ÇAKMAK YASAĞINDAN SÜRÜCÜLERE CEZAYA KADAR SİGARA YASAKLARI...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta içerisinde araçların içinde yalnızca sürücülerin değil, yolcuların sigara içmesinin yasaklanacağını açıklaması ve sonrasında özel aracında sigara içen sürücülere yönelik kesilen cezalar tartışma başlattı

ÇAKMAK YASAĞINDAN SÜRÜCÜLERE CEZAYA KADAR SİGARA YASAKLARI...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen hafta içerisinde araçların içinde yalnızca sürücülerin değil, yolcuların sigara içmesinin yasaklanacağını açıklaması ve sonrasında özel aracında sigara içen sürücülere yönelik kesilen cezalar tartışma başlattı.

Türkiye’de özellikle son 10 yıl içerisinde sigara kullanımına ve satışına dair çok ciddi kısıtlamalar getirilirken, mevcut yasalarda 2013 yılında yapılan değişiklikle özel araç bile olsa sürücülerin araba içinde sigara içmesi yasaklandı. Yolcuların sigara içmesinin yasaklanması için ise ayrıca bir yasal düzenleme yapılması gerekiyor.

Erdoğan’ın açıklamasının ardından sürücü koltuğunda sigara içenlerle ilgili denetimler sıklaştırıldı. Yapılan denetimlerde 150 bin 381 araç kontrol edildi. Kontroller sonucu, 5 bin 63 araç sürücüsüne Kabahatler Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca ceza kesildi.

Türkiye’de sigara yasağıyla ilgili tartışmaların geçmişi oldukça eskiye dayanıyor. 1940’lı yıllarda tramvay ve vapur gibi toplu taşıma araçlarında sigara kullanımı yasaklanırken, insanların toplu halde bulunduğu kapalı mekanların tamamında sigara yasağına ilişkin ilk yasal düzenleme ise 1990’ların ortasında çıkarıldı.

Restoran, bar ve kıraathane gibi yerlerde sigara kullanımını sınırlayan en geniş kapsamlı yasaklama ise 2009 yılında yürürlüğe girdi. Son 10 yıl içerisinde çıkarılan yasalarla yasağın kapsamı giderek genişletilirken, sigara tüketimine dair veriler uygulama ve denetimde sıkıntılar olduğunu ortaya koydu.

Bunda sonra kapsamın araçların içindeki yolcuları da kapsayacak şekilde genişletilmesi bekleniyor. Sigara paketlerinin tek tipe dönüştürülmesi ve kapalı dolaplar içinde satılmasıyla ilgili düzenlemenin ise 2020 itibarıyla yürürlüğe girmesi öngörülüyor.

1940’larda çakmak ve toplu taşımada sigaraya yasak

Cumhuriyet tarihinde sigara yasağına ilişkin ilk düzenlemelerin tarihi 1940’ların ilk yarısına uzanıyor. 1943 yılında yapılan düzenlemeyle tramvay ve vapur gibi toplu taşıma araçlarında sigara içilmesi yasaklandı. Bu yasağın denetimi de belediyelere ve dolayısıyla zabıtalara verildi.

Ancak o dönemin gazeteleri, uygulamada bu yasağın işlemediği ve toplu taşımada sigara içmeyi sürdürenlerin sayısının çok olduğunu yazıyordu. Aynı dönemlerde ilginç bir yasak da çakmak kullanımına getirildi. 1946 yılında kibrit üretiminin devlet tekeline alınmasıyla birlikte kibrit kullanımının teşvik edilmesi amacıyla çakmak kullanımını yasakladı. Bu yasak birkaç yıl sonra kaldırıldı ve kibrit üretimi de 1952 yılında devlet tekelinden çıkarıldı.

1960’ların başında toplu taşımadaki sigara yasağı, belediye otobüsleri ve minibüsleri de içine alacak şekilde genişletildi. Bu tarihten sonra 1980’lerde sigara üretimi ve yasaklarıyla ilgili tartışmaların ardından bazı adımlar atılmasına kadar geçen süre içerisinde Türkiye’de sigara kullanımına ilişkin düzenlemeler genellikle valilik kararıyla alınan ve resmi kurumları kapsayan yerel yasaklar oldu.

İlk yasa denemesi 1980’lerin ortasında

Türkiye’de kapalı yerlerde sigara içilmesinin yasaklanmasına ilişkin ilk genel yasal düzenleme girişimi 1986 yılında yapıldı. İstanbul Bağımsız Milletvekili Reşit Ülker liderliğinde bir grup milletvekili, Mart 1986’da 1593 sayılı genel sağlık yasasına ek maddeler getirilmesine ön gören bir kanun teklifini Meclis’e sundu.

Yasaya göre, sigara içmeyenlerin sağlıklı yaşama haklarının korunması amacıyla kamuya ait kapalı mekanlarda ve toplu taşıma araçlarının tamamında sigara kullanımına yasak getiriliyordu. Ancak bu teklif, yasalaşmadı. Aynı yıl içerisinde tütün piyasasıyla ilgili çok önemli bir gelişme yaşandı. Bakanlar Kurulu, sigarada devlet tekelini kaldıran değişikliği onayladı. Böylece yerli ve yabancı özel şirketlerin sigara üretimi alanına girişine izin verildi.

Söz konusu yasal düzenleme, tütün piyasasında dört önemli değişiklik yaptı: Yabancı şirketlerin sigara üretimi pazarına girmelerinin önü açıldı. Özellikle ABD’li olmak üzere çok sayıda yabancı şirket ilerleyen dönemlerde Türkiye pazarına üretici ve satıcı olarak girdi.

Bakanlığın fiyat belirleme uygulaması sona erdirilerek, üretim merkezlerinde açılan borsalarla fiyatların arz ve talep dengesine göre belirlendiği serbestleşme getirildi. Bakanlar Kurulu’na ekonomik olarak gerek gördüğü yeni alanları tütün ekimine açma yetkisi verildi. Üretimde ithal tütün kullanan özel şirketlerin Maliye ve Gümrük Bakanlığı nezdinde oluşturulan fona belli bir ödeme yapması kuralı getirildi.

Aynı düzenlemeyle, hediye olarak yurtdışından getirilen sigaraların satılması yasaklandı. Ancak bunların bireysel tüketiciler tarafından bulundurulması ve tüketilmesinin serbest olduğuna dair yasal muğlaklık giderildi.

Sigara karşıtı kampanyalar hızlanıyor

1987’de Alarko, Boyner grubu gibi büyük şirketler sigara karşıtı kampanyalar başladı. Mağaza, üretim tesis ve fabrikalarında yasakladı. 1980’lerin ikinci yarısında gerek iş dünyasında gerekse de siyasette sigara karşıtı kampanyaların arttığı görülüyor.

Türk Havayolları (THY), 1986 yılında iç hatlar ve altı saatin altındaki dış hat seferlerinde sigara içilmesini yasakladı. Bu yasak o dönem büyük tartışma yarattı. Yasağa karşı çıkanlar, bunun “stresli sigara tiryakilerinin tuvaletlerde içmeye başlamalarının yangın riskini artırdığını” öne sürdü.

THY, daha sonra yasakla ilgili bir anket çalışması yaptırdı ve 1990’da devam etmesine karar verdi. Tüm iç hat ve dış hat uçuşlarda sigaranın tamamen yasaklanması için ise 1999 yılına kadar beklemek gerekecekti. Yine 1980’lerin ikinci yarısında, aralarında Alarko ve Boyner’in de bulunduğu bazı büyük şirketler de mağaza, üretim alanları ve fabrikalarında sigara yasağı uygulamaya koydu.

Eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı da bu dönemde sigara karşıtı kampanya yürüten siyasetçilerin başına geliyor. 1988 yılında başlatılan “Elveda Sigara, Merhaba Hayat” kampanyası kapsamında gazetelere verilen ilanlar, afişler ve broşürlerle sigarayı bırakma yolları kamuoyuyla paylaşıldı.

O dönemin hükümetinden Akarcalı’ya en önemli destek Devlet Bakanı Adnan Kahveci’den geldi. Kahveci, gazetecilere yaptığı açıklamada, kalabalık yerlerde sigara tüketiminin azaltılmasına yönelik adımlar atılması gerektiğini ancak “sigara içenlerin özgürlüğüne karışmamak” adına İskandinav ülkelerindeki kadar katı bir şekilde uygulanmasına karşı olduğunu söyledi.

Kampanya yasa tasarısına dönüşüyor

Akarcalı, yürüttüğü kampanya kapsamında 1989 yılında yeni bir yasa tasarısı hazırladı. Bu yasayla, eğitim ve sağlık kuruluşları ile uçak, tren, vapur, otobüs gibi ulaşım araçlarında sigara kullanımı yasaklanıyor, sigara reklamlarına yasak getiriliyor ve bunlara uymayanlara da para cezası kesilmesi öngörülüyordu.

Ancak tasarının yasalaşma sürecinin başlamasıyla birlikte içeriğinde de önemli değişiklikler yapıldı. Komisyon’daki görüşmeler sırasında resmi kurum ve kuruluşlarda sigara yasağı tasarıdan çıkarılırken, paketlerin üzerine “Sigara sağlığa zararlıdır” yazısının eklenmesi zorunlu hale getirildi.

1990 yılının sonlarında Genel Kurul’a gelen tasarı, kabul edilerek onay için dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a gönderildi. O dönem yapılan yorumlarda, yazılı basında sigara reklam pazarının son iki yıl içerisinde neredeyse beşe katlandığına ve reklam yasaklarının, özellikle kısa bir süre önce yatırım yaparak Türkiye’ye giren yabancı şirketleri olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiliyordu.

Ancak Türkiye’de o döneme kadar yapılanların en genel ve geniş kapsamlısı olan bu sigara yasağı tasarısı Özal’a takıldı ve Ocak 1991’de veto edildi. Özal, veto gerekçesinde “mühim olan bu konuda insanların özgürce karar vermesi” olduğunu vurguladı.

Yasayla ilgili yönetmeliklerin çıkarılmamasının uygulamada bazı sıkıntılar doğurabileceğine dikkat çeken Özal, veto gerekçesinde, “Hal böyleyken bilhassa tütün ve tütün mamullerinin içilmesinin yasaklandığı yerlerde herhangi bir uyarıya gidilmeden ceza müeyyidelerin uygulanması vatandaşlarımızla kolluk ve zabıta kuvvetlerini karşı karşıya getirecek ve her gün tatsız olayların çıkmasına neden olacaktır.” dedi.

Türkiye’de Meclis’te yasal düzenleme çalışmalarının devam ettiği bir dönemde ve Özal’ın vetosundan yalnızca sekiz ay önce ABD Temsilciler Meclisi Tarım Komisyonu, açıkladığı raporda Türkiye’yi tütün alanında “dev bir pazar” olarak nitelendiriyordu.

Raporda, ayrıca, Türkiye’de tütün ihracatında yolsuzluk olduğu yolunda “kuvvetli işaretler” bulunduğu ve bir alt komitenin bunu soruşturdukları bilgisi de veriliyordu.

Yasak beş yıl sonra geçti

Özal’ın vetosunun ardından Meclis bu düzenlemeleri bir süreliğine rafa kaldırdı. Aynı yıl içerisinde benzer bir girişim daha olsa da, bu, Meclis gündemine hiç getirilmedi. Ancak beş yıl sonra yeni bir yasal düzenlemeye gidildi ve onaylanıp yürürlüğe girmesiyle birlikte Türkiye’de bu alanda genel ve geniş kapsamlı ilk yasa da çıkartılmış oldu.

Kasım 1996’da yürürlüğe giren 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun, sigara kullanımı konusunda bu zamana kadarki en sıkı kısıtlamaları getirdi. Bu kanunla, kamuya açık kapalı yerlerde sigara içilmesi, 18 yaşından küçüklere sigara satışı ve sigara reklamları yasaklandı.

Yasak kapsamına alınan kapalı mekanlar şöyle tanımlandı:
Sağlık, eğitim-öğretim ve kültür hizmeti veren yerler
Kapalı spor salonları
Toplu taşımacılık yapılan her türlü araç ve bekleme salonları
5 veya daha fazla kişinin çalıştığı kamu hizmeti yapan kurum ve kuruluşlardaki kapalı mekanlar

Kanunun ardından Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı genelgeyle, kamu kurumlarındaki yasağın denetimi kurumdaki amire, amirin devlet memuru olmadığı yerlerde de zabıtaya verildi.

2000’lerde kapsamı genişletilen yasaklar

1996’dan sonra yasal anlamda sigara yasaklarıyla ilgili önemli bir gelişme yaşanmazken, 2000’lerle birlikte sivil toplum kuruluşları ve sigarayla mücadele dernekleri sigara karşıtı kampanyalar düzenlemeye başladı. 2000’lerin başında Ulusal Kanser Danışma Kurulu ve Sigarayla Savaşanlar Derneği, televizyonda gösterilen dizilerde sigara tüketiminin azaltılması için kampanyalar düzenledi ve konuyu Radyo Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) taşıdı.

RTÜK, bu dönemde Kurtlar Vadisi gibi bazı dizilere ceza keserek, emsal kararlara imza attı. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002’de tek başına iktidar, sigara karşıtlığıyla bilinen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da 2003’te başbakan olmasıyla birlikte sigara yasağının kapsamının genişletilmesine dönük çok sayıda adım atıldı.

Erdoğan, 2007 yılında yaptığı bir açıklamada, sigarayla mücadelenin “terörle mücadele” kadar önemli olduoğunu söyledi. Erdoğan, “Sigara kullanımı ile mücadele, bizim için daima gündemimizde olan terörle mücadele kadar önemli hale gelmiştir. Çünkü geleceğimiz katlediliyor… Terör nedeniyle kaybettiğimiz insan sayısı bu çerçevede heba edilen insan sayısıyla değerlendirildiğinde sigaradan ölen insanımız çok daha büyük.” dedi.

Yasak kapsamının genişletilmesine yönelik en önemli çalışmalar, 2008 ve 2009 yıllarında yürürlüğe girdi. Mayıs 2008’de alışveriş merkezleri ve işyerleri de dahil olmak üzere tüm kapalı alanlarda sigara yasağı hayata geçti. Yaşlı bakımevleri, cezaevleri ve ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde sigara içenler için ayrı bölümler oluşturuldu.

Temmuz 2009’da da restoran, bar ve kafeler de yasak kapsamına alındı. Bu dönemde basına yansıyan haberlere göre, sigara tüketimi bir yıl içinde yüzde 5 geriledi. Yasak kapsamının genişletilmesine yönelik en büyük eleştiri de bunun eğlence sektörünü olumsuz etkilediği ve hükümetin de yasağı bu nedenle getirdiği yönünde geldi.

2010’lardan sonra uygulamada sıkıntılar

2013 yılında kanunda yapılan değişikliklerle yasakların kapsamı genişletildi. Buna göre, tütün ve tütün ürünlerinin tüketilemeyeceği yerlere şunlar eklendi:

“Hususi araçların sürücü koltukları ile taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere karayolu, demiryolu, denizyolu ve havayolu toplu taşıma araçlarında,
Okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk ve orta öğrenim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanlarında,
Özel hukuk kişilerine ait olan lokantalar ile kahvehane, kafeterya, birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde”

İlerleyen yıllarda ise Erdoğan’ın şahsen ilgilendiği bir konu olmasına karşın özellikle denetim ve uygulama konusunda sıkıntılar yaşandı. Kasım 2014’te İstanbul’da bir kafenin terasında sigara içenleri gören Erdoğan bu kişilere, “Terbiyesizler, cumhurbaşkanını görüyor, hala sigara içmeye devam ediyor.” sözleriyle tepki göstermiş ve yanındakilerden ceza kesilmesini istedi.

Kaymakamlık ertesi gün söz konusu kafeye 6 bin TL ceza kesti. Aynı dönemlerde Sigara ve Sağlık Ulusal Komitesi (SSUK), İstanbul’da sigara yasağı ihlalinin yüzde 50’lere vardığını açıkladı. 2016 yılında yapılan bir araştırma ise, arada sağlanan düşüşe rağmen sigara tüketiminde 2008 düzeyine geri dönüldüğünü ortaya koydu.

2018 yılında ilgili kanuna yeni maddeler eklendi. Buna göre, televizyon, sinema, tiyatro, internet ve sosyal medya gibi ortamlarda “ticari gaye ile veya reklam amacıyla tütün ürünlerinin kullanılması ve görüntülerine yer verilmesi” yasaklandı.

Tütün ürünlerinin sağlık, eğitim ve öğretim, kültür ve spor hizmeti verilen yerlerde satışına yasak konulurken, nargile için de 18 yaş kuralı getirildi. Erdoğan, geçen hafta yaptığı açıklamayla birlikte 2013 yılında yapılan düzenlemeyle getirilen sürücülerin özel araçlarının içinde dahi sigara içememesine dair yasağın denetimi sıkılaştırıldı.

Erdoğan ayrıca araçlar da yolcuların sigara içmesini de yasaklayan bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını söyledi. 2020 itibarıyla yürürlüğe girecek olan düzenlemelerle de sigaraların kapalı dolaplarda satılması ve tek tip paketlere sahip olması uygulamasına geçilecek.

Kaynak: BBC Türkçe