04.10.2018 Perşembe
Şangay (Shanghai) Üniversitesi´nde küresel çalışmalar alanında akademik faaliyetlerini sürdüren Çin uzmanı akademisyen Nurettin Akçay, ABD´nin İran´a yönelik ikinci yaptırım paketinin devreye gireceği 5 kasım günü sonrası Çin-İran ilişkilerinin nasıl seyredebileceği konusunu AA muhabirine değerlendirdi.
ABD, 5 Kasım´da İran´ın en önemli gelir kaynağı petrol ihracatını durdurmaya hazırlanırken, bu süreçte Çin´in nasıl bir tavır alacağı merakla bekleniyor.
Akçay, İran´ın Çin için önemli bir ülke olduğunu fakat vazgeçilemez olmadığını söyledi.
Çin´in ABD yaptırımları karşısındaki tutumu
Akçay, "Çin için İran´la ilişkiler, ekonomik ve politik açıdan önemlidir. ABD´yle mücadele ve İpek Yolu stratejisi, ilişkilerin önemini arttırmaktadır." dedi.
Çin´in İran´dan günde 655 bin varil petrol aldığını hatırlatan Akçay, bu rakamın İran petrol ihracatının yaklaşık yüzde 24´ünü oluşturduğunu ifade etti.
Pekin yönetiminin 5 Kasım´da yürürlüğe girecek yaptırımlara uymayacağını ve İran´la ticarete devam edeceğini belirten Akçay, Çin´in yapacağı hamlelerle İran´a uygulanan yaptırımları etkisizleştirmeye çalışacağını bu amaçla yuan ile ticareti genişletmek istediğini, Fransızların çekileceği araba pazarını doldurup, yedek parça teminine devam edeceğini taahhüt ettiğini söyledi.
Akçay, şöyle devam etti:
"ABD´nin yaptırımına rağmen İran´dan petrol alımına devam eden Çin, geçen ay bu ülkeden petrol ithalatını yüzde 26 arttırdı. Ağustos ayında Çin´in İran´dan ithal ettiği petrol miktarı günlük 874 bin varile ulaştı. Böylece Çin-İran petrol ticareti rekor kırmış oldu. Çin´in ambargo öncesinde İran´dan olabildiğince fazla petrol almaya çalıştığı belirtiliyor. Açıklamalarıyla İran´ın yanında yer alacağını ve İranla ticaretini devam ettireceğini ifade eden Çin, petrol alımını bu derece arttırmasıyla kafalarda soru işaretleri oluştururken, birçok analist Çin´in direncinin zamanla düşeceği yorumlarını yapmaya başladı."
"Çin, kendi çıkarları için rahatça İran´ı yalnız bırakabilir"
Kasım öncesi tepkiler ve açıklamalar, Çin´in ABD ambargolarına uymayacağına işaret etse de 5 Kasım sonrası Çin-İran ticaret verilerinde düşüş yaşanabileceğini dile getiren Akçay, "Çin-İran ilişkileri iki kardeş ilişkisi gibi okunmamalıdır. Bu ilişki iki dosttan ziyade iki tüccar ilişkisidir. Çin, kendi çıkarlarına ters düştüğü an rahatça İran´ı yalnız bırakabilir." dedi.
İran´ın zaman zaman gerçekleştirdiği sert çıkışların Çin cephesinde rahatsızlığı ve İran´a yönelik desteğin sorgulanmasına neden olduğuna değinen Akçay, "Çin, İran´ın Hürmüz Boğazı´nı kapatma tehdidini eleştirip sert bir şekilde kınadı. Çin Dışişleri Bakan Yardımcısı Chen Xiaodong, İran´ın Orta Doğu´da istikrarı sağlamak için daha fazla çaba sarf etmesi ve komşularıyla birlikte hareket etmesi gerektiğini söyleyerek rahatsızlıklarını en üst perdeden dile getirdi." şeklinde konuştu.
İran ile ticaret yapan şirketlere yönelik tehditlerden dolayı bugün birçok ülkenin "ABD´siz ödeme modeli"ni tartıştığını dile getiren Akçay, "Çin ve Rusya da kendi para birimlerini kullanarak dolardan bağımsız bir ödeme sistemi kurmak istiyorlar. Fakat sadece yerel paraların kullanımı sorunu çözmeyecektir. Zira ülkeler arasındaki ticaret hacmi farkı azımsanacak ölçüde değildir." dedi.
"Çin FATF´ı uyguluyor"
Son günlerde Çin´de bazı İranlıların banka hesaplarının kapatıldığı yönündeki haberlerle ilgili Akçay, mevcut durumu, kara para aklama ve terörizmin finanse edilmesiyle mücadele etmek için kurulmuş uluslararası bir organizasyon (FATF) tarafından önerilen kuralların Çin bankalarınca titiz bir şekilde uygulanması olarak değerlendirdi.
Çinli bazı şirketler ve bankaların ABD´yle bağlarına dikkati çeken Akçay şunları kaydetti:
"Total, Airbus, ATR, Peugeot, Renault, BNP Paribas gibi Fransız şirketleri, İran piyasasından çekilme ya da yatırımlarını erteleme kararı aldıklarını duyurmuştu. Zira bu şirketler için Amerika pazarı telafi edilemeyecek derecede önemli. ABD durumu memnuniyetle karşılıyor. ABD´nin tehditleri sonrası İran´dan çekilme kararı alan bazı şirketlerin yerini Çinli şirketlerin doldurduğunu gördük. Ancak ABD, Çin´in İran´a yönelik desteğinin sürdürülebilir bir şey olmadığını da çok iyi biliyor. Her ne kadar Çin açıklamalarıyla İran´ın arkasında olduğunu söylese de pek çok Çinli şirket ve bankanın ABD ile sıkı bağları bulunuyor ve Çinliler ABD´yi karşısına alıp sonuna kadar İran´ı destekleyemeyeceklerdir. Zira Çinli şirketler de ABD yaptırımlarının kapsamının dışında kalamıyorlar. Geçen yıl yaklaşık 4,3 trilyon dolara ulaşan Çin´in dış ticaretinde İran´ın payı yüzde 1´in altında iken, ABD-Çin ticaret hacmi Çin´in İran´la olan ticaret hacminden 17 kat büyüktü. Üstelik bu rakamın 506 milyar doları Çin´in ABD´ye yaptığı ihracattan oluşuyor. Bu bile ABD´nin Çin için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir."