AŞAĞI yukarı şöyle bir şey olmalı:
*
- 70 yaşını geçmemiş olmalı.
*
- Cerbezeli olmalı, ağzı iyi laf yapmalı.
*
- Cem Yılmaz gibi espri yapamasa da belirgin bir mizah duygusu olmalı.
*
- Muhafazakâr kitle yadırgamamalı.
*
- Kürtler, ?Buna oy vermeye benim elim gitmez heval? dememeli.
*
- Halk dilinden konuşmayı iyi becermeli. Basitleştirme, sadeleştirme şampiyonu olmalı.
*
- ?Cenabı Allah? derken de, ?Atatürk? derken de ağzına yakışmalı.
*
- Medyayla arası iyi olmamalı. Hatta medyayla didişmeli.
*
- Söylediği hiçbir şey eski olmamalı, söylediği her şey yeni olmalı.
*
- Hacı teyzelerimizde ?Vah yavrum? dedirtecek türden bir şefkat duygusu uyandırmalı.
*
- Polemik canavarı olmalı.
*
- Arada şöyle birkaç kafiyeli mısra patlatmalı...
*
- Sadece İzmir, Muğla, Edirne´de değil Kayseri, Konya, Erzurum gibi illerde de rahat etmeli.
*
- Hem iddialı olmalı, hem iddiacı olmalı.
*
- Gözyaşı dökebilmeli, kahkaha atabilmeli.
*
- Hakiki, sahici, samimi olmalı.
*
- Arada ?siz hepiniz, ben tek? diyebilmeli.
KAHKAHALARLA GÜLDÜREN TÜRDE BİR SAVRUKLUK
?CHP doğru dürüst bir aday çıkarabilecek mi? sorusunun cevabı, bugünden belli olmuş durumda:
Pek mümkün görünmüyor!
Neden mi?
Çünkü...
AK Parti bile CHP´den...
Daha tutarlı, daha rasyonel, daha derli toplu, daha stratejik yaklaşımlar beklerken...
CHP´den sadece ve sadece...
- Savrukluk...
- Dağınıklık...
- Başıbozukluk...
Yükseliyor.
Herkes partinin üst üste yapacağı toplantılarla, kılı kırk yararak, ortak aklı çalıştırarak bir aday belirlemesini beklerken...
CHP´de şunlar oluyor:
- Partinin Genel Başkan Yardımcısı, ?Kılıçdaroğlu aday olmazsa ben adayım? diye ortaya çıkıyor.
- Adı sanı duyulmamış bir milletvekili, ?Ben de adayım? diye açıklama yapıp adını sanını duyurmaya çalışıyor.
*
Ve CHP´nin bu perişan hali karşısında...
- AK Partililer, hayatlarının en keyifli kahkahalarını atıyorlar.
- CHP´liler ise ?Bizim parti galiba bizimle kafa buluyorlar? diyerek tırnak yiyorlar.
VAY EFENDİM NASIL BASKIN SEÇİM DERMİŞİZ?
- Kasımda yapılmasına karar verilse... ?Erken seçim´ olabilirdi.
- Ağustosta yapılmasına karar verilse... ?Bayağı erken seçim´ olurdu.
- Haziranda yapılmasına karar verilince... ?Erkenin de erkeni´ bir seçim oldu.
- ?Erkenin de erkeni´ demek yerine ?baskın´ demenin nesi yanlış birader?
- Elini vicdanına koy da söyle: Kendinle baş başa kaldığında ?Ağabey ben bile bu kadar erken olmasını beklemiyordum? demiyor musun?
- Muhalefeti hazırlıksız yakalamadı mı bu tarih? Hiç değilse bu açıdan baskınlık bir tarafı yok mu?
- Yahu AK Parti milletvekilleri bile seçimin bu denli erken olmasına şaşırmadı mı?
- ?Baskın seçim´ demek, illegal seçim, gayrimeşru seçim demek değil ki birader! Çık artık şu öküzün altından. Buzağı falan bulamazsın oralarda!
EKMELEDDİN BEY´E YÜKLENİP DURMAYIN
Bu konuda üç şey söyleyeceğim:
*
- BİR: Ekmeleddin Bey, sadece CHP´nin adayı değildi. MHP´nin de adayıydı... İki partiyle birden yola çıkmıştı.
- İKİ: Siyasete devam kararı veren Ekmeleddin Bey´in ya CHP´yi ya da MHP´yi tercih etmesi beklenirdi. MHP´yi tercih etti.
- ÜÇ: MHP´de siyaset yapan Ekmeleddin Bey, tabii ki partisinin ittifakına sahip çıkacak ve Erdoğan´a oy vereceğini söyleyecek.
- FİLİZ AKIN: Asil bir duruşu olduğu muhakkak... Yanında yöresinde elini kolunu nereye koyacağını bilemezsin... Karşısındakinin kendine çeki düzen vermesine yol açar. Duru, sade ve yalansız bir güzelliği var. Ama en güzeli o değil.
- GÜLŞEN BUBİKOĞLU: ?Kovaladıkça kaçan ateş böceği misin´ şarkısının bol bol çalındığı o eski filmdeki güzelliği hakikaten dillere destandır. Matraklığıyla güzelliğini bir arada götürme becerisine diyecek yok. Ama en güzeli o da değil.
- TÜRKAN ŞORAY: Güzelliği bizim milletinin güzellik anlayışına uygun mu? Kesinlikle uygun. Pervasızlığı da, küstahlığı da, mahzunluğu da kendine yakıştırabiliyor mu? Kesinlikle yakıştırıyor. Güzelliğe damgasını vurmuş mu? Elbette. O halde birinci o.