Kamuoyunda ‘etki ajanlığı’ olarak bilinen düzenlemenin suistimale açık olduğunu dile getiren STK’lar, muğlak ifadeler dolayısıyla herkesin casuslukla suçlanabilmesinin önünün açılacağına dikkat çekti. Yasa teklifinde yer alan ‘stratejik çıkar’, ‘talimat’, ‘organizasyon’ ve ‘devletin iç veya dış siyasi yararları’ gibi kavramların belirsiz oluşuna vurgu yapıldı.
Yasanın yürürlüğü girmesi halinde insan hakları savunucuları, gazeteciler, akademisyenler ve sivil toplum örgütlerinin meşru faaliyetleri nedeniyle hedef alınabileceği belirtildi.
AJANLIĞIN KAPSAMI GENİŞLEDİ
Türk Ceza Kanunu’na eklenmek üzere 2023’te 9. Yargı Paketi kapsamında gündeme gelen ‘etki ajanlığı’ yasa tasarısının hedefi iç ve dış güvenliğe yönelik tehditlere karşı önlem almaktı. Düzenleme casusluk ve ajanlık tanımının kapsamını genişletip, muğlak ifadeler içerdiği için gazeteciler ve sivil toplum örgütleri ‘ifade özgürlüğünü korumak’ amacıyla düzenlemeye karşı ortak bildiri yayımladı. Gazeteciler bu tür bir düzenlemenin kendilerini “etki ajanı” olarak yaftalanma tehdidi altında bırakacağını ve halkın doğru bilgiye erişimini engelleyeceğini savundu.
MUĞLAK VE SUİSTİMALE AÇIK
İlk kez gündeme geldiğinde ortaya çıkan tepkiler üzerine geri çekilen yasa teklifi yeniden düzenlenerek tekrar Meclis Adalet Komisyonu’ndan geçirildi. Ancak 23 maddelik yasa teklifine eklenen yeni tanımlarda da hangi fiillerin suç teşkil ettiğine ilişkin açık ve net kriterler ortaya konulmadı. Milletvekillerini teklife red oyu vermeye çağıran ve aralarında Çağdaş Gazeteciler Derneği, DİSK Basın-İş, İnsan Hakları Derneği ve Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın da bulunduğu 37 sendika, dernek ve vakfın bulunduğu STK’lar diğer sivil toplum örgütlerini de imza kampanyasına destek olmaya çağırdı.
"HER TÜRLÜ ZORBALIK İÇİN MÜSAİT"
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu “Kanun teklifi, yoğun eleştiriler üzerine gündeme alınmayan önerinin biraz değiştirilmiş hali. Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, AYM ve AİHM içtihatlarının geçerliliği olmadıktan sonra kanunlar istenilen her zorbalık için müsaittir” dedi.
ETKİ AJANLIĞI İLE CADI AVI BAŞLAR
Mayıs ayında gündeme gelen ancak tepkiler artınca geri çekilen casusluğu tanımlayan düzenleme tekrar Meclis’te. STK’lar, milletvekillerine “Etki ajanlığı teklifine destek vermeyin” çağrısında bulundu: Son derece muğlak ifadeler var. Temel hak ve hürriyetler üzerinde baskılar daha da artacak.
Kamuoyunda “etki ajanlığı” olarak bilinen düzenlemenin de yer aldığı torba yasa teklifi, hafta içi TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edildi. Teklifin önümüzdeki günlerde Genel Kurul’da görüşülmesi bekleniyor. Söz konusu teklifin 16. maddesine göre, Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) yapılan değişiklikle casuslukla ilgili yeni bir suç literatüre girecek.
NE İÇERİYOR?
TCK’nın “Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk” bölümüne eklenecek maddede “Devlet güvenliği veya iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları ya da talimatı doğrultusunda suç işleyenler hakkında 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilir” ifadeleri kullanıldı. Eylem “savaş sırasında veya askeri hareketleri tehlikeye sokacak bir süreçte işlenmiş” ise, bu ceza 8 yıldan 12 yıla kadar çıkabilecek. Mayıs ayında gündeme gelen ancak tepkiler sonrası vazgeçilen teklifin ilk halinde “Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan veya yaptıranlar” ifadesi mevcutta yer almadı.
