ÇİN İSRAİL´İN KAPISINI İNOVASYONLA AÇMAYI DENİYOR

Ticaret savaşları ile ABD ve Avrupa ülkelerinin teknoloji kısıtlamaları, Çin´i "inovasyon ülkesi" İsrail´in kapısını çalmaya yönlendiriyor.

ÇİN İSRAİL´İN KAPISINI İNOVASYONLA AÇMAYI DENİYOR

22.10.2018 Pazartesi

ANKARA - TEVFİK DURUL

Çin, ABD ile yaşadığı ticaret savaşı ve Avrupa ülkelerinin de dahil olduğu yatırım ve teknoloji ticareti kısıtlamaları sonrası İsrail ile inovasyon alanında bağlarını güçlendirme arayışına giriyor. Çin Devlet Başkan Yardımcısı Vang Çişan´ın "inovasyon ülkesi" İsrail´i ziyareti, ikili iş birliğini artırma motivasyonunun yanı sıra Batı dünyasına da mesajlar içeriyor.

Vang, İsrail, Filistin, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri´ni (BAE) kapsayacak 9 günlük Ortadoğu turuna bugün başlıyor. Pekin´deki en önemli siyasi figürlerden biri olan Vang´ın Ortadoğu çıkarmasında, ilk durağı İsrail´in özel önemi bulunuyor.

Vang, ikili ilişkileri teknoloji ve inovasyon odaklı genişletmesi için Devlet Başkanı Şi Cinping tarafından getirildiği Çin-İsrail İnovasyon İş Birliği Ortak Komisyonu Eş Başkanlığı görevini de yürütüyor. Bu, Çin´in, dünyada önde gelen bir teknolojik güç olma yönünde yürüttüğü çabalara liderlik etmede Vang´ın rolüne işaret ediyor.

Çin´den İsrail´e 2000 yılından bu yana resmi ziyaret gerçekleştiren en üst düzey yetkili olan Vang´a, Çinli e-ticaret devi Alibaba´nın Üst Yöneticisi Jack Ma gibi önemli iş adamlarının aralarında bulunduğu kalabalık heyet eşlik ediyor.

Devlet Başkan Yardımcısı Vang, ziyaret kapsamında yarın ve 24 Ekim´de "4. Çin-İsrail İnovasyon Zirvesi"ne katılacak ve Başbakan Binyamin Netanyahu ile bir araya gelecek.

Teknoloji ve yatırımda Batı kıskacı

Vang´ın ziyareti, hem zamanlaması hem de içeriği yönünden ABD ve Avrupa ülkelerine de mesaj niteliği taşıyor. Washington başta olmak üzere Batılı ülkelerin "teknoloji ve fikri mülkiyet casusluğu" suçlamalarının hedefindeki Çin, yatırım, şirket alımı ve tedarik zincirine müdahale yoluyla "dünyadaki kilit teknolojileri çalmakla" suçlanıyor.

Batı dünyasının kıskacındaki Pekin yönetimi, ABD ve Avrupa gibi yüksek teknoloji alanında gelişmiş diğer ülkelerle iş birliği alternatifi arayışına girerken, mevcut durumda iş birliği anlaşması bulunan İsrail, bunun için en uygun seçeneklerin başında geliyor.

Çin, yapay zeka ve diğer kilit sektörlerde 2050 yılına kadar dünya lideri olmayı hedefliyor. Savunma ve siber güvenlik gibi sektörlere yapılacak yabancı yatırımlara karşı tıpkı ABD gibi tedbirler koymasına rağmen İsrail´in, Çin ile teknoloji alanında yakın iş birliği geliştirmesi dikkati çekiyor.

Kalkınma hedeflerindeki "pragmatist" tavrıyla bilinen Çin, teknoloji alanında ihtiyacı olanı almak için "inovasyon ülkesi" İsrail´in kapısını çalıyor. ABD ve Avrupa´nın, ülkelerindeki yatırım ve şirket alımlarını mercek altına alarak teknoloji ihracatında kısıtlama uyguladığı Çin, bu dönemde yaptığı İsrail açılımıyla Batı´ya alternatif bulabileceği mesajını yolluyor.

