Çiftlikbank, aldatmanın ve aldanmanın en son güncelleşmiş hali

Yaşar Süngü- 18.03.2018

Çiftlikbank, aldatmanın ve aldanmanın en son güncelleşmiş hali

Üniversite yıllarımda bir öğrenci evinde karşılaşmıştım onunla; Her ay bir şirket kurup bir şirket kapatıyormuş.

Düşük tirajlı İslami hassasiyetiyle bilinen gazete ve dergilere reklam vererek sahte ürün pazarlıyormuş.

Sebebi de gazetelerine güvenen okuyucuların yayınlanan reklama daha kolay inandıklarıymış

?Neden bu sahtekarın bu evde kalmasına izin veriyorsunuz? dedim.

Sadece gülümsediler.

**

Çiftlik Bank´ın tesislerinin ilk açıldığı zaman, parasını yatıran vatandaşlarla Çiftlik Bank adına röportaj yapan muhabirin mikrofon uzattığı bir kadın, ?Çiftlik Bank´ın neyine güvendiniz?? sorusuna şöyle cevap vermiş;

?Üye sayısına baktım. Tatmin edici miktardaydı. Bu kadar insanın aptal olamayacağını düşündüm?.

Demek bu kadar insan aptal olabiliyormuş.

**

Çiftlikbank ne ilk ne de son.

Bunun gibi faaliyet gösteren halen 11 girişim daha varmış

Hafızalarımızı yoklarsak geçmişte İstanbul´da yüksek binaları, Galata Köprüsü ile Galata Kulesi´ni, Boğaz Köprüsü´nü vatandaşa satan sülün Osman´ı, 18 yaşındaki Banker Yalçın´ı, Banker Kastelli´yi, saadet zincirlerini, Titan Kenan´ı, Jet Fadıl´ı, gurbetçileri tokatlayan sözde İslamcı holdingleri çok ?ihlassız´ sermaye sahiplerini, ahiret yolcusu olarak çıkıp dünyalıkları doldurma peşine düşen bir sürü paragöz cemaatleri hatırlarız.

18 yaşındaki banker Yalçın, ?Albaylar, hakimler ne ünlüler yalvarıyordu paralarını kullanmam için? diyordu.

Hepsini yazmaya kalksak yer kalmaz.

Tarih aptalların hikayeleri ile doludur.

**

Ve hayat, milyonlarca tercihin kısa hikayesidir.

İnsani ilişkilerimizde yer alan küçük menfaatler genelde masumiyet elbisesi giyerek hayatımızda arzı endam ederler.

Bunlar her zaman affedilmeye, göz yumulmaya, hoş görülmeye müsaittirler.

Küçük menfaatler buzdağının görünen en uç kısmıdır, tehlikesiz gibi görünür ancak daha büyük bir tehlikenin de habercisidir.

Eğer etrafındaki insanların elde ettikleri küçük menfaatlere karşı tutumunu iyi okuyamazsan buzdağını göremezsin.

**

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mehmet Aydın ve ?Çiftlik Bank´ın bu kadar insanı yüksek kazanç vaadiyle nasıl kandırabildiğine ilişkin şu 4 maddeyi sıralıyor: Sürü psikolojisi, sosyal itaat duygusu, realite körlüğü ve duruma uygunluk...

Tarhan hocaya göre yöntem şu:

Önce ücretsiz tavuk verme gibi yöntemlerle güven duygusu kazanırken insanların sosyal itaat duygusu ile sürü psikolojisini harekete geçirdi.

Bir süre sonra sisteme katılan insanlar, ?Bu kadar insan para yatırıyorsa bu kadar kişi aptal olamaz? düşüncesine kapıldı.

**

?Duruma uygunluk varsa realite körlüğü oluşuyor? diyen Tarhan sanal para bitcoini örnek veriyor;

Çiftlik Bank´ın kurucusu tosuncuk, bitcoin´in yükselişi üzerinden bu şekilde para kazanmanın normal olabileceğine insanları inandırdı.

Tarhan şöyle devam ediyor: Bir süre yatırım yapan insanlar bu kez parayı kaybetme korkusuyla daha fazla yatırıma devam ediyor. Daha fazla kişiyi sisteme katmaya çalışıyorlar.

Yakınlarına bunu abartılı şekilde övüyorlar ve aldatmanın parçası haline geliyorlar.

**

Uruguay´a kaçtığı öne sürülen Mehmet Aydın, Bursa´da 2013 yılında iki eğlence mekanının ortak mutfağında bulaşıkçı olarak çalışmış.

İş yeri sahibi onun için, ?Çok gariban bir çocuktu. Temiz ve güler yüzlüydü. İlk başladığında çorabının üzerine giydiği terliklerle işe gelip gidiyordu. Kendisi, ´Biz çok zenginiz ama babam ile küstük´ diyordu. Buna rağmen arkadaşları ona üzülüyordu.

İçine kapanık gariban bir insanın böyle bir dolandırıcılık olayına girmesine akıl sır erdiremiyorum?.

?Hiç böyle bir insan değildi? gibi sözleri taciz, hırsızlık ve cinayet vakalarında çok duyduğumuz için şaşırmadık.

**

Aralarında masumlar da vardır ancak istisnalar kaideyi bozmaz.

Yukarıda saydığım mağdurların hepsinin tek ortak yanı var; hırs, kanaatsizlik ve daha fazla kazanç.

Hadi insanlar aptal, hırslarına ve menfaatlerine yenildiler.

Hadi insanoğlu menfaatlerinin ve alışkanlıklarının esiridir.

Ancak insanın böyle durumlarda, ?Devlet niye var? diye sorması hak değil mi?

Neden polis hep cinayetten sonra gelir?

Neden devlet, vatandaş tokatlandıktan sonra olaya müdahale eder?