GAZETECİLER ETKİLENİR
AK Parti düzenlemeyi “Yeni tip ajanlığa karşı daha etkin mücadele” diye savunurken muhalefet ve sivil toplum örgütleri “Yeni bir cadı avı başlatılacak” görüşünde. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir “Buna benzer uygulamalar, sadece Rusya’da var. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’in izinden gidiyor. Batılı analistler, kanunu, Putin’in muhalefeti engelleme girişimi olarak adlandırdı ki öyle de oldu” eleştirisinde bulundu. DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu ise şunları kaydetti: “Hukuk devleti olmadıktan sonra kanunlar istenilen her zorbalık için müsaittir. Teklif, hukuk devleti ilkeleri açısından ciddi manada sorunludur. Türkiye’nin milli güvenliği tüm toplumun ortak hassasiyetidir. Ancak son 10 yılı aşkındır ‘devletin güvenliği’ öne sürülerek temel hak ve özgürlüklere hiç olmadığı kadar müdahale edilmiştir. Bu kanun da daha fazla güvenliğe değil, daha fazla güvensizliğe hizmet edecektir. Temel hak ve hürriyetler üzerinde baskılar artıracak, insan hakları aktivistlerinin, kurumların ve gazetecilerin daha fazla otosansür yapmasına veya faaliyetlerine son vermesine vesile olacaktır.”
DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu
TAMAMEN SİYASİ
Bazı sivil toplum kuruluşları (STK) da yasa teklifinin reddedilmesi talebiyle ortak bir açıklama yayımladı. Açıklamada şöyle denildi: “Yasa teklifi, sivil toplum örgütlerinin, devlet veya devlet dışı aktörler tarafından işlenen insan hakları ihlallerini belgelemek gibi meşru faaliyetlerini suç kapsamına alma riski taşımakta; uzun süreli hapis dahil ağır cezalar öngörmektedir. ‘Stratejik çıkar’, ‘talimat’, ‘organizasyon’ ve ‘devletin iç veya dış siyasi yararları’ gibi kavramlar son derece geniş ve muğlaktır. Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin yanı sıra anayasa aykırıdır. Ayrıca ilgili düzenlemedeki suçların yargılanması Adalet Bakanı’nın iznine tabi olduğundan yasa teklifi olası bir siyasi müdahalenin önünü açacaktır.”
Etki ajanlığının sınırlarını genişleten yasa tasarısını KARAR gündeme getirmişti.
Mehmet Ocaktan'ın yazısı;
Hepimiz ‘etki ajanı’ olabiliriz…
Son günlerde yaşadığımız temposu yüksek, sıcak gündemlerden başımız adeta dönmüş durumda. Bir taraftan İsrail’in Gazze’deki katliamları yüzünden insanlığın vicdanı kanamaya devam ederken, bir taraftan da 21. Yüzyılın Hitler’i Netanyahu’nun çılgınlığı bölgedeki kaosu daha da derinleştiriyor.
Bölgemizde kritik günler yaşanırken, Türkiye bütün bunlara ilaveten Devlet Bahçeli’nin Öcalan’ın Meclis’e gelmesini teklif eden açıklaması, bir anda herkesi şaşkına çevirdi ve memlekette bambaşka bir rüzgar esmeye başladı. Anlaşılan o ki önümüzdeki günlerde daha da şaşırmaya devam edeceğiz.
Bu memlekette hiç şaşırmayacağımız bir şey var ki o da iktidarın yeni yasaklar icat etmedeki mahareti… AK Parti iktidarı ‘yasak’ konuşunda gözle kaş arasında öylesine sofistike icatlar yapıyor ki açıkçası şapka çıkartmamak elde değil…
Bilindiği gibi iktidar geçtiğimiz Mayıs ayında, toplumda ‘etki ajanlığı’ olarak bilinen bir yasal düzenlemeyi Meclis’e getirmiş ve tepkiler üzerine geri çekmek zorunda kalmıştı. İşte iktidarın başarısı(!) da tam bu noktada başlıyor. Herkesin, Bahçeli’nin Öcalan’ı Meclis’e getirme gayretlerine odaklandığı, bazılarının yeni ‘açılım’ rüyalarına daldığı bir anda iktidar tereyağından kıl çeker gibi “Devletin güvenliği ve siyasal yararları aleyhine suç işleme” teklifini, yani ‘etki ajanlığı’ düzenlemesini, 23 Ekim’de Adalet Komisyonu’ndan alelacele geçiriverdi. Muhtemelen önümüzdeki günlerde Meclis Genel Kurulu’nda da görüşülerek yasalaşacaktır.
