CHP Genel Başkan Yardımcısı Öztürk Yılmaz, kendisi hakkında linç kampanyası yapıldığını belirterek, "Başkaldırıyorum, alayınıza başkaldırıyorum. Hiç kimse bana hesap soramaz, herkes haddini bilecek." dedi.
Yılmaz, TBMM´de düzenlediği basın toplantısında, CHP´nin Zeytin Dalı Harekatı´na destek verdiğini, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yanında yer aldığını anımsatarak, CHP´yi operasyonun karşısında gibi gösteren çevreler bulunduğunu, bunları kınadıklarını söyledi.
"Vatan, millet konusunda durduğumuz yerin son derece açık, berrak, net olmasına rağmen bu operasyon sanki PKK-PYD´ye değil de CHP´ye yapılıyormuş gibi yöne evrilmesi, ona sürüklenmesi üzüntü vericidir." diyen Yılmaz, CHP´nin çizgisinin belli olduğunu, kimsenin CHP´nin çizgisini sorgulayamayacağını ifade etti.
Türk Silahlı Kuvvetlerini hiçbir zaman Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile eş tutmadıklarını, tutmayacaklarını vurgulayan Yılmaz, "Göz bebeğimiz, varımız yoğumuz, evlatlarımızdan oluşan, ülke güvenliğini koruyan orduyu ÖSO´nun arkasına saklamayız, saklayanlara da karşı çıkarız. Hiçbir zaman şaibeli bir oluşumla bir Türk ordusunun anılmasını istemeyiz. Türk ordusu zayıfmış gibi, başka unsurlardan destek almak zorundaymış gibi göstermesinler." diye konuştu.
Yılmaz, Türkiye´nin güvenliğiyle ilgili konuştuğunu ve kimseye hakaret etmediğini, ancak bazı kişilerin şahsına yönelik hakaret, aşağılayıcı ifadeler kullandığını belirterek, bu kişileri de kınadığını söyledi.
Musul Başkonsolosluğunda yaşananlar
CHP´li Yılmaz, 11 Haziran 2014 tarihinde saat 11.00 sıralarında Türkiye´nin Musul Başkonsolosluğunun "katil sürüleri" tarafından sarıldığını, kendisinin çatışma talimatına rağmen hükümetin "çatışmayın" talimatıyla çatışma yaşanmadığını anlattı.
Başkonsoloslukta bulunan herkesin bahçede toplatılarak diz çökertildiğini ifade eden Yılmaz, kendisinin de kafasına makinalı tüfek dayanarak makam odasına götürüldüğünü, Türk Bayrağı ve Atatürk fotoğrafları önünde, kafasına silah dayanmış görüntüsünün alınmak istendiğini ve buna direndiğini dile getirdi.
Öztürk Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti:
"O gün ´kadınlara, çocuklara, buradaki insanlara zerre kadar bir şey yaparsanız önce ben öleceğim´ diyorum. Bir tane kendini bilmez çıkmış, bana ´korkak´ diyor. Sen kimsin, cesaret kim? Cesaretin bir arada olmayacağı tek kişi sizsiniz. Anadan doğma gelir cesaret. Cesaret Allah´ın insana verdiği bir yetenek değildir, bir ruh halidir, diz çökmeme halidir, ülkene laf getirmeme halidir, it sürülerine başkaldırma halidir. Cesaretin ne olduğunu ölçmek mi istiyorsun? Ben sana yol göstereyim; benim ordum PKK-PYD ile savaşıyor, sen de Dışişleri Bakanısın. Kabinede çürük raporu alıp bir şekilde yırtan kişileri de yanına alıp cepheye gitmen lazım. Hadi git, ben seni alkışlayacağım.
Herkes haddini bilecek. İŞİD´den de onun dizginlerini elinde tutanlardan da korkmuyorum. Bugün bazı odaklara hesap soramayanlar, gelmiş bir vatanseverin yakasına yapışmış, linç kampanyası yapıyorlar. Başkaldırıyorum, alayınıza başkaldırıyorum. Hiç kimse bana hesap soramaz, herkes haddini bilecek."
"Tek hesabım ülkemin çıkarlarını korumaktır"
Terör örgütü DEAŞ üyeleri hakkında küfürlü ifade kullanan Yılmaz, "Varsa ölmek... Evet 101 gün o it sürüleri öldüremedi beni ama burada şehit olmak istiyorum. Allah´tan başka kimsenin önünde eğilmedim, kimseden korkmadım, korkmuyorum. Ölümse, evet ölür kurtulurum ama yaşadığım sürece doğruları söylemeye devam edeceğim. Kimse benim gurur ve onurumla oynamasın. Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı olabilirsiniz ama sizin bana kabalık yapma hakkınız yoktur. Ben bir milletvekiliyim. Bu milletvekiline saygısızlık yapma hakkınız yoktur. Benim tek hesabım ülkemi ve ülkemin çıkarlarını korumaktır." diye konuştu.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu´nun "O zat benim memurumdu" sözlerini eleştiren Yılmaz, hiçbir zaman bir kişinin, partinin memuru, bürokratı olmadığını vurguladı. Yılmaz, devlete hizmet ettiğini, devletin memuru olduğunu ve Dışişleri Bakanlığı bürokratı olmaktan da her zaman gurur duyduğunu söyledi.
Yılmaz, Türkiye´nin ne olduğu belirsiz gruplar tarafından pohpohlanan düşüncelerle yönetilmek istendiğini ve bunun karşısında olduğunu öne süren Yılmaz, "Atatürk ayaklar altına alınıyor, Cumhuriyet ayaklar altına alınmak isteniyor, Lozan´a dil uzatılıyor. Ben bu dil uzatanların karşısındayım. Asker orada kritik operasyon yaparken, vatan millet ayaktayken il-ilçe kongrelerinde hesap sormaya kalkışmak hiç kimsenin haddi olmamalı. Bize kimse hakaret edemez, makamı, mevki ne olursa olsun kimse bizi hizaya getiremez, ölümden öteye köy yok." diye konuştu.