Cihad (HUTBE)

Yazarımız Mesut Aydın, "Cihad" kavramını bu Cuma hutbesinde ele alıp, müslümanların cihada bakış açılarını konu edinmiştir.

Cihad (HUTBE)

MUHTEREM MÜMİNLER!

Cihad, Arapça bir kelime olup, her türlü meşakkat ve zorluğa göğüs gerip, çalışmak, çabalamak ve gayret etmek gibi manalara gelir. Ancak, bu kelime İslam´la birlikte, ?Allah yolunda kavga vermenin´ adı olmuştur. Bugün cihad denince akla gelen tek mana budur. Yeryüzünde cihattan daha büyük bir vazife yoktur. Zaten olsaydı, Allah (c.c) peygamberlerini o vazife ile vazifelendirirdi. Cenâb-ı Hakk´ın, bu vazife ile vazifelendirdiği insanlar, insanların en şereflileri ve onlara bu vazifeleri getirip intikal ettiren melekler de, meleklerin en şereflileridir. Her şeyden evvel düşünülmelidir ki, Hazreti Adem´den bu yana, Nebî olsun, Velî olsun, Allah´ın en seçkin kulları, büyük ölçüde bu seçkinliğe, kılıçların gölgesi altında ve nefis muhasebesi sayesinde ulaşabilmişlerdir

Cihad, İ´lay-ı kelimetullah için elinden gelen tüm çabayı göstermek, bedeni, mali ve zihni gücünü kullanmak, maddi ve manevi varlığını Allah yolunda kullanmaktır.

KARDEŞLERİM!

Cihad, sadece cephelerde eda edilen bir amel değildir. Bu şekilde bir anlayış, cihad ufkunu daraltmak olur. Hâlbuki cihadın yelpazesi, şarktan garba kadar geniştir. Bazen bir kelime, bazen bir susma, bazen sadece yüzünü ekşitme, bazen bir tebessüm, bazen o meclisten ayrılma, bazen de meclise sadece dâhil olma? kısacası, yaptığı her işi Allah için yapma, sevgi ve öfkeyi O´nun rızasına göre ayarlama, bütünüyle bu cihadın şümulüne girer. Bu şekilde hayatın her sahasında, cemiyetin her kesiminde toplumu ıslah adına sürdürülen her türlü gayret yine cihad cümlesindedir.

Bahçıvan meyve alabilmek için, dikenler ve meyve kurtlarıyla mücadeleyi öğrenir. Meyvenin olduğu yerde dikenler ve meyve kurtları da olacaktır. Gül yetiştiren diken de yetiştiriyor amma onun gayesi güldür. Gül yetiştirenlerin dikenden şikâyet ettiklerini hiç duymadım.

Yüce Allah Kur´an-ı Kerimde ?Müminler o kimselerdir ki, Allah´a ve resulüne iman ederler, imanlarında asla şüpheye düşmezler, mallarıyla ve canları ile Allah yolunda cihad ederler. İşte onlar imanlarında sâdık olanlardır?1buyurarak imanın sadakatini cihada bağlamıştır. Peygamberimiz (sav) ?Hangi amel daha faziletlidir?? şeklindeki bir soruya ?İman etmek ve Allah yolunda cihat etmektir? 2buyurmuşlardır.

Yine Rabbimiz Kitab-ı Kerim´de ?Allah yolunda nasıl mücahede etmek gerekiyorsa öyle cihad edin. Dinine yardımcı olmanız için sizi seçen ve bu konuda size bir güçlük yüklemeyen Allah´tır. Babanız İbrahim´in dininde olduğu gibi hanif ve tevhit dini üzere sizi Müslüman olarak isimlendiren de Allah´tır. Ta ki peygamberler size şahit oldukları gibi siz de diğer insanlara şahit olasınız. Öyle ise namazı dosdoğru kılın zekâtı verin ve her işinizde Allah´a sarılın. Sizin dostunuz ve Mevla´nız O´dur. O ne güzel dost ne güzel yardımcıdır?3 buyurarak cihadın nasıl olması gerektiğini de göstermiştir. Peygamberimiz (sav) ?Müşriklerle mallarınızla, canlarınızla ve dillerinizle cihad ediniz?4 buyururken cihadın nasıl yapılması gerektiğini,  malla, canla ve dille mücadele edilebileceğini açıklamıştır.