Uluslararası Af Örgütü öncülüğünde bir araya gelen sivil toplum kuruluşlarından, casusluk yasalarında değişiklik öngören yasa teklifine büyük bir tepki var, bu çerçevede de ortak bir açıklama yaptılar. Teklifin, aşırı geniş, muğlak ve suistimale açık olduğu belirtilen ortak açıklamadaki şu ifadeler oldukça dikkat çekici:
“Yasa teklifi, sivil toplum örgütlerinin, devlet veya devlet dışı aktörler tarafından işlenen insan hakları ihlallerini belgelemek gibi meşru faaliyetlerini suç kapsamına alma riski taşımakta ve uzun süreli hapis dahil ağır cezalar öngörmektedir. Ayrıca, bu suçların cezası, ‘savaş zamanında’ veya ‘devletin savaş hazırlığı veya askeri hareketleri’ bağlamında işlenmesi halinde ceza sekiz ila on iki yıl hapis cezası olarak öngörülmektedir.
Yasa teklifinin, hangi belirli fiillerin suç teşkil ettiğine ilişkin açık ve net kriterler getirmekte yetersiz kalmasından kaygı duymaktayız. ‘Stratejik çıkar’, ‘talimat’, ‘organizasyon’ ve ‘devletin iç veya dış siyasi yararları’ gibi kavramlar son derece geniş ve muğlaktır. Yeterince açık tanımlanmamış veya aşırı geniş kapsamlı yasalar keyfi uygulamaya veya suistimale yol açabilir ve bu nedenle devlet yetkilileri tarafından muhalif olarak görülen kişileri hedef almak veya ülkedeki insan hakları ihlallerini belgeleyen örgütler gibi sivil toplum örgütlerini kriminalize etmek için araçsallaştırılabilir. Yasa teklifi yürürlüğe girerse, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, insan hakları savunucuları da dahil olmak üzere herkesin bilgi talep etme ve edinme hakkını da içeren ifade özgürlüğü hakkı ihlal edilme riski altına girecektir.”
Açıkça ifade edelim, eğer bu teklif yasalaşırsa sivil toplum kuruluşları, gazeteciler, hatta bireyler tehdit altındadır. Mesela, Türkiye’den İsrail’e ticaret gemilerinin gidişini protesto ettiniz, teklifte yer alan ‘devletin iç veya dış siyasi yararları’na halel getirdiğiniz için, kelimenin tam anlamıyla siz bir ‘etki’ajanı’sınız ve yeriniz cezaevi olacaktır. Geçtiğimiz haftalarda “İsrail’e vanalar kapatılsın” diyen bir vatandaşın kafası kırılmıştı, şimdi artık ceza da alacak, dayak ise bonus olarak kalacak…
Daha iki-üç gün önce Gazeteci Adem Özköse, İsrail ordusuna silah tedarik eden BAE Systems’in İstanbul’da düzenlenen Saha Expo fuarındaki varlığını protesto ettiği için, güvenlik görevlileri tarafından boğazı sıkılarak gözaltına alınmıştı. Eğer teklif yasalaşmış olsaydı, hapis cezası da alacaktı.
Diyelim ki bir gazeteci olarak, Osman Kavala’nın AİHM’in “Derhal serbest bırakın” kararına rağmen, cezaevinde tutulmasının gerek iç hukuk gerekse uluslararası hukuk açısından doğru olmadığına işaret eden bir yazı yazdım. Teklif yasalaştığında, her ne kadar AİHM’yi iç hukukumuzun bir parçası haline getirmiş olsak da eğer mahkeme, AİHM’yi ‘dış güç’ olarak görüp bu yazının ‘devletin iç ve dış çıkarlarına’ zarar verdiği yönünde bir kanaat oluşturursa, rahatlıkla ‘etki ajanlığı’ndan hapis cezası verebilir.
İşte yasaklar manzumesi konusundaki bu başarı AK parti iktidarının başarısıdır!..