Filistin meselesi

Pekin yönetimi, "Ortadoğu´daki sorunların özü" olarak nitelediği Filistin konusunda, "başkenti Doğu Kudüs olan Filistin Devleti´nin kurulmasını destekleyen" bir dış politika yürütürken, İsrail ile Filistin arasında yaptığı aktif ara buluculuk faaliyetleriyle biliniyor.

Enerji güvenliği kaygısıyla Arap dünyasının sempatisini kazanmak için "Filistin halkının haklı davasını güçlü şekilde desteklediğini" belirten Çin, diğer yandan ABD´nin en yakın müttefiklerinden İsrail ile bağlarını istikrarlı şekilde artırıyor.

Dünyanın en çok enerji tüketen ülkesi konumundaki Çin, petrol ve doğal gaz ihtiyacının büyük kısmını başta Suudi Arabistan ile İran olmak üzere Ortadoğu ve Afrika´dan karşılıyor.

Çin-İsrail ilişkileri

1949´da kurulan Çin Halk Cumhuriyeti´ni Ortadoğu´da tanıyan ilk ülke olan İsrail, kuruluşundan sadece 100 gün sonra bu ülkeyi tanıdığını ilan etmişti ancak iki ülke resmi ilişkilerini bundan 43 yıl sonra tesis etmişti. O yıllarda Pekin yönetiminin Arap ülkelerine güçlü desteği ve İsrail´in ABD ile yakınlığı, diplomatik ilişki kurulmasını 1992 yılına kadar geciktirmişti.

Ancak Çin, askeri güçlerini modernize etme sürecine başladığı 1990´larda geniş bir silah ve teknoloji ithalatı yaptığı İsrail ile diplomatik ilişki kurmadan önce de özel bir ilişki geliştirmişti. İsrail, o dönemde Çin´in Rusya´dan sonra ikinci en büyük silah tedarikçisi konumundaydı.

ABD´nin yaptığı silah satışı, ticaret ve yatırım ilişkisini kesme çağrılarına rağmen İsrail, Çin ile ekonomik bağlarını giderek güçlendirdi.

Pekin yönetiminin tarihi İpek Yolu´nu yeniden canlandırmayı hedefleyen "Kuşak ve Yol" inisiyatifinin hayata geçirilmesi yönünden de İsrail, stratejik konumu itibarıyla kilit öneme sahip ülkelerden biri olarak görülüyor. Çin´i batıyla bağlayacak olan projenin deniz lojistiği ayağındaki önemli ülkelerden biri olan İsrail´deki Çin yatırımları dikkati çekiyor.

İsrail´deki Çin yatırımları

İki ülke arasındaki ticaret hacmi, özellikle son 10 yılda yaklaşık iki kat artarak geçen yıl sonu itibarıyla 13,1 milyar dolar seviyesine yükseldi. Burada Çin´in İsrail´e doğrudan yatırımları 7 milyar dolarla en büyük kalemi oluşturuyor. Çin, geçen yıl itibarıyla İsrail´in Asya´daki birinci, dünyadaki üçüncü en büyük ticaret partneri konumunda bulunuyor.

The Jerusalem Post´un bildirdiğine göre, Çinli Pan-Mediterranean Engineering Co. Ltd, Ashdod´un yeni limanının inşasında rol alıyor. Ayrıca, Sinohydro Corporation, ülkenin kuzeydoğundaki bir hidroelektrik santrali inşasına devam ediyor. China Railway Group Ltd ve Çin İnşaat Mühendisliği Şirketi konsorsiyumu ise Tel Aviv´de yeni bir tren yolu inşasını yürütüyor. Bunların yanı sıra Çinli otomobil üreticilerinden bazılarının, İsrail´de Ar-Ge merkezleri bulunuyor. Çin´in, İsrail´deki toplam yatırımlardaki payının, yaklaşık yüzde 5 olduğu kaydediliyor.

İsrail´deki yüksek teknolojili endüstri ve altyapı projelerine yaptığı kapsamlı yatırımlar Çin´in İsrail´deki nüfuzunu artırmasına yol açtığı gerekçesiyle başta ABD olmak üzere uluslararası toplumun bölgedeki güvenlik kaygılarını artırıyor.