Tarih: 10.08.2021 15:18

Burhan Kuzu’nun son pişmanlığı

Facebook Twitter Linked-in

12 Mart 2020’de “Burhan Kuzu kendisine karşı” başlığıyla çıkan yazım üzerine, Cumhurbaşkanlığından aratıp kendisine bağlatmıştı. Lafa ise direkt tanışıklığımızdan girmişti.

Şaka değil, konumundan etkileneceğimi düşünmüş olmalıydı.

Etki altına almakla suçlandığı hakimi aratıp bağlattığı gibi...

Güya güç gösterdiği, Cumhurbaşkanlığı forsunu kullanarak nüfuz ticaretine soyunduğu iddialarını şiddetle reddediyordu.

Kasım 2020’de, Covid-19’dan vefat etti.

Rahmetli, bir yıl sonra bu kez Sedat Peker’in ifşa ve iddialarıyla yine gündemde.

Pişmandı...

Gerçi Zindaşti adına yargıya müdahale ettiğini inkar ediyordu. Bilmeden oyuna getirildiğini, hakimle birkaç konuşturulduğunu savunuyordu.

Ama bulaştığı için pişmandı.

Osman Kavala ve başkalarının yargısız infazına destek verdiği için de pişmanlık belirtiyordu.

Anayasa profesörü olarak hem yargısız infaza uğramaktan şikayet ediyordu. Hem de başkalarının yargısız infazına odun taşımaktan, iftira ve karalama kampanyalarına katılmaktan geri durmuyordu.

Kendisi için istediği lekelenmeme ve adil yargılanma haklarını Kavala’dan esirgediği için yermiştim onu.

İki Burhan Hoca çıkıyordu ortaya. Biri diğerine karşıydı, hangisine inanacaktık!

Biri; İranlı uyuşturucu baronu Zindaşti’yi, hakimlere baskı yaparak serbest bıraktırdığı suçlamalarına ateş püskürüyordu.

Tanımam dedigi Zindaşti’yle yemek yerken fotoğrafı, vatandaşlık başvurusunda referansı, tahliyesi için arayıp baskı yaptığına dair hakim ifadeleri, telefonla görüşme ve mesajlaşma trafiğini gösteren HTS kayıtları çıkmıştı.

Yine de yalanlıyordu ilişkisini. Günahına girildiğini, yargısız infaza uğradığını, adının haksızca karalandığını, itibarına alçakça saldırıldığını ama masumiyetinin er geç yargıda kanıtlanacağını savunuyordu.

Yargı bağımsızlığına saygı istiyor, hukuk dersi veriyordu.

Öteki Burhan Hoca ise kızdığı, kınadığı, hukuksuzluk dediği ne varsa fütursuzca yapıyordu.

Devam eden bir davayla ilgili şöyle tivitler sallamaktan çekinmiyordu mesela:

“Osman Kavala, Henry Barkey ile tam 93 saat 34 dakika telefonla görüşmüş. Bir Türk vatandaşı, bir CIA ajanıyla bu kadar uzun süre ne görüşmüş olabilir?”

“Yabancı unsurların, Kavala davasına üst düzey temsilcileriyle ilgi göstermesinin ne anlama geldiği böylece daha iyi anlaşılıyor olmalı.”

Kavala’yla Barkey’in telefonları, aynı baz istasyonundan sadece sinyal vermişti oysa.

Zindaşti’yle kendisi arasındaki gibi bir irtibat ve içerik tespit edilebilmiş değildi.

Edilse zaten 2 buçuk yıldan beridir allem kallem uzatılmaz, iddianamesi yüz kere yazılmış, Kavala bin kere mahkum edilmiş olurdu.

Burhan Hoca, yargıyla siyaset arasında her ne çarpık ilişki varsa, hepsini birden üstünde sergileyen bir örnek vakaya dönüşmüştü.

Şunu da yazmıştım:

“İki Burhan Hoca duruyor karşımızda. Hayır, çift görmüyorsunuz, sorun gözlerinizde değil.

Sorun, çifte standart mızrağının artık çuvala sığmamasında. Yani karşıtına başka, kendisine başka hukuk uygulayan ikili yaklaşım bozukluğunun saklanamayacak kadar sırıtmasında.”

Rahmetli, Kavala ve benzerlerine bin beteri yapılırken haklılaştırdığı yargısız infazdan yakınıyordu. Başkası için istemediği bağımsız yargıya saygıyı, kendisi için istiyordu.

Bu arada Hoca hakkında ortalığa saçılanlar, Kavala dosyasında bir türlü bulunamayan somut kanıt ve bağlantılardı. Yargısız infaz açısından durumları kıyaslanabilir bile değildi.

Hoca’nın son savunmasını şöyle aktarmıştım:

“Yargıya baskı yapacak ne gücüm ve forsum olur ki, ayrıca Zindaşti’yi salan hakim yüklü rüşvetten yargılanıyor, 8 aydır iddianamesi yazılamadıysa nasıl tutayım gerekçesiyle bıraktı, ama okka altına ben gidiyorum.”

Yazılamamış iddianamelere rağmen bırakılmayan siyasi tutuklulara aynı hakları çok gördüğünü hatırlatmıştım.

Kavala’ya gelince, içeriği belirsiz baz istasyonu sinyallerini yüzlerce saatlik casusluk görüşmesi gibi sunduğu ‘yargısız infaz’ tivitleri neydi?

Özeleştiri yaptığını, empati kurduğunu söylemişti. Kendisi için istediği haklardan herkesin yararlanması gerektiğini kabul etmişti. Prensipte tutuksuz yargılamadan yana olduğunu da ekleyerek...

Ne ki son pişmanlık fayda etmedi.

Allah rahmet eylesin, ölümünden sonra bile dosyası kapanmadı. Amel defteri gibi hala açık ve peşinden gidiyor. Ola ki ibret alınır!

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —