Sosyal medya hayatımıza girdikten sonra kendini kaybetmiş bir topluma dönüştük. Ses sanatçıları, mankenler ya da futbolcular yüzbinler, milyonlar tarafından takip edilirken; bilim insanlarımızı, aydınlarımızı, alimlerimizi bir avuç insan takip eder olduk. Lafa gelince hepimiz, bilime, aydına, alime saygılıyız ama iş sosyal medyada birilerini takip etmeye gelince birden bire içimize magazinsel bir canavar kaçıyor.(*)
Sosyal medya sayesinde dejenere olan toplumların tüm özelliklerinin aslında kendi toplumumuzda da ortaya çıkmış olduğunu öğrendik.
Bir düşünürün, bir aydının, bir alimin paylaşımına hassasiyet göstermeyen, hatta onları tanımayan toplumumuz; sanatçıları, şarkıcıları, futbolcuları takip etmekten bıkıp usanmıyor.
Bazen takip eden takip edilenin dalga malzemesine dönüşüyor da takipçi bunun farkında bile olamıyor.
Örneği somutlaştıralım!
Aleyna Tilki…
(Elbette kendisini takibe değer bulmuş değiliz, lakin sosyal medyaya yansıyan paylaşımı sonrası twitter sayfasına göz atmak zorunda kaldık.)
Paylaşımı şu,
“Bugün Cumartesi yarın Pazar sonra pazartesi olucak”
Evet cümle sadece bu.
38 binden fazla insan bu paylaşımı beğenmiş, yaklaşık 2 bin 500'e yakın kişi RT yapmış, yani paylaşmış.
Akıl tutulmasının zirvesi…
Bir toplum sırf bir ünlü paylaştı diye bu kadar basit bir paylaşıma nasıl böyle üşüşür.
Aleyna Tilki’ye paylaşımından dolayı olumsuz yorumlar da gelmiş. Ama asıl önemli olan Tilki’nin sabitlediği diğer paylaşım!
Bi nev’i takipçilerini haşladığı paylaşım.
Hayranlarını ve takipçilerini o kadar güzel rencide etmiş ki!
“Ben bazen çok akıllıca bazen de beynim yanmış gibi tweetler atarım.
Lakin en çok beğenilen tweetlerime baktığımda benim seviyemi değil, daima sizin seviyenizi görmüş oluruz bunu unutmayalım
Bu bilgiye göre beğenin artık”
Bir insan takipçilerine daha nasıl hakaret edebilir ki!
‘Ben seviyesizleştikçe siz daha çok beğeniyorsunuz’ diyor takipçilerine…
Sanırım son twitinde haklı, toplumsal bir seviyesizleşme temayülü yaşıyoruz.
Fikir adamlarına, bilim insanlarına, aydınlara, yazarlara, alimlere değer vermeyen toplumların sonu maalesef böyle oluyor.
Oysa bizim medeniyetimizde takip edilen olmak için aydın olmak lazımdı, alim olmak lazımdı, üretken olmak…
Bir taraftan muhafazakar bir toplum olduğumuzu iddia ediyoruz diğer yandan son derece süfli bir başkalaşım yaşıyoruz.
_____________________
(*)Editörden... "Dün, en kötü ve basit kültürlenme yöntemi gazete idi, bugün ise, onun yerini sosyal medya aldı. Aslında, ilimden, bilimden uzak, hiçbir hedefi olmayan, hangi inanca ve toplumsal kümeye mensup olursa olsun, gününü yaşamaya çalışan insanların, kendilerini var kıldıkları, var olmaya çalıştıkları ve varlıklarını, bu sayede karşısındakine, ‘karşıtına’ kabul ettirmeye çalışan insan gürühunun kullandığı bu medyayı, aslında ‘asosyal medya’ olarak tanımlamak gerekirdi.
Zira, istsinaları olmakla birlikte, bu platformlarda insanlar, aslında önemli olanı değil, bilakis, akıl ve mantık çerçevesinde değerlendirildiğinde önemsiz, hatta pespaye paylaşmlara bayılmaktalar.
İsterseniz bir deneyin, (a)sosyal medyada “Pencereden at beni, in aşağı tut beni” deyin, şansınız yaver girmişse, onlarca, yüzlerce ve belki de ‘binlerle’ paylaşılır ve RT’lenebilirdiniz…
Eğer çokça paylaşılır ve RT’lenir iseniz: bir defa paylaşımınıza balıklama atlayanların çoğunun yer çekim kuvvetinden ve Newton’dan haberi yok, ya da ağaçtaki elmanın, dalından kopunca yere düşme ihtimalini düşünmemiş olmaları gerekir.
Zira pencereden vb. aşağıya düşen bir insanın sağ kalma ihtimali sıfıra yakındır çoğu kez, ama her tür paylaşıma tav olanlara ne denirdi ki!"
