Dün akşam kentimizde yıllar önce açılmış ilk Apple mağazasına uğradık.
Niyetim birkaç yıldır kolumda taşıdığım, cep telefonumla uyumlu, çok işlevli kol saatimi mümkünse aradaki farkı ödeyip en yenisiyle takas etmekti.
Mümkün değilmiş. Bedelinin bütününü ödeyip yenisini almam gerekiyormuş.
O vesileyle mağazadaki çeşitli ürünlerin fiyatlarıyla ilgilendim. Saatler ortalama 6 bin TL, dizüstü bilgisayarlar ve iPad’lar ortalama 25 bin TL. Biraz gelişmiş bir dizüstü veya masaüstü bilgisayar isterseniz fiyat 75 bin TL’ye kadar çıkıyor…
“Püf, ne kadar pahalı, kim alabilir bu fiyata bunları” demeden edemedim.
Kızım cep telefonundan aynı ürünlerin ABD’deki fiyatlarına göz atınca şaşırdık. Doların günümüzdeki TL cinsinden değeriyle hesap edildiğinde, ürünlerin oradaki ve buradaki fiyatları arasında fazla bir fark bulunmuyor.
Fark, TL’nin şu gün itibariyle ‘1 dolar 15 TL’ denklemine oturur hale gelmesinde…
Maalesef paramız pula döndü ve her şey -özellikle de teknoloji ürünleri- bizler için ulaşılmaz oldu.
“Allah ülkemiz insanına acısın” duasıyla eski-miş saat kolumda dışarıya çıktık…
[Bilginiz olsun diye: En az beş yıldır kolumda taşıdığım saat ‘Apple Watch 3’; şimdilerde mağazalarda satışta olan ise aynı markanın 7. versiyonu; bu yılın sonuna doğru firmanın ürünün 8’inci versiyonunu tanıtması ve piyasaya sunması bekleniyor. Yeni modellerde yaşı ileri olanlar için önemli sayılabilecek sağlıkla ilgili özellikler bulunuyor.]
Eve dönerken yolumuz üzerindeki benzin istasyonlarının önünde biriken araçlar dikkatimizi çekti. Gece yarısı yeniden zam geleceği duyurulduğu için herkes kendince tedbir almaya çalışmış…
Kuyruğa girmedik ama bir istasyonda açık bir pompa görünce oraya yanaştık. Yarım depo doldurduk.
Ne kadar ödediğimizi sormayın. Yarım depo için dün ödediğimiz parayla bir yıl önce herhalde iki depo doldurabilirdik.
Cem Yılmaz olanı sosyal medyada dolaylı özetlemiş:
“Akaryakıt zammı vs gibi şeyler duyuyorum etrafta! Kesinikle katılmıyorum… Ben bu tip söylemlerin karşısındayım. Tamamen sosyal medyada uydurulan bişey, her dolmuşa gelmeyin! Eğer elele verirsek her zorluğu atlatırız. Yeter ki elele verelim.”
Oradan biz de elele vererek çıktık.
“ABD’de de enflasyon var, fiyatlar orada da artıyor” deniliyor ya, doğru. Amerikalılar da hayat pahalılığından şikayet etmeye başladılar. İngilizler de, Almanlar da. O ülkelerde insanlar rahatsızlıklarını eyleme dönüştürerek ifade etme yolunu seçiyorlar. Bu sebeple her hafta sonu o ülkelerde meydanlar kalabalıklaşıyor.
İçimden, “Amerikalılara Amerika pahalı, fakat ceplerindeki para birimi -dolar- sayesinde dünyanın her ülkesi onlara bedava denilecek kadar ucuz” düşüncesi geçti.
Düşüncenin ilhamını bir Amerikan haber sitesinden aldım.
Spencer Althouse adlı muhabir 1 dolar ile dünyanın değişik ülkelerinde ne alınabileceğini, o ülkelere uzanıp gazetecilere sorarak araştırmış, bulgularını BuzzFeed News sitesinde paylaşıyor.
Bakın 1 dolar nerelerde ne işe yarıyor:
Hindistan’da yanında ekmek de verilen üç kap yemek yenilebiliyor.
Vietnam’da etli-sebzeli bir sandviç, yanında da kahve…
İtalya’da pirinçten yapılmış peynirli köfte üzerinde domates sosu olan ‘suppli’…
Meksika’da sokak lezzetleri arasında denenmesi istenen mısır üzerine peynir donatılmış tadı acı ‘campeche’…
Pakistan’da bir öğün yemek 1 dolardan daha ucuza yenilebiliyor. Dürüm döner 30-80 cent imiş… Mercimekle zenginleştirilmiş pirzola, yanında yoğurt nerede yediğine bağlı olarak genellikle 1 doların altında mideye indirilebiliyor…
Çin’de popüler yiyecekler olan ‘qingtuan’ veya iki-üç ‘baozi’…
Şili’de avokado ve domates ile zenginleştirilmiş sosisli sandviç…
Endonezya’da bir porsiyon fasulye takviyeli tavuk kızartma…
Kolombiya’da üç tane ‘empanadas’ (tam tekmil börek)…
Arjantin’de iri kurabiye ile sandviç arası bir yiyecek olan ‘alfajores’…
Honduras’ta 11 muz veya bazen yumurta bazen de avokado takviyeli yapılan içi peynirli, fasulyeli dürüm…
Mısır’da dürüm döner…
Polonya ile Macaristan’da birer şişe alkollü içki…
Listede doğal olarak Türkiye de var. Muhabir ‘Türkiye’ başlığı altında şu bilgiyi aktarıyor: “1 dolara susamlı Türk simitlerinden tam beş adet ile bir bardak Türk çayı içebilirsiniz; gerçekten denemeye değer…”
Benzer bir liste bir seyahat sitesinde de karşıma çıktı. O listede yer alan Türkiye ile ilgili bilgiyi aktarmadan bu yazıyı bitiremeyeceğim:
“İnsanın başını döndüren manzaraları ve tarihi mirasıyla dünyanın lider konumundaki turizm merkezlerinden sayılan Türkiye en tercih edilen tatil beldelerinin başında geliyor. Güzel sahilleri, görülmeye değer yöreleri, ilgi çekici programları ve kültürel festivalleri sizi bekliyor. Bu güzel mi güzel ülkede 1 dolarla dürüm döner yiyebilir veya size gün boyu yetecek üç şişe su alabilirsiniz.”
Amerikalılar birkaç dolarla dünyanın pek çok ülkesinde günlerini gün edebiliyor.
Ya bizler?
Onların ürettiği bir dizüstü bilgisayarını, %50 zamlanarak bu yıl 4253 TL’ye çıkan asgari ücret ile, yaklaşık 8-10 ay ter dökerek ve yemekten içmekten kesilerek ancak satın alabiliyoruz.
[Filmleri uluslararası festivallerde ödül alan Nuri Bilge Ceylan’ın, Cannes’da düzenlenen törende sarf ettiği “Bu ödülü tutkuyla sevdiğim yalnız ve güzel ülkeme adıyorum” sözünü gel de hatırlama.]
Ekonomi uzmanları “Bunlar daha güzel günler” diyorlar…
Herkes Cem Yılmaz üslubuyla derdini anlatabiliyor bizde.