Geçtiğimiz hafta Adana´da, 4 yaşındaki bir kız çocuğunu istismar eden sapığın haberlerini okumuşsunuzdur. Önce çuvaldızı kendimize batırarak, haber dilindeki yanlışlara işaret edelim. İstismar haberlerinde, içeriğe dair detayları vermenin,sapıkları teşvik etmekten ve mağdur ile yakınlarını bir kez daha incitmektenöte bir anlamı yoktur. Özellikle çocuk istismarı haberlerinde, muhabirlerin ve editörlerin bu noktaya hassasiyeti önemlidir. Ayrıca ölmemiş olan bir çocuğun, istismar sonucu öldüğünü haberleştirmek gibi bir faciaya sebep olan ´zincirleme hata´nın başlangıcı sanırım ´çifte teyit´ mekanizmasına başvurulmadan haberi hızla verme hırsıdır. Ancak neticede incinen yine mağdur yakınları olmuştur.
İşin hukuki boyutu ise çok daha çetrefilli. Toplumun her kesiminde çocuk tacizcilerine idam cezası verilmesi noktasında bir mutabakat oluşmuş durumda. Ancak meclisteki iki muhalefet partisi, bırakın idamı, cinselsuçlulara ´kimyasal hadım´ cezasının verilmesine bile karşı çıkmıştı. Sonunda Ak Parti, 2016´da, cinsel suçlulara yönelik kimyasal hadım cezasının yasalardaki bir seçenek olarak yer almasını sağladı. Ancak CHP Kadın ve Çocuk Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı ve Tekirdağ milletvekili Candan Yüceer, hadım cezasına şu gerekçeyle karşı çıktı:
"Mahkûmlar ve suçlular da insan haklarına sahiptir ve cezaların bile insan onuruna uygun olması gerekmektedir. Mahkûmların hadım edilmesi hırsızlığı önlemek için hırsızların kolunun kesilmesine benzemektedir. Bu da kısasa kısas bir cezalandırma anlayışıdır. Bazı ülkelerde buna benzeruygulamaların yapılıyor olması bunun insan haklarına aykırı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir."
Evet, CHP´li kadın bir milletvekili, kadın ve çocukları korumak noktasında CHP´yi temsil eden bir milletvekili, cinsel suçluların insan haklarından ve kısas cezasının İslâm hukukunu hatırlattığından hareketle hadım cezasına bile karşı çıkmıştı.
Aynı şekilde HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu da kimyasal hadım cezasına karşı çıkarak, Adalet Bakanlığı´na uzunca bir soru önergesi göndermişti. Bahsi geçen önergedeki sorulardan birisi şuydu: "Zorunlu hadım gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve anayasa ile koruma altına alınmış kişi dokunulmazlığı ve yaşama hakkı başta olmak üzere temel haklarla, işkence yasağı gibi yasakları ihlal eden bu ağır cezanın bir yönetmelikledüzenlenmesi konu ve usul unsurları açısından Anayasa´nın 124. maddesineaykırı değil midir?"
Ak Parti, bu muhalefete rağmen cinsel suçlular için kimyasal hadım cezasını hayata geçirmişken, bu muhalefetle birlikte idam cezasının geçmesini sağlayabilirmi sizce?