Tarih: 19.06.2020 12:52

Çağdaş aşiretler

Facebook Twitter Linked-in

İdeolojiler döneminin sonu. Ne ki ideoloji geleneğini sürdüren ve bundan yararlanan kesimler, parçalar, bölümler geçmişin karanlık ruhundan beslenmeyi sürdürüyorlar. Siyasal partiler, kurumlar, dernekler, barolar, sermaye dernekleri vs. Bunların sayıları çok.

Artık sağ ve sol yok. İslâm ve onun karşıtları var. İslâm derken, hakiki anlamda İslâm’a bağlı olanları ayırmak gerekir. Paranın, faizin, kredi kartlarının çıkarın tuzağına düşenleri bir kenara ayırmalı. Günahkârlar ile inkârcıları da ayırmak gerekir. Kişi kendini Müslüman sayıyorsa onun hayır ile şer, sevap ile günah tartılarını tartışmak bize düşmez. İnkâr durumunda olanları bir kenara koyuyoruz. Onlar zaten oradadırlar.

İman noktasında kendilerini belli bir yere odaklamışlarsa zaten onlarda da bir sorun var. paganistler, putperestler, tapıcılar da gene onlar da ayrı bir grup. Onların ideolojileri de aynı konumda.

Bir milleti bir birine düşürmek, bundan yararlanmak, bunun üzerine çatışma oluşturmak ve gerilimleri tırmandırmak çıkar amaçlı. Bir Müslüman bir diğerini uzaklaştırma hakkına sahip değil. İslâm, insanlık için. Belli bir kesime, siyasal partiye, çevreye has değil. Kesimlerin bağlılıkları ve sürdürücülükleri hakikat ölçeğinde ise bir sorun yok. Hangi kesim olursa olsun bu anlamda bir bağlılık ve hizmet içinde ise değerlidir. Bu, Müslüman olma bilinci gerektirir. İslâm hakikatinden sapmama. İslâm belli kesimler için değil, insanlık için.

Günümüz siyasal partileri ve mensuplarını din dışına itmek, zorlamak, öyle göstermek insanlığın aleyhine ve zararına. İnsanı kazanmanın yollarına bakılmalı, ortak noktalarda buluşmanın fırsatı kollanmalı. Birlikte yaşıyor olabilme sağlanmalı. Ve hatta zarar vermiyorsa o hâliyle kabul edilmeli ve zamana bırakılmalı. Kişinin şahsında İslâm’a gelebilecek olanların önü kapatılmamalı. Her şey zamana bağlı. İslâm’ı güzel ve iyi gösteren de insan. İnsan iyi bir Müslüman olarak neyi nasıl temsil ediyor ona bakılmalı.

İslâm adalet ile yeryüzüne yayıldı, silâh zoruyla değil. Korku ve vahşet oluşturarak değil. Batılılar bunun farkına 10. Yüzyılda vardılar. Savaş yerine kültürel hamlelerde bulundular, kendilerine değiştirdiler. Güçlerine güç kattılar.

İslâm; ırkların, kabilelerin, şahısların özel dini değil. İnsanlığın dini. Çünkü insanlık için, yeryüzündeki bütün insanlar için. Reddedenler, karşı çıkanlar var ve olacak. İnsanlığın baştan beri başlı başına sorunu. Fakat insan, insan olarak görülmedikten ve onun gönül kapılarına girme, ulaşma, yakınlık sağlama mümkün iken ki bu, her zaman olabilen bir durum, bunu sürdürmek gerekir. Son ana kadar, bir Müslüman’ın görevi tebliğ, anlatma, çağırıda bulunma ve yaşamadır. Bir Müslüman’ın en etkili daveti ve çağrısı kendisidir. İnsanın kendi örnekliğidir. Sevgi ve merhamet dilidir.

Günümüzde, coğrafyamızda, insanlar birbiriyle din adına değil, çıkar anlamında çatışıyorlar. Din çatışmacı değildir. Dinler birer gerekçedir sadece. Pagan bir zihniyet egemen. Hiç kimse onu aşamıyor, onun üzerinden bir hamlede bulunamıyor. Mevcut sistem içinde birbirlerini yiyorlar. Geçmişin en çatışma alanı ideolojilerdi, sağ ile soldu. Şimdi ırkların ve kabilelerin çatışmaları bulunuyor. Irkçılar kendi ırk üstünlüklerini ortaya koyuyor. Kendilerine tabi olan diğer ırk ve topluluklar var ise onlar için bir sorun yok. Din de onlar için bir ayrıntı. Zaten ırkçılık ve milliyetçiliğin olduğu yerlerde din geri plandadır. Bir de mezhepçilik… Bir de çıkar gurupları ve aşiretleri var. Burjuvanın rengi ve dini yok. Onların tek derdi, düşüncesi para ve modern ve refah içinde yaşama. Çok dindar olan ya da olmayanların ellerinden fırsatlar alınsın, onlar için din değil bulunduğu konum önemli. Çıkarlarını asla feda etmezler. Nefret ve öfke dili onların tek azığı.

Din insanı yok edici değil dirilticidir, iyi ve güzel olana çağırıcıdır, görev ve amacı da budur. Müslümanların yaşadığı coğrafyada Müslümanlar dışında yaşayan insanların dününden bugününe bakıldığında bu görülür.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —