Ramazan Beyhan yazdı;
" Hiçbir günahkar başkasının günahını taşımaz" (Necm; 53/38).
Cahili toplumlarda suçlar ve cezalar kollektif kabul edildiğinden, birinin işlediği suç, kabilesine/sitesine teşmil edilir, suçlu ile birlikte bütün ailesini ve akrabalarını cezalandırma yoluna gidilirdi. Bu sebepten dolayı kan davaları bitmezdi.
Kur'an'ın getirdiği bu temel ilke, daha önce İbrahim ve Musa (Aleyhimesselam) 'ın sahife ve kitaplarında da vardı. Kur'an bu ilkeyi yineledi, böylece "suçun şahsiliği" artık evrensel bir ilke haline geldi.
Suça iştirak etmediği halde irtibatlı ve iltisaklı yakınlarını suçlamak; bu ayetin tefsirine uygun düşmez.
Zira bu ayetin tefsirini müfessirler; "herkesin yaptıklarından sorumlu olduğunu, bir şahsın yaptıklarından ancak kendisinin sorumlu olacağını, hiç kimsenin başkasının cezasını çekmeyi kabul edemeyeceğini, cezalarda vekaletin olmayacağını, suçların da cezaların da bireysel olduğu" şeklinde anlamışlardır.
Suriyeli bir mültecinin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir kardeşimizi öldürmesi hiçbir şekilde kabul edilemez.
Bu olayda hayatını kaybeden kardeşimize Allah'tan rahmet, ailesine ve yakınlarına sabır diliyoruz ve acılarını paylaşıyoruz.
Herhangi bir tartışmada/ kavgada tarafların kesici ve delici aletlerle birbirlerine saldırmaları ya da ateşli silah kullanmaları müslüman insanların inancı ve ahlak ile bağdaşmaz.
"Birbirini öldürmek üzere kılıçları ile karşılaşan iki kişiden ölenin de öldürenin de cehennemde olduğunu haber veren Hz Peygamber Aleyhisselam' a; Ashabı: öldüreni anladık da öldürülene ne oluyor? diye sorduklarında:Eğer o öldürülmeseydi, diğerini öldürecekti" diye cevap vermiştir.
Konuşarak çözemeyeceğimiz konuları hukuk'a/hakeme götürmek yerine kaba kuvvetle çözmeye kalkışmak ilkelliktir.
"... bir kısas, veya fesat çıkarma dışında bir insanı öldürmenin bütün insanları öldürmek gibi olduğunu bir hayatı kurtarmanın da bütün insanları kurtarmak gibi olduğunu" artık aklı yeten insanlar olarak iyice anlamalıyız.
Katil(ler) in kimliğine bakmadan kınamak ve adaletin önüne çıkarmaya çalışmak insani ve İslami sorumluluğumuzdur.
"Maktulun hakkını savunduğumuz gibi katilin Adil yargılanması için de gayret göstermeliyiz.
Katilin kimliğine bakarak mensubu oldu topluluğun tamamını (Suriyeli Mültecileri) suçlu addetmek, onların evlerine ve işyerlerine saldırmak, kundaklamak kesinlikle yanlıştır.
Ayrımcılığın her türlüsü, ayrıştırmayı/ ötekileştirmeyi körükleyenlerin ekmeğine yağ sürmek olur.
Onların ajitasyonları ile provake olmamak için aklı selim ile hareket etmek zorundayız.
Kimlik ve grup asabiyeti toplumda daha derin yaraların açılmasına, daha büyük zararlara sebebiyet verir.
Yabancıyı kimliğinden dolayı aşağılamak, onur ve haysiyetini kırmak doğru olmadığı gibi, yabancının da bir insanın hayatına kast etmesi kabul edilemez.
" Kim bir mümin'i isteyerek öldürürse cezası cehennemdir, ebediyen kalmak üzere orada; Allah ona gazab etmiş onu lanetlemiş ve büyük azap hazırlamıştır kendisine" (Nisa; 4/93)
Hep birlikte aklı selim ile hareket ederek şehirlerimizin ve Ülkemizin huzur ve barışını korumalıyız.
" Ey insanlar, Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık ve sizi milletlere,kabilelere ayırdık, tanışasınız diye birbirinizle;Allah katında en değerli ve şerefliniz,Allah'tan en çok korkanınızdır; Allah bilendir,her şeyden haberdardır" (Hucurat ;49/13).
Bu ayetteki "tanışmayı", siyasal, sosyal, hukuki, ekonomik ve kültürel haklarını karşılıklı tanımak şeklinde genişletmek daha doğru olur sanırım.
Kaynak: Her Taraf