Tarih: 21.07.2018 10:36

CHP´deki kavga seçimde ülkeyi kaybeden CHP´ye belediyeleri de kaybettirebilir?

Facebook Twitter Linked-in

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Şu sıralar etrafımızdaki dünyada ülkemizi yakından ilgilendiren pek çok gelişme yaşanıyor; bunların bir bölümünden her şey olup bittikten sonra haberimiz olabiliyor.

İsrail´in ?vatandaş´ olarak kabul ettiği Arap asıllı halkının pek çok hakkını gasp etmeyle sonuçlanacak ?ulus devlet yasası´ oldu-bittisi sözgelimi. Hemen ardından da Gazze´ye saldırı başlatması?

Helsinki´de bir araya gelen ABD ve Rusya devlet başkanları arasında Suriye´nin geleceği konusunda varılan mutabakatın kapsamı mesela?

ABD´de F-35 jetlerinin parası da ödendiği halde Türkiye´ye verilmemesi için açılan kampanyaya ek olarak Cumhuriyetçi Parti ile Demokrat Parti´ye mensup politikacıların Türkiye´nin uluslararası piyasalardan borçlanmasını yasaklamayı amaçlayan bir yasa tasarısını Senato´ya sunmaları da kayda değer.

FitchMoody´s ve Standard and Poor´s gibi derecelendirme kuruluşlarının ülkenin ve Türk bankalarının notunu düşürmeleri ile bazı büyük özel sektör şirketlerine düşük not vermelerini de bu tabloya eklemeliyim.

Yukarıda dikkatinize sunduğum tablo Türkiye´yi yakından ilgilendiren yeni gelişmelerin bütünü değil. Kapsayıcı olma derdim bulunsaydı en az bunlar kadar can yakıcı birkaç başka gelişmeyi daha anabilirdim.

Türkiye´nin İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşananlara benzer bir durumla karşı karşıya olduğunu belirtmeye çalışıyorum. Donald Trump ile Vladimir Putin Türkiye´yi de içeren yeni bir makro plan üzerinde çalışıyorlar ve her yeni gelişme ülkemizi geleneksel çizgisinden uzaklaştırma sonucunu getirebilecek.

İsrail´de Benjamin Netanyahu da ABD´de Trump?ın başkan seçilmesi sonrasında kazandığı özgüvenle Türkiye´nin de içinde yer aldığı İslam Dünyası´nın iç çekişmelerinden de yararlanarak kendisini yeniden tanımlama çabasında; Filistin Davası ile yakından ilgili ülkemiz ister istemez bu durumdan etkileniyor.

Senatörlerin tasarısı yasalaşmasa bile böyle bir niyetin duyurulması uluslararası finans kuruluşlarını Türkiye´ye kredi açma konusunda tereddüde sevk edebilir; zaten tarihi yükselikte faizle borçlanabilir hale gelmiş olan ekonomi böyle bir niyetin varlığından da ayrıca etkilenecektir.

İçeride en önemli gündem maddesi ise OHAL?in yerini almak üzere hazırlanan ve temel bazı yasalarda değişiklik öngören hak ve özgürlükleri kısıtlayıcı yeni düzenleme; bu düzenleme ile ülkemiz yasal bir OHAL düzenine geçmiş olacak.

Muhalefetin bu gelişmeler hakkında nasıl bir tavra sahip olduğuna dair bir fikriniz var mı?

Elbette, belli başlı gelişmelerle ilgili politik açıklamalar muhalefet sözcüleri tarafından yapılıyor; OHAL´in yerini alacak yasal düzenlemeye CHP karşı çıkıyor? Ancak hem dışarıdaki bizi de ilgilendiren gelişmeler konusunda bir hassasiyet, hem de içeride kotarılmak istenen yasal düzenleme ile ilgili onu durdurmaya yönelik ciddi bir çaba görülmüyor.

Anamuhalefet CHP kendi iç sorunlarıyla meşgul.

Seçimden yeni çıkıldı, Türkiye alınan sonuçla sistemini değiştirdi ve iktidar partisi o değişimi kalıcı hale dönüştürmek için birbiri ardına hamleler yapıyor, seçim vaatlerinden bazılarını yaz aylarında Meclis´e fazla mesai yaptırarak gündeme taşıyor; CHP bunları izlemiyor bile?

Ülkenin yönetiminde söz sahibi olmak uzak ideal, nasıl olsa gerçekleşmeyecek, hiç değilse parti yönetiminde iktidar olmak veya iktidarını devam ettirmek daha cazip görünüyor CHP´de politika yapanlara?

Bir grup delegelerin imzasını alarak kurultay toplamaya gayret ederken, partiye zaten egemen olan diğer grup da imza vermeye eğilimli olanları caydırmak için canla başla çalışıyor.

Gülmek mi gerekir, yoksa ağlamak mı, bir türlü karar veremiyorum.

Türkiye için keskin bir virajın alındığı günümüzde, yol haritası belirleyen iktidara yapıcı katkılar sunmak ve bu arada tarihi yaklaşan yerel seçimlerden güçlenerek çıkmak için tedbirler almak bir tarafa bırakılmış görünüyor.

Bu mücadeledeki esas amacın, yerel seçimde kazanma ihtimali bulunan yerlere aday gösterilecekleri belirleme gücünü elde etmek olduğunu ileri sürenler var.

Deniz Zeyrek bu tezi şöyle özetliyor:

?Türkiye´de iktidar olmak yerine Kadıköy´de, Çankaya´da, İzmir´de iktidar olmayı yeterli görmek ve bunun için Türkiye´de değil parti içinde mücadele vermek. / Haliyle de sonuç Kadıköy´ü, Çankaya´yı, İzmir´i elde tutmak için Türkiye´yi kaybetmek oluyor.?

İç kavgaya fena halde kendini kaptırmış CHP, Türkiye´yi kaybettiği gibi, kazanacağından emin göründüğü belediyeleri de kaybetmesin?

Delege imzası savaşında CHP´den tam ortadan bölünme manzarası alınıyor da?

Ülkeyi ve vatandaşları ilgilendiren bunca gelişme yaşanırken koltuk kavgasına tutuşmuş bir partiye, seçmen, belediye yönetimini de çok görürse şaşırır mısınız?

Ben şaşırmam.

Kaynak:Ocak Medya




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —