif yerlerindeki bazı Yahudi yerleşim birimleri de İsrail’de kalacak ve Filistinliler Bağımsız Filistin Devleti’nin bir şehrinden başka bir şehrine gitmek için o mıntıkalardan geçmek istediklerinde İsrail’e ait kontrol noktalarında denetime tabi tutulacak…
-Bağımsız Filistin Devleti’nin ordusu olmayacak. Sadece, hafif silahlarla donatılmış bir polis teşkilatı olacak. Bu devletin hava sahasını ve deniz sınırını İsrail kontrol edecek…
-Civardaki Arap ülkelerine ve dünyanın dört bir yanındaki başka ülkelere dağılmış olan milyonlarca Filistinli mülteci, Filistin’e geri dönemeyecek. Bunun bir nevi tazminatı olarak Bağımsız Filistin Devleti’ne maddi yardımda bulunulacak…
Hülasa, Filistinliler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına göre kendilerine ait olması gereken toprakların hatırı sayılır bir kısmından feragat edecek ve devletlerinin dizginlerini İsrail’in eline verecek; Bağımsız Filistin Devleti’nin bağımsızlığı lafta kalacak.
Nedir bu?
ABD Başkanı Donald Trump’ın manyaklığından mütevellit bir fantezi mi?
Hayır; ABD’nin öteden beri sunduğu perspektif müsveddesi.
2000 yılında, dönemin ABD Başkanı -cici adam!- Bill Clinton’ın Filistinlilere sunduğu plan.
***
Trump’a çizgi dışı bir ABD Başkanı nazarıyla bakmak, ABD’nin aşağılık çizgisine saygınlık atfetmektir.
ABD neyse odur Trump.
Bildiğimiz ABD’yi temsil ediyor.
ABD’nin bildiğimiz emperyalist-siyonist politikalarına hizmet ediyor.
Masum Filistinlileri acımasızca bombalıyor diye İsrail’e askerî yardımı kesmeye teşebbüs eden bir ABD Başkanı oldu mu hiç?
BM Güvenlik Konseyi’nin vazettiği “1967 sınırları” prensibini pervasızca çiğneyerek Doğu Kudüs’ü ilhak eden ve Batı Şeria’nın içlerine doğru genişleyen İsrail’i engellemeye çalışan bir ABD Başkanı oldu mu?
Vaktiyle “ılımlı” Clinton ile ‘ılımsız’ George Bush, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak hangisinin daha iyi tanıyacağı konusunda iddiaya tutuşmamış mıydı?
Gelmiş geçmiş en cici ABD Başkanı olan Barack Obama, İsrail’e gelmiş geçmiş en büyük askeri yardım paketini (38 milyar dolarlık) imzalayan adam değil mi?
Clinton cici, Obama zaten ultra cici, Trump tu kaka! Öyle mi?
Değil işte.
Hepsi tu kaka.
Trump’ın ayırt edici özelliği, eski başkanlardan daha dürüst olması.
O, çirkin ABD’nin makyajsız yüzü.
***
Trump’ın dün İsrail Başkasabı Binyamin Netanyahu ile beraber düzenlediği basın toplantısında ilan ettiği “Yüzyılın Anlaşması”, on yıllardır işleyen bir sürecin altının çizilmesinden başka bir şey değil.
“Son şans” diyor Trump…
Evet, İslam dünyasının Filistin ve Mescid-i Aksa konusunda adam olması için belki de son şans.
Kaynak: ankaraekspresi.com