Abdullah Atik, 2016’da AK Parti’den milletvekili adayı olmuştu ve yıllar sonra CHP’ye geçmesi, Diyarbakır’da kendi çapında bir sarsıntıya neden olmuştu. Atik, iktidar partisinden ayrılıp muhalefet partisinde siyaset yapmayı tercih etmişti ama neden? İşte bu neden sorusu etrafında çeşitli spekülasyonlar yapıldı.
Atik’in CHP Diyarbakır İl Başkanlığı’na aday olması da kimi sıkıntılara neden oldu. Kendilerini asıl CHP’li olarak addedenler, AK Parti’de siyaset yapmış bir ismi il başkanı olarak görmek istemediklerini ifade ettiler. Kongrenin sonunda delegeler Atik’i il başkanlığına getirdiler. Bunda genel merkezin kongreye müdahalesinin etkili olduğu ileri sürüldü.
Abdullah Atik ile siyasi hayatının yanı sıra son bir yılda yaşadıklarını ve yaklaşan seçimlerle ilgili düşünceleri hakkında konuştuk.
'AHMET DAVUTOĞLU ARADI, BENİ ALACAKLARINI SÖYLEDİ'
AK Parti’den CHP’ye geçince Diyarbakır’da sizi tanımayanlar da tanımış oldu. AK Parti’den CHP’ye geçmek kendi başına dikkat çekiciydi. Öte yandan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu parti rozetini Diyarbakır’da büyük bir törenle yakanıza taktı. Son bir yıldır Diyarbakır’da çok konuşulan Abdullah Atik’in siyasi hayatını bir de sizden dinleyebilir miyiz?
Turgut Özal ile başladı, Anavatan döneminde. o süreçte Parti’nin belli kademelerinde ailece yer aldık. 92-94-95 yıllarında, o zaman ilçe olan Osmaniye’de ilçe başkanlığı yaptım. Diyarbakır’daki ailem Doğru Yol Partisi’ndeydi. Ben de 2000 yılında Diyarbakır’a döndüm siyasetin dışında kaldım. Ta ki AK Parti kuruluncaya kadar. Partinin kurulduğu gün meclis lojmanlarında biz de vardık. AK Parti’ye ailece hizmetlerimiz oldu. İki dönem ciddi destek verdik, hem maddi hem manevi. Bizim siyasetten hiçbir beklentimiz olmadı. Anavatan ve Doğruyol döneminde olmadığı gibi AK Parti döneminde de siyasetten bir beklentimiz olmadı. Müteahhit değiliz, çiftçiyiz, esnafız ama memleketimiz için, ilimiz için elimizden geleni esirgemedik.
Abdullah Atik
AK Parti’den milletvekili adaylığınız da var.
2004-2009 yılları arasında AK Parti Diyarbakır İl ikinci başkanlığı yaptım. Bu süreçte AK Parti’nin seçim sonuçlarına baktığınız zaman iyi yerdeydik. 25. dönemde AK Parti’den 3’üncü sıra milletvekili adayı oldum. Az bir oyla seçimi kaybettim ama olsun, biz inandığımız davaya hizmet ettik. Çorbada bir tuzumuz olsun istedik ve yüz bin civarında oy aldım. Aday olmam da şöyle oldu: Aday listesi açıklandıktan 15 gün sonra beni aradılar. O günün Başbakanı Ahmet Davutoğlu aradı üç sırayı boşalttıklarını, beni alacaklarını söyledi. Başbakan aradıktan sonra reddetme şansımız yok, dosyamızı verdik. O zaman seçim çalışması için en büyük bölgeyi aldım. AK Parti’nin Diyarbakır’daki oy oranını yükselttim. Diğer adaylar benim kadar oy getirseydi 5 milletvekili çıkarıyorduk. İki milletvekili Meclis'e girdi ancak ben kaybettim.
'MEHDİ EKER SON ANDA SAHNEYE ÇIKTI'
Kaybettiniz ancak AK Parti’de siyaset yapmaya devam ettiniz.
2016’da Külliye’ye çağrıldım, İl Başkanlığı için. Dört arkadaş gittik Diyarbakır’dan ancak İl Başkanlığı'na getirileceğime kesin gözüyle bakılıyordu. Çünkü Diyarbakır’da yapılan oylamada il başkanlığı için ben tercih edilmiştim. Külliye gitmeden önce Genel Merkez’de “Hayırlı olsun” dediler. Benden başka 3 arkadaş çağırmışlardı, bugünkü başkan Şerif Aydın, Serdar Budak ve Alaattin Parlak. Bu arkadaşlar da benimle çalışmak istediklerini söylediler. Külliye’ye bu şekilde gittik. Ancak Mehdi Eker Bey son anda assolist rolünde sahneye çıktı ve noktayı koydu. Hep böyle yapmıştır. Bizden önce Külliye’ye gidiyor ve biz Serdar Bey ile çalışmak istiyoruz diye hazırladığı raporu cumhurbaşkanına veriyor. Biz bunları sonradan duyduk. Bunun üzerine Cumhurbaşkanı bana dedi ki “Abdullah seninle ilgili veriler çok iyi, partili seni seviyor, sayıyor. Ancak Diyarbakır’daki kardeşlerimiz Serdar Bey ile çalışmak istiyorlar. Önümüzde bir erken seçim vardır, kendinizi ona göre hazırlayın. Bu partide daha önemli görevler de vardır.” Ve Mehdi Eker’in girişimiyle başkanlığı Serdar beye verdiler.
Mehdi Eker partide bu kadar güçlü yani.
Bir rapor hazırladı ve onun raporu kabul gördü. Bana dolaylı olarak milletvekilliği için hazırlanmam söylendi ama ben partiden soğudum. Partinin adaletine inancım kalmadı.
Sizin AK Parti ile gönül bağınız burada mı zedelendi? Partiden kopuşunuz bu olaydan sonra mı başladı?
Dedim ya, iki dönem çok iyi çalıştık. Bu olaydan sonra bir küskünlük yaşadım. Siyaset yapmamaya karar verdim.
Ama yine de AK Parti ile bağınızı büsbütün koparmadınız.
Siyasete yeter, dedim, noktayı koydum. Serdar Bey ile çalışmadım. 2016’dan bu yana kimse beni AK Parti İl Binası'nda görmemiştir. O tarihten bu yana AK Partili milletvekilleriyle çay içtiğimi kanıtlasınlar bugün CHP’den istifa ederim. Bu denli bir kırılma noktamız oldu.
'AK PARTİ KENDİ TÜZÜĞÜNÜ BİR TARAFA BIRAKTI'
AK Parti’den uzaklaşmanızın nedenlerinden biri buydu. Ancak başka nedenler de var mıydı?
Recep Tayyip Erdoğan’a inandık, iki dönem partiye emek verdik. Özellikle Kürt sorunuyla ilgili çok güzel açıklamalarda bulunmuştu. Burada, İstasyon Caddesi’nde ‘baldıran zehri bile olsa içerim, bu davayı çözerim’ dedi. ‘Milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum’ dedi. ‘Bu dava benim davam, Kürt sorunu benim sorunumdur’ dedi. Hemen arkasından Melle Mustafa’nın oğlu Mesut’la burada fotoğraflar çektirdi. Şarkılarıyla büyüdüğümüz Kürt Ozanı Şivan Perwer’i Diyarbakır’a çağırdı. Bunlar bizi çok duygulandırdı, çok etkilendik. Bunlardan dolayı Erdoğan’a inandık. Ancak MHP ile koalisyona girdiği gün AK Parti kendi tüzüğünü bir tarafa bıraktı. Ülkücülüğe, mafyaya, çetelere bir teslimiyet başladı. Kürde yaklaşım, ya onlardansın ya da bizdensin, oldu.
Kürt sorununa yaklaşımı, AK Parti’den kopuşunuzun diğer nedeni oldu, diyebiliriz o zaman.
Kürtlere ya bizdensin ya hainsin, diyorlar. Batıda kendilerine muhalif insanları da FETÖ üyesi olmakla suçluyorlar. Binlerce insan içeride suçsuz yere. Şimdi biz orada iki dönem çalıştık ama o zaman parti bu şekilde değildi. İnanmadığım bir yere mücadele veremem, o davaya hizmet edemem. İnsan bir işi yaptığı zaman severek, inanarak yapmalı. İnanmıyorsam hiç kimseye hizmet etmem.
'İNSANLARI AÇLIKLA TERBİYE EDİYORLAR'
AK Parti’den ayrılan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ayrı partiler kurdular. AK Parti’den ayrıldıktan sonra daha önce birlikte siyaset yaptığınız Babacan ya da Davutoğlu’nun kurduğu partilerde siyaset yapmayı neden tercih etmediniz? Ya da şöyle sorayım: Neden CHP’ye geçtiniz?
Dedim ya 2016’dan bu yana AK Parti’de hiçbir çalışma içinde yer almadım. İnanmadığım bir davaya noktayı koyarım. Benim siyasetten bir beklentim yok. Müteahhit değilim, serbest meslek sahibiyim. Çocuklarımın bir yere genel müdür olması için çalışmadım. Siyaset bir sorumluluktur. Ülke elden gidiyor, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği için çalışmak gerekiyor. Ben Kemal Kılıçdaroğlu ile bu ülkenin selamete kavuşacağına, hak, hukuk, adaletin geleceğine inanıyorum. Kemal Kılıçdaroğlu ile ülkenin tekrar istikrar kazanacağına inanıyorum. Ülkede doktor, akademisyen, genç kalmadı. Sermaye sahipleri yurtdışında yatırım yapıyor çünkü mal varlığına el konulacağından korkuyor. Buradaki istikrarsızlık yüzünden yurtdışına kaçıyorlar. Çünkü hukukun, adaletin olmadığı ve geçim sıkıntısının olduğu yerde kimse kalmak istemez. İnsanları açlıkla terbiye ediyorlar ve çocuklarımız yatağa aç giriyor. Şimdi böyle bir zihniyete nasıl hizmet edersin? Bakın ekonomiyi ne hale getirdiler, bunlarınki akıl tutulmasıdır.
Yani CHP’yi bu sorunları çözebilecek parti olarak görüyorsunuz.
Bizim Diyarbakır merkezde 20-25 iş yerimiz, kırsalda 67 köyümüz vardır. Biz buraya kök salmışız. İnanmadığımız bir davaya hizmet etmeyiz. Ülkeye hizmet etmek için, demokrasi, özgürlük, huzur, barış için Kemal Kılıçdaroğlu’na inandık. Dünkü CHP zihniyeti bana göre çok farklı bir zihniyetti. Ama Kemal Kılıçdaroğlu çok farklı bir insan. Mütevazı, kibar, insan sevgisi olan, bölgeyi çok iyi bilen, içimizden biri. Bölgenin çocuğu, Dersimli. Bundan dolayı ömrümüz yettiğince Kemal Kılıçdaroğlu ile siyaset yapacağız. Şahsen sayın genel başkanımızın yanında, emrinde olacağım, ona hizmet edeceğim. Bunları ona ve siyasetine inandığımız için yapacağız.
'DÖRDÜNCÜ VEKİLİ ZORLAYACAĞIZ'
Kemal Kılıçdaroğlu mu davet etti sizi CHP’ye, siz mi gittiniz?
Kendisine yakın kişiler tanıştırdı bizi. Oturduk konuştuk ve bundan sonra sizin için çalışacağız, dedik. Hiçbir talebim olmadı. Yüzyıllık Kürt sorunu çözülsün ve bizim de katkımız olsun, CHP’ye geçme nedenimiz de budur. Kemal Kılıçdaroğlu ülke için, bölge için bir umuttur, bir ışıktır ve çok güçlü geliyor. Diyarbakır’da gittiğimiz her yerde halkın iktidarın değişmesini özlemle beklediğini görüyoruz.
Seçimlere gelelim o zaman. Önümüzdeki seçimde CHP Diyarbakır’dan milletvekili çıkarabilecek mi?
Diyarbakır’ın her ilçesini, köyünü adım adım gezmişimdir. Ailemizden milletvekilleri çıkmış, ben milletvekili adayı olmuşum. Dolayısıyla nereden ne oy geleceğini çok iyi biliyorum. Bu nedenle CHP’nin Diyarbakır’dan yüzde yüz üç milletvekili çıkaracağını, dördüncüyü de zorlayacağını söylüyorum.
'BÜROKRATLAR BİLE 'YETER Kİ BUNLAR GİTSİN' DİYOR'
Çok iddialı değil misiniz? Mesela AK Parti milletvekili çıkaramayacak mı önümüzdeki seçimlerde?
Hangi vicdanla AK Parti’ye oy verecekler? Kurum ve kişi adı vermiyorum ama Diyarbakır’da bürokratlar bile, "Sizinle birlikteyiz, yeter ki bunlar gitsin" diyorlar. AK Parti’nin içinde görev alanlar bile arayıp, sizinle birlikteyiz, diyorlar. Çünkü herkes ekonomik krizden etkileniyor, herkes adaletsizlikten, hukuksuzluktan şikayetçi. AK Parti’de bakanlık yapmış Mehdi Eker memleketi Bismil’e alınmadı ama bizi davul zurnayla karşıladılar. Bu tek başına Abdullah Atik’in başarısı değildir elbette, genel başkanımızın, partimizin etkisidir.
Üç milletvekili çıkarabilmeniz için Diyarbakır’da parti içindeki bazı sorunların aşılması da gerekiyor. Siz il başkanı adayı olduğunuzda bazı sorunlar yaşandı parti içinde. Bunlar aşıldı mı?
Genel başkanımızın sözüdür, biz kimseyi ötekileştirmiyoruz. Aday arkadaşımla birlikte kongreye gittik. Delegeler beni seçti ve kendisi beni kutladı. Partideki kutuplaşmayı bitirdik, şimdi herkes bir arada. Tek bir çatlak ses yok. Gençlik ve kadın komisyonlarında sorunları çözdük mesela. Bölgedeki diğer iller de Diyarbakır’a bakıyor. Burada sorunlar çözülürse diğer illerde de çözülür. Genel başkanımızın son çıkışları ve söylemleri tüm bölgeye hitap ediyor ve tüm bölgede büyüyor CHP.