Allahrasulü (a.s) cihaddan uzak kalmanın bedelini nifakla adlandırarak buyurur ki "Kim ki (Al­lah yolunda)  cihad etmeden ve cihada gitmeyi gönlünden geçirmeden, ona niyetlenmeden ölürse, o nifaktan bir şube üzere ölmüştür."5

KARDEŞLERİM!

Asr-ı saadetin insanı, harp meydanlarında kavga verirken arslanlar gibi dövüşür, gece olunca da hepsi birer derviş kesilir ve sabahlara kadar ibadet ve zikirle Cenâb-ı Hakk´a kullukta bulunurlardı. O kadar ki, sanki onlar gündüzleri gözleri hiçbir şey görmeyen o cengâverler değil de hayatlarını hep bir köşede inziva ve ibadetle geçiren zahitlerdi. İş böyle olunca, maddî cihadı her şey sayıp cihad-ı ekberi görmemezlikten gelmek veya cihad-ı ekber diye diye dinin en önemli bir müeyyidesini yıkıp onu ruhbanlığa çevirmek dinin ruhuna hıyanetten başka bir şey değildir. İşte önümüzde Allah Rasülü´nün bütün bir hayatı ve işte teker teker bütün sahabe..!

Bir muharebe gecesinde iki sahabe nöbet bekliyor. Gündüz akşama kadar kılıç sallamış bu insanlar, gece de sabaha kadar nöbet tutacak ve düşmanın muhtemel saldırısını orduya haber vereceklerdi. Biri diğerine, ?Sen istirahat et de biraz ben bekleyeyim, sonra da seni kaldırırım? der. İstirahata çekilen çekilir, diğeri namaza durur. Bir ara düşman vaziyeti anlar ve ayakta namaz kılmakta olan bu sahabîyi ok yağmuruna tutar. Vücudu kan revan içinde kalmıştır; ancak o, namazını bitirinceye kadar dayanır ve namazını bitirdikten sonradır ki yanındakini kaldırır. Arkadaşı, onun durumunu görünce hayretten dona kalır ve ?Niçin? der, ?birinci ok isabet ettiğinde haber vermedin?? Cevap şöyledir: ?Namaz kılıyor ve Kehf sûresini okuyordum. Duyduğum o derin zevki bozmak, bulandırmak istemedim...? Huzur onu böyle çepeçevre kuşatmıştı. Sanki namazda Kur´ân okurken, Kur´ân bizzat ona nazil oluyor ve sanki Cibril, onun ruhuna Kur´ân solukluyordu da o, böyle bir vecd içinde iken bağrına saplanan oktan acı dahi duymuyordu. İşte büyük ve küçük cihadı kendinde toplayan insanların durumu ve işte cihad adına hakikatin gerçek yüzü?

AZİZ KARDEŞLERİM!

Öyleyse tek kanatlı olmayacağız, çünkü bu ümmet tek kanatla uçamaz. Dünyanın değişik yerlerinde ve ülkemizde mücahit erlerimiz Allah yolunda cihad ederken bizde ümmetin diğer kanadı olarak bulunduğumuz yerde dille, malla ve canla cihad edeceğiz. Rabbim bizi muvaffak etsin.


------------------------------------------------------------

1-(Hucurat, 49:15)

2-(Tecrid-i Sarih, 7:445)

3-(Hac, 22:78)

4-(Müslim, İman, 20)

5-(Müslim, İmare, 158)