Tüm bu hengamenin içinde gelin sizinle bir senaryo yazalım.
Senaryo şu: 25 yıldır yöneticiliğini yaptığınız sitede seçimle başka bir ?yönetici? seçildi ve siz çok az bir farkla kaybettiniz. Ve senaryo bu ya; ikamet ettiğiniz daire de sizin değil aslında siz apartmanda kiracısınız?
Hemen seçimi kaybeder kaybetmez o mülkü boşaltıp, yıllardır yürüttüğünüz yöneticiliğe bağlı olarak toplanan aidat makbuzlarını, bankaya yatan paraları, geçmiş yıllarda yaptırdığınız dış cephe kaplamayı, asansör tamirlerini, periyodik bakımlarını, çatıların yenilenmesini, giriş katındaki dükkânların durumunu, sizin yönetiminizin arka bahçeye yaptırdığı otopark vs? Hepsini topladığınız, arşivlediğiniz dosyalarla birlikte yeni yöneticiye devretmeniz gerekir. Zaten sizin bunları seçimden önce ?kaybetme ihtimaline? karşı hazırlayıp, istiflemiş olmanız da şart. ?Seçimin doğası gereği?. Öyle ya, sizin %100 kazanacağınız ne malum?
Bu çalışmayı yapmamanız, ?Nasıl olsa yine beni seçerler, 25 yıldır durum değişmedi, şimdi mi değişecek?? genişliğinde olmanıza bağlıdır.
Ama durum böyle olmamış ve başka biri seçilip, kapınızı çalmaya başlamıştır; ?Haydi, hemşehrim, ver şu dosyaları, banka girdilerini de işimize bakalım? diye. Ve sizin bu konuda hiçbir hazırlığınız yok! Ne yaparsınız?
Dürüstçe ve akla yatkın bir şekilde cevap veriniz lütfen?
?Seçim tekrarlansın!? dersiniz, tüzük gereği olmaz. ?Bazı dairelerdeki mülk sahipleri oy kullanmadılar ve / veya düzgün oy kullanmadılar. Bunlar kontrol edilsin? dersiniz. Amacınız nedir peki? Zaman kazanmak? Yöneticiliği devretmek üzere hiç bir hazırlığınız olmadığı için?
Ve bir telaşla başlarsınız evdeki dosyaları mutfak masasının üstüne yığmaya? Hatta arada bir ?Yahu hanım! Şu İsmail beylerin dış cephe kaplama faturalarını bulamıyorum! Nerede bunlar?? diye evi telaşa da verirsiniz. Çünkü o kadar rahat davranmışsınız ki, tam 25 yıldır. Ne soran var, ne sorgulayan, ne de ?Yahu sen neler yapıyorsun, getir bakalım şu hesapları? diyen bir denetleme kurulu? Ama bir türlü çıkmaz o İsmail beylerin faturası? Sağda solda peçete kâğıdı üzerine dahi yazılmış bile olsa ?Alındı? yazan imzalı kâğıtları toplamaya başlarsınız. Yeni seçilen yönetici ise hala kapıda sizi beklemektedir?
İşler bir günde iki günde içinden çıkılmayacak kadar karışmış. Eksik makbuzlar, alınmamış faturalar, yatırılmamış borçlar, fazladan alınmış paralar derken ateş paçadan içeri giriyor. Bir medetle mahalle muhtarının kapısına dayanıyorsunuz, ama o ne yapsın? Eli kolu bağlı? 25 yıldır istediğin gibi at oynatmışsın. Şimdi devredeceksin ama açık çok? Adam kapıda? Devamlı basıyor zile? Sen kapıyı açmadıkça, topluyor mahalleliyi ve diyor ki: ?Lütfen apartman yöneticimiz makamı ? lojmanı terk etsin, dosyaları versin ve ben de işime bakayım??
Bu şekilde devredersen site yönetimini, mahkeme mahkeme sürünürsün. Bu belli oluyor. Bir şeyler yapmalı diyorsun? Kendi adamlarından oluşturduğun ?Site Yönetimi Seçim Heyetine? diyorsun ki: ?Arkadaşlar, tekrar tekrar sayın. İlla bir şeyler bulursunuz.? Cevap: ?Valla efendim. Adam bağıra bağıra kazanmış.? Bu durumda kaybeden, ?Eee o zaman oyalayın yahu, bir kaç gün, hatta birkaç hafta daha?? deyince onlar da, ?Elimizden geleni yapalım o vakit?? diyorlar. Rahatlıyorsun. Ama işler toparlanacak gibi değil? Topladığın aidatları koyduğun çantada bayağı eksikler var? Cebine bakıyorsun, yerine koyacak para yok. Basıyorsun fırçayı bunu yaptığını düşündüğün kızına? Kız ağlamaklı, oturuyor bir köşede? Eşin, senden dertli? ?Ben nasıl gideceğim şimdi önümüzdeki perşembe Müjgân hanımların altın gününe? Ne derim onlara bey? Senin hakkında uluorta şeyler söylerlerse ben ne derim?..?
Yok, bir çıkış yolu bulamıyorsun? Adam ise site kapısının önünde tüm mahalleliyi toplamış, onlara dönüp ?Biz hak ettiğimizi istiyoruz? diyor.
Seçim sandıklarını açtırıyorsun, tekrar tekrar saydırıyorsun, yanlış verilmiş oyları ?nasıl doğru saydırırız? diye uğraşıyorsun ama, yok kapanacak gibi değil bu açık? Evde de dosyalar dolusu borç ? harç ? senet ? makbuz ? tutanak?
Bir kaç gün daha geçiyor. Adam bıkmıyor da? Ne yüzsüz adammış yahu? İnsan bir gece uyur, yok bu geceleri de ayakta kapıda bekliyor. Ekmek almaya çıkamaz olmuşsun. Bir kaç faturayı kurtarıyorsun, biraz açık kapanıyor. Sağdan soldan, kayınçodan? Ona arabasını sattırıyorsun, eşinin altındaki arabayı tefeciye veriyorsun filan derken biraz borç yükü hafifliyor. Asansörcü ile yıllardır süren ahbaplığın neticesinde ondan bir koçan fatura alıyorsun, başlıyorsun doldurmaya?
Çember daralıyor? Bir de çemberi ateşe vermişler? Akrep değilsin ki; kendini, kendi zehirli iğnenle sokup öldüresin. Çıkış yok, kaçış yok, öyle de yapsan, böyle de yapsan, o dosyaları verecek, o lojmanı boşaltacaksın ve yeni yönetim gelip işin başına geçecek?
Haydi, çık bakalım işin içinden nasıl çıkacaksın, biz de görelim ? öğrenelim ? ders çıkartalım?