Ozan Ceyhun’un Avusturya Büyükelçiliğine atanmasının yankıları sürüyor.
Ülkücü Mustafa Eroğlu'nun öldürülmesi olayı ile ilgisinin bulunduğu gerekçesiyle bazı kesimler tarafından eleştirilen Ceyhun, hakkındaki iddiaların asılsız olduğunu söyledi.
Gençlik yıllarında "ülkenin kurtuluşunun, yükselmesinin sol bir siyasal programdan geçtiği düşüncesiyle" sol çizgide hareket ederek çeşitli "demokratik siyasi eylemlerde" bulunduğunu anlatan Ceyhun, "Ancak şu hususu tüm açıklığı ve kesinliği ile ifade etmek isterim ki hiçbir insana zarar vermek, hele ki canına kıymak gibi bir eylemin doğrudan ya da dolaylı olarak asla içinde bulunmadım" ifadelerini kullandı.
"Kendisini hiç tanımadığım Sayın Mustafa Eroğlu'nun şehit edilmesi..."
Mustafa Eroğlu'nu tanımadığını belirten Ozan Ceyhun, Adana Yurdu'nun nerede olduğunu da bilmediğini söyledi:
"Kendisini hiç tanımadığım Sayın Mustafa Eroğlu'nun şehit edilmesi hadisesi ile bu konuda suçsuzluğum kanıtlanmış olmasına rağmen hala adımın zikredilmesini üzüntüyle esefle bu kadar rahat ve pervasız bir şekilde masum bir insanın hakkının ihlal edilebilmesini de hayret ederek izlemekteyim. 1977 yılı kastedilerek adımın anıldığı menfur hadisenin yaşandığı iddia edildiği dönemde ben 16 yaşında bir insandım. Şahsen doğduğu günden 59 yaşımda olduğum bugüne kadar Adanalı olmama rağmen bir Adana Yurdu'nun da nerede olduğunu hiç bilmedim ve bilmiyorum."
"Mağduriyet yaşadım, gençlik hatama kendim de kızmaktayım"
Sıkıyönetim mahkemesinde kendi isminin işkence ile söyletildiğini belirten Ozan Ceyhun, mağduriyet yaşadığını anlattı:
"12 Eylül Sıkıyönetim Mahkemesi nezdinde benim adımı işkence altında zorla söylediklerini söyleyen iki kişinin beraat etmelerine rağmen ben bu konu nedeniyle mağduriyet yaşadım. Bu konuda bir gençlik hatası yaparak, 'demokrasinin ve hukuk devletinin tüm kurallarının çiğnendiği bir Askeri Darbe Mahkemesi tarafından haksız yere suçlanmamı onur meselesi yaparak, darbeci bir rejimin mahkemesine çıkıp o mahkemenin hakimlerine suçsuz olduğumu söylemeyi kendime yediremiyorum, çünkü suçsuzum.' dediğim için sivil bir mahkeme nezdinde beraatime karar verilmesi uzun zaman aldı. Bu konuda gençlik hatama kendim de kızmaktayım."
Avusturya Büyükelçiliğine atanan Ozan Ceyhun, suçsuzluğunun kanıtlanmış olmasına rağmen hakkındaki ithamların sürmesini “hakkının ihlal edilmesi” olarak yorumladı:
"Mustafa Eroğlu'nun şehit edilmesi hadisesi ile bu konuda suçsuzluğum kanıtlanmış olmasına rağmen hala adımın zikredilmesini üzüntüyle esefle bu kadar rahat ve pervasız bir şekilde masum bir insanın hakkının ihlal edilebilmesini de hayret ederek izlemekteyim."
"Sosyal demokrat çevreci hareketlerde yer aldım"
Uzun yıllar Avusturya ve Almanya'da yaşadığını belirten Ceyhun, şöyle konuştu:
"Sosyal demokrat çevreci hareketlerde yer aldım. Avrupa Parlamentosu milletvekilliği yaptım. İnsanın hayatı herkesin kendisi için ayrı bir tekemmül, olgunlaşma sürecidir. Ben de bütün yaşadıklarım, bildiklerim, öğrendiklerim üzerinden bugün milli muhafazakar bir siyasetin ülkem ve insanlık için daha umut vaat edici, beklentileri gerçekleştirici bir potansiyel taşıdığına inanıyorum. İnsanların farklı siyasi görüşleri, hassasiyetleri olabilir ancak sanırım hakkı teslim etmek ve adil olmak konusunda bir temel ilke herkes için önemlidir, hayatidir, varlık nedenidir. Masum bir insanın, hiçbir kanıt olmaksızın sadece dedikodu ve söylenti üzerinden suçlu ilan edilmesi vicdanla adaletle bağdaşmaz."
"Üyesi olmadığım bir parlamentoda bırakın Ermeni karar tasarısını, herhangi bir konuda oy kullanmam da mümkün değildir"
Ozan Ceyhun, Alman Federal Meclisinde Ermeni iddialarını içeren karar tasarısını oyladığı ve buna 'Evet' oyu verdiği iddialarına da değindi.
Alman Federal Parlamentosunda hiçbir zaman milletvekilliği yapmadığını ifade eden Ceyhun, "Bu nedenle de üyesi olmadığım bir parlamentoda bırakın Ermeni karar tasarısını, herhangi bir konuda oy kullanmam da mümkün değildir. Tam tersine Berlin'de Ermeni karar tasarısı Federal Parlamento'da oylanırken ben saat 18.00'de Alman televizyonunda karşıma oturtulmuş olan Ermeni Toplumu Başkanına ülkemi savunmakla meşguldüm. İsteyenler bunu izleyebilirler. Ve aynı anda Berlin Parlamentosu önünde Türklerin yaptığı bir miting vardı, o mitingin organizasyonunu yapanlardan biriyim" şeklinde konuştu.
Büyükelçi Ozan Ceyhun, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a destek vermesinin bazı kesimleri rahatsız ettiği görüşünde:
"Elbette benim 17-25 Aralık'ta Cumhurbaşkanımızın yanında, olmam gereken yerde olmam, 15 Temmuz akşamı Ankara'da almam gereken tavrı almam ve bugüne kadar da aynı çizgiden hiç sapmadan Cumhurbaşkanımızın, liderimizin yürüdüğü yolda hiç tereddütsüz izinde yürümeye çaba göstermem belli ki bazı çevreleri rahatsız ediyor. Bunu anlayabiliyorum. O yüzden de bazı çevreler Cumhur İttifakına belki de zarar verebilmek amacıyla bu yöntemlere başvuruyorlar. Ben de elbetteki böyle bir mücadelenin içinde korkmak, kaçmak olmaz, karşınıza çıkıp doğruları anlatmakla yükümlüyüm."
Yaşamı boyunca Türkiye'ye zarar vermek isteyenlerle mücadele ettiğini savunan Ceyhun, "Yaşamım PKK'ya, Ermeni tasarısı gibi tasarılar peşinde ülkemize zarar vermek isteyenlere karşı mücadele etmekle geçti. Avrupa'da ülkesini seven, ülkesinin liderine sonuna kadar bağlı bir Türk olmanın her babayiğidin harcının olmadığını da defalarca kanıtladığım inancındayım" dedi.
Kaynak: independentturkish.com