Yuwen Wu / The Independent
Koronavirüs salgını Vuhan'da ve Çin genelinde tüm şiddetiyle devam ederken şehrin tanınmış yazarı Fang Fang, tecrit altındaki yaşam ve krizle ilgili kendi düşüncelerine dair bir günlük tutmaya karar verdi.
Yetişkinlik döneminin tamamını Vuhan'da geçiren Fang Fang, şehre tutkuyla bağlı olsa da milyonlarca diğer sakin gibi korku, şaşkınlık ve üzüntü onu da tüketti. Tecrit altında yaşadığı süre boyunca aşağıdaki satırları kaleme aldı:
29 Ocak
“Hepimiz evlerimize hapsolduk ama hastalık bulaşmadığı sürece iyiyiz. Ancak hastanede tedavi görmek isteyen hastalar için şartlar çok zor. Sağlık çalışanlarının ve hastaların çileden çıkışını gösteren görüntüleri izledim; böylesi bir keder ve çaresizliği hayatımda daha önce hiç yaşamamıştım.”
2 Şubat
“Tahmin edildiği üzere şu sıralar vakalarda ani bir artış gözlemliyoruz. Hastalığa yakalanıp da hastaneye giremeyenlerden bazılarının artık dayanacak gücü kalmadı. Dün gece biri köprüden atladı. Bir sosyal hizmet çalışanı bize, bir ailenin tamamına hastalığın bulaştığını fakat bu kişilerin hastaneye giremediğini söyledi. Biri öldü. Umutsuzluk içinde kalan diğerleri de hayatlarına sona vermek istiyor. Vuhan'ı bu halde görmek tam anlamıyla yürek parçalayıcı ve acı verici.”
Fang Fang'ın vaka artışı ve ölü sayısının ardında yaşanan bireysel acılara temas eden anlatısı ve kurduğu empatinin, kendi hayal kırıklıklarının ve kederlerinin kelimelere döküldüğünü gören halkın dikkatini çekmesi uzun sürmedi. Fang Fang'ın günlüğünü (Çin'in mikroblog sitesi) Weibo'da milyonlarca kişi okuyup paylaşıyor. Bu kişiler kendi hikayelerinden bahsetmenin yanı sıra destek teklifinde de bulunuyor.
Fang Fang'ın Vuhan'da epey saygın bir yazar olduğu düşünüldüğünde, bunların hiçbiri şaşırtmamalı. 1980'lerin başında Vuhan Üniversitesi'nde Çin edebiyatı okumadan önce hamallık yapan Fang Fang bugüne dek 60'tan fazla şiir, makale ve roman yayımladı, prestijli birçok edebiyat ödülü kazandı. Fang Fang eserlerinde genelde, toplumda hiçbir umudu olmayan ancak mücadeleyi sürdüren ezilmiş kesimi tasvir ediyor. Yazarın Vuhan günlüğü açıkçası kendi kişiliğinin ve inançlarının da bir uzantısı.
Tıpkı duyarsız resmi propagandaya dair yaptığı sert eleştiriler gibi:
31 Ocak
“Vuhan'da kaç kişi öldü ve (kaç kişinin) ailesi yok oldu? Buna rağmen şu ana kadar kimse ne özür diledi ne de sorumluluk üstlendi. Hatta 'mutlak zafer' ifadesini kullanan bir yazar bile gördüm. Neden bahsediyorlar? Vuhan o kadar kötü bir durumda ki herkesin yaşamı pamuk ipliğine bağlı. Hani zafer nerede?”
Fang Fang yazar meslektaşlarını da uyarıyor:
“Sizden muhtemelen kutlama makaleleri ve şiirleri yazmanız istenecek. Lütfen yazmadan önce bir durup düşünün: Kimi övmek istiyorsunuz? Yalakalık yaparak birilerinin gözüne girmek istiyorsanız, ne kadar düşeceğinize dikkat edin. Yaşlanıyor olabilirim ama fikirlerimi dile getirmekten asla vazgeçmeyeceğim.”
Böylesi sert tavırlar, Fang Fang'ın başını genelde derde sokuyor. Yazarın 3,8 milyondan fazla takipçisi olan Weibo hesabı, koronavirüse yakalanan Dr. Li Wenliang'ın öldüğü gece engellendi.
Dr. Li, SARS benzeri yeni bir zatürreeye karşı sosyal medya çevrelerinde arkadaşlarını uyardıktan sonra "söylenti yaydıkları" gerekçesiyle Vuhan polisinden fırça yiyen 8 ifşacıdan biriydi. Dr. Li ocak ayı ortalarında hastalığa yakalandı ve 7 Şubat'ta hayatını kaybetti.
Doktorun ölümü gerek Vuhan'da gerekse ülke çapında keder ve öfke seline yol açtı. Yetkililerin halka virüs hakkında bilgi vermek yerine hastalığı ifşa edenleri susturmakla meşgul olması birçoklarını öfkelendirdi.
Kamuoyunun bilgisi arttıkça ocak ayında yapılan hatalar da ortaya çıkıyor. Yetkililer yeni virüs konusunda, özellikle de virüsün insandan insana bulaşabileceği gerçeği hakkında halkı zamanında bilgilendirmede başarısız oldu; personel ve malzeme tedarikine dair yeterli hazırlıkları yapmadı, dolayısıyla da işler kısa sürede kontrolden çıktı. Vuhan tecrit altına alınıncaya kadar birçoğu virüs taşıyan 5 milyon kişi Çin Yeni Yılı dolayısıyla şehri zaten terk etmişti.
Yazar ve diğer birçok kişi için bu tür hataları kabul etmek ve onlardan ders çıkarmak önemli.
Fang Fang bana, "En önemli ders şu: Hükümet dediğin halkının yaşamını idame ettirmeye öncelik vermeli; siyasi doğruculuğu ve toplantıları her şeyin üstünde tutmamalı" dedi.
Burada "toplantılar" ifadesi, Vuhan hükümetinin ocak ayı başlarında yapılan halk kongresi esnasında virüsle ilgili hiçbir bir güncelleme yayımlamamasına işaret ediyor.
Şimdilerdeyse Çin hükümeti koronavirüsle savaştaymış gibi mücadele ediyor, çok acımasız önlemler alırken kaynaklarını seferber ediyor. Sadece resmi söyleme izin veriliyor, soru soran insanlar susturulup cezalandırılıyor.
Fang Fang'ın kendisi de günlüğünü yayımlamak için sürekli yeni platformlar bulmak zorunda kalıyor. Sansürler peşini bırakmıyor ve mesajları kaldırılıyor olsa da pek çok kişi o yazıları okumayı ve yaymayı başarıyor, yazarın cesaretine de övgüler yağdırıyor.
Bir okuyucu, "Eyalet yazarları derneğine eskiden başkanlık yapmış biri olan yazar, sadece günlük yayımladığı ve duygularını ifade ettiği için 14 günlüğüne engellendi. Bu çok saçma" diye yazdı.
Bir diğer okuyucu da insanların Vuhan'da gerçekte neler olup bittiğini öğrenmesini sağladığı için Fang Fang'a teşekkür etti.
“Bu ülkenin sizinki gibi bir vicdana sahip yazarlara ihtiyacı var. Halk, devlet medyasına duyduğu güvenin çoğunu yitirdi.”
Fang Fang'ı hakir görenler ve troller de yok değil. Bir kalemşor, ülkesini düşünmeyip olumsuz bilgiler yaymaya can attığı gerekçesiyle yazara karşı saldırıya geçti. Bir diğer blog yazarı da Fang Fang'ın sadece başkalarını işi doğru yapmamakla suçladığını ancak hiçbir şekilde kendi başına yardıma gitmediğini düşünüyor.
Tüm bunlarla karşı karşıya kalan Fang Fang, meydan okumaya devam ediyor.
Fang Fang bana şunları söyledi:
“Yanlış hiçbir şey yapmadım (...) Tek yaptığım... içler acısı bunca hikayeyi okuduktan sonra etrafımda olup biteni ve hislerimi kayıt altına almaktı. Eğer (bunu) bile yapamayacaksam o zaman toplumumuzda büyük bir sorun var demektir.”
Çin'de internet içeriğini denetlemek üzere 1 Mart'ta yürürlüğe giren yeni düzenleme, devletin "zararlı" addettiği muhteviyat üzerinde daha sıkı kontrol sahibi olması dışında bir anlam ifade etmiyor ve seslerini duyurmak isteyen Fang Fang ve diğerlerini daha çetin bir mücadelenin beklediğini gösteriyor.