Giresun Eynesil’de minaresi ‘semaver’ şeklinde inşa edilen cami Türkiye’nin gündemine oturdu. Kesme taş kullanılarak 4,5 yılda tamamlanan ve 2012’de ibadete açılan Yeşil Cami’nin minaresinin ‘semaver’ kısmının, 5 kişinin içerisinde oturabileceği ve semaver yakabileceği tarzda tasarlanması görenleri şaşkına çevirdi. DHA’ya konuşan, ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın da camiyi beğendiğini belirten, caminin inşasından sorumlu olan Eynesil Hayırlı İşler Yapma ve Yaptırma Derneği Başkanı Ayhan Tufanoğlu’nun “Kamuoyundan olumlu ve olumsuz tepkiler alıyoruz. Meyve veren ağaç taşlanır. Bizi eleştiren kişilerin eleştirisinden korkup, taviz verecek değiliz” açıklamasındaki ‘özgüven’ ise şaşkınlık yarattı. Şaşkınlık yaratan minareye dair görüşlerini İlahiyat Profesörü İlhami Güler, sanat tarihçileri Prof. Dr. Kıymet Giray, Doç. Dr. Kaya Üçer ve Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’a sorduk
PROF. DR. ZEYNEP AHUNBAY: ORTADA BİR YARATI YOK
Aşağısını 15’inci yüzyıl üç şerefiyeli burmalı minareden alınmış, üstünü ise 19’uncu yüzyıl İstanbul mimarisinden almışlar. Bugün yapılan mimari şekillerin eklektik olması, değişik dönemlerden kopya yapılması üzücü. Yeni bir tasarım ortaya koymak daha iyi olurdu. Bu minareyi tasarlayan kim? Bu tür mimari şekiller üzücü, yaratıcı bir şey olmaması, hep kopya ile geçinilmesi Türkiye ortamı için kötü bir şey. Bugün yapılan bir camide tasarım olarak da günün olanaklarını kullanmamak çok üzücü. Çünkü bir yaratı yok ortada. Bu semaver fikrinin ne işi var minarede? Uçuk bir tasarım. Minarenin görevi insanları namaza çağırmaktır, o da şerefelerinden olur. Külahın detayıyla oynayıp böyle bir atraksiyon yapmak nedir? Minare tasarımı açısından hiçbir yenilik yok. Oraya bir musluk koymuşlar ve ilgi çekmek istemişler, bunun minarenin göreviyle ilgisi yok, hiç gerekliliği yok. Bu simgenin minare ile nasıl bir bağlantısı olabilir? İnsanlar çay içebilir tabii de caminin semaverle alakası nedir?
PROF. DR. İLHAMİ GÜLER: BU YAPILAN DİNİ SEMBOLLERE TİCARİ TUTUM EKLEMEK
Türk muhafazakârlığının özeti. Böyle bir şey vardır muhafazakar ruhta yani menfaatini gözeterek ama aynı zamanda tanrıyı memnun etmek…. Spinoza’nın dediği gibi; kitleler Tanrı’yı kandırma peşindedir. Tufanoğlu’nun “korkup, taviz verecek değiliz” sözleri de biraz pişkinlik gibi. Ne diyebilirsiniz yani? Minarenin bir işlevselliği vardır, ezan duyurma amacıyla camilerin mütemmim bir simgesi gibi. Bu orta çağlarda kiliselerde de vardı. Kiliselerin çan kuleleri gökyüzüne doğru ince sivri bir şekildedir. Bu kilisedeki mimari tarzı insanın Tanrı’ya karşı yönelimini ifade eder. Dolayısıyla sembolik bir şey vardır. Dinde camiler ve mabetler dinin sembolik, metaforik yapısını ifade ederler. Dolayısıyla onlara böyle ticari bir tutum eklemek insanların görmemişliğidir. Biraz açgözlülüktür…
PROF. DR. KIYMET GİRAY: TEK KELİMEYLE: YAKIŞMAMIŞ
Konuya form ve estetik açıdan bakılmalı, sıra dışı olmak isteyen bir mimari karşımızdaki. Bir mimari yapının fonksiyonu olarak özellikleriyle kendi bezemelerinin de uyum içinde olması gerekir. Bunun sıra dışı olanlarına da çok rastlıyoruz. Ancak estetik olarak yapı ile birlikte görüldüğünde verdiği anlam çok önemli. Bu nedenle tek kelimeyle, oraya yakışmamış. Daha değişik bir form, şekil deneyebilirlerdi. Çaydanlık formu ile cami arasında ilişkiyi bir tarafa bırakalım, estetik olarak da hiç uygun değil. Biz sanat tarihçileri olarak, sanatçılar olarak, ülkemizi bu konuda gelişmiş, çağdaş, medeniyetler düzeyine çıkarmak mimari yapıları beklerken böyle fantezilerle yapıların farklı şekiller alması tartışmaya açıktır. Bu çok tartışılacak bir konu olarak ortaya çıktı diye düşünüyorum.
DOÇ. DR. KAYA ÜÇER: ÖĞRENCİLERİME TEZ KONUSU YAPACAĞIM
Çok yaratıcı, belirli deyişlerimize çanak tutmuşlar. ‘Çay müridin mazotudur’ gibi mesela. İşlevsellik de tabii önemli bence bu minarede. Musluğu açınca çay da akıyorsa ne güzel. Böyle bir camii hiç görmedim, nirvanaya ulaşmışlar. Bölgesel bir çalışma. Külahın altı Osmanlı, üstü şerefe Osmanlı, bi tarafı Selçuklu, ortaya karışık, muhtemelen kışın sahlep de veriyordur. Adana’da Sabancı’nın yaptırdığı caminin çeşmelerinden Ramazan ayında şerbet akıtıyorlar mesela, bundan niye çay akıtılmasın? Ramazan’da iftar sonrası buradan içilen çay kutsal olacaktır. Tabii şaka yapıyorum, çünkü insan böyle bir mimari manzara karşısında ciddi olamıyor. Bu tür camileri tez konusu yapmayı düşünüyorum, öğrencilerime ‘Arayış Camileri’ başlığıyla olarak ödev vereceğim. Bu tür ‘mimari şaheseri’ camiler arşivlensin. Bunları da gördük diyelim.