Tarih: 14.08.2022 21:30

Çağın Rabia’sı: Esma Biltaci

Facebook Twitter Linked-in

Esma Biltaci, 3 Ocak 1996 günü Mısır’ın Beheira vilayetinde doğdu. 4 çocuklu ailenin ilk ve tek kızıydı. Babası, Mısır’ın önemli isimlerinden öğretim görevlisi ve parlamenter Muhammed Biltaci’ydi.

Küçük bir çocukken dahi okumaya çok meraklı, her zaman yaşıtlarından olgun, bilgili ve ahlaklı bir çocuk olarak anılan Esma’nın annesi onun bu durumu için şunları söylüyor: “Esma’ya hamileyken hacca gittim ve beni üstün özelliklere sahip bir kız çocuğuyla şereflendirmesi için Allah’a çok dua ettim. Duam kabul olmuş, o gerçekten öyle bir genç kızdı.”

Esma Biltaci, 17 yaşında şehit edildiğinde lise 3. sınıfta ve fen bilimleri bölümünde okuyordu. Hedefi doktor olup mazlum insanlara sağlık hizmeti ulaştırmaktı. Şehadetinden 4 ay önce Kur’an-ı Kerim hıfzını tamamlayarak hafızlık makamına yükselen Esma, her zaman okul birincisi olarak sürdürdüğü eğitim hayatının son yılındaydı ve kazanacağına kesin gözüyle bakılan üniversite sınavına girmesine bir yıl vardı.

Esma’nın kısacık hayatı Sisi cuntasının ülkede darbe yaparak Mısır’ın ilk seçilmiş Cumhurbaşkanını görevden almasıyla değişti. Babası Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi İcra Komitesi Üyesi olarak görev yaptığı için darbecilerin hedefindeydi. Seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi gibi babası ve abisi tutuklanmış, yaşananlar sonrası darbe karşıtı halk meydanlara inmişti. Bir simge hâline gelen Rabiatul Adeviyye Meydanı, gösterilerin en yoğun olduğu yerlerden biriydi. Cunta, meydanların boşaltılması için baskılarını sürdürse de binlerce kişi derme çatma çadırlarda Adalet Nöbeti tutuyordu. Ta ki 14 Ağustos 2013 gününe kadar.

Sisi’ye bağlı güvenlik güçleri, 14 Ağustos sabahı namaz vaktinde Rabia Meydanı’na dört koldan müdahaleye başladı. Halka tanklardan ateş ediliyor, meydandaki çadırlar ateşe veriliyor, iş makinaları içlerinde insanların olduğu çadırların üzerine sürülüyordu. Bir anda alevler ve kanlar içinde kalan meydanda İhvan yöneticilerin çocukları özellikle hedef alınıyordu. Yaralılara yardım etmek için meydanda koşuşturan Esma, yoğun duman ve kurşunların arasında annesini bulmuş, elindeki pet şişeden su dökmesini istemişti, abdest tazelemek için... Sonra da “Yaralıların toplandığı çadıra gitmem gerek, orada durum çok kötü’ diyerek annesi Sena Biltaci’nin gözünün önünden kaybolmuştu.

14 Ağustos 2013 aynı zamanda Esma Biltaci’nin göğsünden aldığı kurşun darbesiyle şehit edildiği gündü. Meydandaki zor şartlar altında ilk müdahalesi yapılsa da Rabia Meydanında şehadete yürüdü. “Eğer şehadet olmasa, Esma’nın ayrılığına sabretmek mümkün olmazdı”diyen annesi, kızını aramak için yaralı çadırına gittiğinde Esma’nın son nefesini verişine şahit olmuştu. Devleti yıkma, terörist faaliyetlerde bulunma gibi onlarca farklı suçlama ile Mısır zindanlarında tutuklu olarak yargılanan ve hakkındaki idam hükmü hariç toplam 300 yıl hüküm giyen babası Muhammed Biltaci, kızının şehadetini hücrede öğrendi. Dışarıyla bağlantıları tamamen kesilen ve tüm insan haklarından mahrum bırakılan Biltaci, kızının cenazesine katılamadı.

Darbecilerin mezarına isim yazdırmadığı, koyulan mezar taşlarını söktüğü şehit kızına Türkiye’de de büyük yankı bulan bir mektup yazan Muhammed Biltaci, ona şu sözlerle seslenmişti: “Sevgili kızım, güzel yüzüne, güleç dudaklarına, ince duruşuna ve olgun karakterine iştiyakımın ne kadar olduğunu ancak Allah bilir. Buna karşı sabrı da ancak Allah verir…

Sana elveda demiyorum bilakis görüşmek üzere.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —