Cihangir İslam, Halk TV "Sözüm Var" Programı'nda Cumhuriyet Halk Partisi'ne geçmesinin nedenlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. İslam, Saadet Partisi ile fikir ayrılığı yaşadığı konulara örnek olarak İstanbul Sözleşmesi’ni gösterdi.
Adalet Partisi'nden milletvekilliği yapmış bir babanın oğlu ve Mazlum-Der kurucularından olduğunu belirten İslam, "Ben bir Müslümanım. Ve sosyal demokrasiyle de hiçbir problemim yok. Benim toplumsal görünen yüzüm, insan hakları mücadelesi, darbe karşıtlığı, bir arada yaşamak, hukuk devleti ve hukunun üstünlüğü kavramlarıyla geçti. 'Siyasal islamcı' dediğinizde, beni İŞİD ile aynı kefeye koyuyorsunuz. Ben bir Müslümanım ve siyasetimi İslam'dan ayırmam. Bu benim inanç dünyam, kainata bakışım. Dünyadaki yüzüm ise insanların eşitliği" diye konuştu.
"Sorun kafamızdakiler değil, üzerimizdeki barkodlar"
Dünyaya bakışı nedeniyle CHP'de siyaset yapma noktasına geldiğini ifade eden Cihangir İslam, şöyle konuştu:
"İnançlarımdan kaynaklanan kavramlar, neticede beni CHP'de Kemal Kılıçdaroğlu ile siyaset yapmak noktasına getirdi. İnsanlar ateist olabilir, deist olabilir, Alevi, Sünni, Kürt, Türk olabilir, bunların hepsiyle çalışırım. Özgürlükçü bir laiklik, çoğulcu bir demokrasi adına. Adalet yürüyüşünden beri, benim zaten hem Millet İttifakı ile hem Cumhuriyet Halk Partisi ile hem Saadet Partisi ile organik bir ilişkim var. Orada bütün alt grupların temsilcileri yer aldı. Orada 25 gün birlikte yedik, içtik. Tanıma, tanışma fırsatı bulduk. Orada farkettik ki esas problem kafalarımızdakiler değil, üzerimizdeki barkodlar.''
CHP'nin Saadet Partisi'ni meclise sokmasının çok eleştiriler aldığını, ancak son seçimlerde alınan sonuçların bunun eseri olduğunu söyleyen İslam, "İstanbul seçimlerinde en az 300 bin Ak Partili fikir değiştirdi ve fark 800 bine çıktı. Bunda Sayın Karamollaoğlu, Akşener ve Kılıçdaroğlu'nun birlikte fotoğraf verebilmesi de etkili oldu" dedi.
"Bağımsız milletvekili olmamda biraz İstanbul Sözleşmesi'nin payı var"
Cihangir İslam, Saadet Partisi'nden ayrılma gerekçesini şu sözlerle açıkladı:
" Ben aşağı yukarı 1,5 yıl Saadet Partisi'nde acemi asker gibi çalıştım. Almanya, Artvin, neresi olursa gittik, konuştuk. Ama bir yerden sonra baktık ki politikalarımız biraz farklılaşmış. Tamam, Millet İttifakı'nda sorun yok ama benim muktesebatım biraz orada rahatsızlık yaratabildi. Mesela İstanbul Sözleşmesi konusu. Ben, evet İstanbul Sözleşmesi'ni savundum. Partinin resmi görüşü öyle değildi. Bağımsızlığımda biraz onun da payı vardı. Olabilir, o tabanın hassasiyetleri farklıdır, ittifak böyle şeyleri kaldırmalı. Her şeyi aynı düşünmek zorunda değiliz. Ben ondan sonra bir anlamda müsaade istedim. Baktım ki bana ihtiyaç yok partide. Yetişmiş son derece iyi arkadaşlar var. Bağımsız olarak devam ettim. "